Translation of "Liegen" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Liegen" in a sentence and their turkish translations:

- Liegen is verkeerd.
- Liegen is fout.

Yalan söylemek yanlıştır.

Niet liegen, liefste.

Yalan söyleme, tatlım.

Hij haatte liegen.

O yalan söylemekten nefret ediyordu.

Ze liegen nooit.

Onlar hiç yalan söylemez.

Stop met liegen.

Yalan söylemeyi bırak.

We liegen allemaal.

Hepimiz yalan söyleriz.

Waarom liegen mensen?

İnsanlar neden yalan söyler?

- Jullie liegen!
- Je liegt.

Yalan söylüyorsun.

Waarom zou hij liegen?

O niçin yalan söylerdi?

Waarom zou ze liegen?

Niçin yalan söylerdi?

Ze liegen tegen ons.

Onlar bize yalan söylüyor.

Ik moest weer liegen.

Tekrar yalan söylemek zorunda kaldım.

Mensen liegen elke dag.

İnsanlar her gün yalan söylerler.

Ik kan niet liegen.

Ben yalan söyleyemem.

Waarom zou ik liegen?

Neden yalan söylerdim?

Je moet niet liegen.

Yalan söylememen gerekir.

- Ik kan niet goed liegen.
- Ik ben niet goed in liegen.

Yalan söylemede iyi değilim.

Ik had niet moeten liegen.

Yalan söylememeliydim.

Ik moest tegen iedereen liegen.

Herkese yalan söylemek zorunda kaldım.

Kinderen en dronkaards liegen niet.

Çocuklar ve sarhoşlar yalan söylemez.

Ik wil niet meer liegen.

Yalan söylemekten bıktım.

Zou Tom tegen ons liegen?

Tom bize yalan söyler miydi?

- Wij tweeën weten dat jullie tweeën liegen.
- We weten beiden dat jullie allebei liegen.

Biz ikimiz siz ikinizin yalan söylediğini biliyoruz.

- Je moet ophouden tegen jezelf te liegen.
- U moet ophouden tegen uzelf te liegen.

Kendine yalan söylemekten vazgeçmelisin.

We kunnen niet zo goed liegen

Yalan söylemekte pek iyi değiliz

Ze is handig in het liegen.

- O çok akıllı bir yalancıdır.
- O çok zeki bir yalancıdır.

Tom zou nooit liegen tegen Maria.

Tom Mary'ye asla yalan söylemez.

- U liegt!
- Je liegt!
- Jullie liegen!

Yalan söylüyorsun!

Ik wil niet liegen tegen Tom.

Tom'a yalan söylemek istemiyorum.

We kunnen niet tegen haar liegen.

Ona yalan söyleyemeyiz.

Liegen is een heel slechte gewoonte.

Yalan söylemek çok kötü bir alışkanlıktır.

Zij is kennelijk aan te liegen!

Açıkçası o yalan söylüyor!

- Tom liegt.
- Tom is aan het liegen.

Tom yalan söylüyor.

Je had niet tegen me moeten liegen.

Bana yalan söylememeliydin.

- Hij liegt.
- Hij is aan het liegen.

- O yalan söylüyor.
- Yalan söylüyor.

Waarom zou Tom liegen over zijn leeftijd?

Tom yaşı hakkında niye yalan söylesin ki?

Je kunt niet gewoon tegen ons liegen.

Sadece bize yalan söyleyemezsin.

U kunt niet simpelweg tegen hen liegen.

Sadece onlara yalan söyleyemezsin.

Tom en ik liegen nooit tegen elkaar.

Tom ve ben asla birbirimize yalan söylemeyiz.

- Hij is een goede leugenaar.
- Hij kan goed liegen.
- Zij kan goed liegen.
- Zij is een goede leugenaar.

O iyi bir yalancı.

Hij werd beschuldigd van liegen over die zaak.

Olay hakkında yalan söylemekle suçlandı.

De waarheid zeggen is veel gemakkelijker dan liegen.

Gerçeği söylemek, yalan söylemekten çok daha kolaydır