Translation of "Wealth" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Wealth" in a sentence and their turkish translations:

And your wealth.

ve servetiniz.

Health is wealth.

- Sağlık zenginliktir.
- Sağlık servettir.

Wealth is relative.

Zenginlik görecelidir.

Wealth breeds arrogance.

Servet kibir doğurur.

The best wealth is knowledge, average wealth is children, and the smallest wealth is material objects.

En iyi zenginlik bilgidir, ortalama zenginlik çocuklardır ve en küçük zenginlik materyal nesnelerdir.

The wealth of Lydia,

Lydia'nın zenginliği,

He has accumulated wealth.

Servetini biriktirdi.

Health is above wealth.

- Sağlık zenginliğin üstündedir.
- En büyük servet sağlıktır.

Tom inherited his wealth.

Tom servetini miras olarak aldı.

Sami's wealth was booming.

Sami'nin serveti patlama yaşıyordu.

Sami donated his wealth.

Sami servetini bağışladı.

Health is better than wealth—to him who has wealth only.

Sadece zenginliği olanlar için sağlık zenginlikten iyidir.

She values health above wealth.

O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir.

He tried to accumulate wealth.

Servet toplamaya çalıştı.

Health is better than wealth.

- Sağlık servetten daha iyidir.
- En büyük servet sağlıktır.
- Sağlık zenginlikten iyidir.

Life is our greatest wealth.

Yaşam bizim en büyük zenginliğimizdir.

Lawrence didn't flaunt his wealth.

Lawrence varlığıyla böbürlenmedi.

Tom doesn't flaunt his wealth.

Tom servetiyle gösteriş yapmaz.

Education is better than wealth.

Eğitim servetten daha iyidir.

I prefer knowledge to wealth.

Bilgiyi zenginliğe tercih ederim.

Sami grew up in wealth.

Sami zenginlik içinde büyüdü.

Sami was addicted to wealth.

Sami zenginlik bağımlısıydı.

Sami was flaunting his wealth.

Sami zenginliğini göz önüne seriyordu.

The first wealth is health.

- Ilk servet sağlıktır.
- İlk zenginlik sağlıktır.

Your feelings about wealth and money,

Servet ve para hakkındaki hislerinizi,

Which have captured the world's wealth.

dünyanın varlıklarını ellerine geçirdi.

And through creating wealth and opportunity,

ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak

And I granted you its wealth.

ve size servetini verdim.

And adds wealth to your fortune

ve servetine servet katıyor

He is a man of wealth.

O bir servet adamı.

I'm unhappy despite all my wealth.

Tüm zenginliğime rağmen mutsuzum.

Health is more important than wealth.

- Sağlık zenginlikten daha önemlidir.
- En büyük servet sağlıktır.

Happiness is more important than wealth.

Mutluluk zenginlikten daha önemlidir.

Health is more valuable than wealth.

- Sağlık zenginlikten daha değerlidir.
- En büyük servet sağlıktır.

How did you acquire your wealth?

Servetini nasıl elde ettin?

They want sex, wealth and fame.

Onlar seks, zenginlik ve ün istiyorlar.

Health is worth more than wealth.

- Sağlık, zenginlikten daha değerlidir.
- En büyük servet sağlıktır.

- The acquisition of wealth does not interest me.
- I am not interested in acquiring wealth.

Zenginliğin kazanılması beni ilgilendirmiyor.

Instead of having old men accumulating wealth,

O ihtiyarlar gibi para biriktirmek

Kept that wealth inside of the country?

... bu serveti ülkenin içinde tuttular mı?

His wealth has not made him happy.

Onun serveti onu mutlu etmedi.

Wealth is becoming more and more concentrated.

Servet gittikçe daha konsantre oluyor.

I don't care for wealth and fame.

Zenginlik ve şöhret umurumda değil.

I don't have much desire for wealth.

Zenginlik için fazla arzum yok.

Tom left no wealth to his children.

Tom çocukları için hiçbir servet bırakmadı.

Mary left no wealth to her sons.

Mary oğullarına servet bırakmadı.

Wealth does not always bring us happiness.

Servet bize her zaman mutluluk getirmez.

That country's wealth comes from its oil.

Şu ülkenin parası petrolden geliyor.

How did you acquire all this wealth?

- Bütün bu zenginliği nasıl elde ettin?
- Bütün bu serveti nasıl elde ettin?

A good name is better than wealth.

İyi bir isim, servetten daha iyidir.

Despite all his wealth, he is stingy.

Bütün servetine rağmen, o cimridir.

Tom is a man of great wealth.

Tom büyük servet sahibi bir adamdır.

Wealth and health go hand in hand.

Servet ve sağlık el ele gider.

- I am not interested in the pursuit of wealth.
- The pursuit of wealth does not interest me.

Servet arayışı beni ilgilendirmiyor.

- For all his wealth and fame, he is unhappy.
- Even with all his wealth and fame, he's unhappy.

Bütün zenginliği ve şöhretine rağmen o mutsuzdur.

The satellites are reporting a wealth of observations

Uydular çok yoğun gözlemler gönderiyorlar,

Despite their great wealth, they are not happy.

Onların büyük zenginliklerine rağmen, onlar mutlu değil.

He is none the happier for his wealth.

O, mal varlığından memnun değil.

Don't put all your wealth on a boat.

Bütün servetini bir tekneye koyma.

The war diminished the wealth of the country.

Savaş ülkenin zenginliği azalttı.

I value my health more than my wealth.

Sağlığıma servetimden daha fazla değer veririm.

I will never understand the allure of wealth.

Servet cazibesini asla anlamayacağım.

Sami didn't want to give up his wealth.

- Sami servetini bırakmak istemedi.
- Sami servetinden vazgeçmek istemedi.

Wealth isn't as important as health or happiness.

Para, sağlık ve mutluluk kadar önemli değildir.

For all her wealth, she does not look happy.

Sağlıklı olmasına rağmen mutlu görünmüyor.

He wasn't happy in spite of all his wealth.

Tüm servetine rağmen mutlu değildi.

For all his wealth, he is not very happy.

Bütün servetine karşın, o çok mutlu değildir.

Despite his wealth, he is not at all happy.

Zenginliğine rağmen, hiç de mutlu değil.

For all his wealth and fame, he is unhappy.

Bütün serveti ve şöhretine rağmen, o mutsuz.

Needless to say, health is more important than wealth.

Söylemeye gerek yok, sağlık zenginlikten daha önemlidir.

The farmer could leave no wealth to his sons.

Çiftçi oğullarına hiçbir servet bırakamadı.

Tom has great wealth, but he is not happy.

Tom büyük bir servete sahip ama mutlu değil.

What would you do if you had great wealth?

Büyük bir servete sahip olsan, ne yaparsın?

I have modest tastes. Wealth does not interest me.

Mütevazı zevklerim var. Zenginlik ilgimi çekmiyor.

He has great wealth, but he is not happy.

Çok büyük serveti var ama mutlu değil.

- His wealth got him into the club.
- Because of his wealth, he was able to become a member of that club.

Serveti nedeniyle, o, o kulübün bir üyesi olabildi.

Born in a poor family, he is anxious for wealth.

O, fakir bir ailede doğduğu için, servet için endişeli.

I dream of a society whose wealth is distributed fairly.

Servetin adil bir biçimde dağıldığı bir toplum hayal ediyorum.

I was given a minor share of my father's wealth.

Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi.

You were loved by this person because of your wealth.

Servetinden dolayı bu kişi tarafından sevildin.

There has been a massive redistribution of wealth since 1980.

1980'den beri servetin büyük yeniden bir dağıtımı vardı.

- He acquired a vast amount of wealth in these few years.
- In these two or three years, he acquired a large amount of wealth.

Bu iki ya da üç yıl içinde, büyük miktarda servet sahibi oldu.

Let's start at the top, your feelings about wealth and money.

Hadi en baştan başlayalım, para ve servetle ilgili hisleriniz.

To turn situations of poverty into those of wealth and prosperity.

bolluk ve refaha çevirebilecek güce sahip olduğuna inanıyorum.

UBS is the largest bank in private wealth management in Europe.

UBS, Avrupa'daki en büyük özel varlık yönetimi bankasıdır.

It goes without saying that health is more important than wealth.

Sağlığın servetten daha önemli olduğunu söylemeye gerek yok.

I'd rather live in peaceful poverty than in wealth and fear.

Ben zenginlik ve korku içinde yaşamaktansa huzurlu yoksulluk içinde yaşamayı tercih ederim.

Fadil was a desirable target for Layla because of his wealth.

Fadıl servetinden dolayı Leyla için cazip bir hedefti.

All the wealth in the world is worthless when you're dead.

Öldüğünüzde dünyadaki tüm servet değersizdir.

And why after tourism, remittances are the second largest source of wealth.

ve neden turizmden sonra işçi dövizleri ikinci büyük zenginlik kaynağı.

The goal of education is not wealth or status, but personal development.

Eğitimin amacı servet veya statü değil ama kişisel gelişim.

A man of wealth has to pay a lot of income tax.

Zengin bir adam, gelir vergisini çok ödemek zorundadır.

The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.

Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.

"A man true wealth is the good he does in this world."

''Bir adamın gerçek hazinesi bu dünyada yaptığı iyi işlerdir''

Health is above wealth, for the former is more important than the latter.

Sağlık zenginliğin üstündedir, zira birincisi ikincisinden daha önemlidir.

Health is the greatest gift; satisfaction the greatest wealth; fidelity the greatest relation.

En büyük nimet sağlık, en büyük zenginlik kanaat, en büyük bağ da vefadır.

Economy in general. With great benefits, it enriches him from his oil wealth and

haline getiriyor ve genel olarak ekonomiye geri dönüyor

“A growing number of nonbank financial firms also market their own wealth management products

( Gittikçe büyüyen bankacılık dışı firmalar kendi varlık yönetimi ürünlerini pazarlıyor

Norway's sovereign wealth fund is so large, that every Norwegian is a millionaire on paper.

Norveç'in egemen servet fonu o kadar büyüktür ki evrak üzerinde her Norveçli bir milyonerdir.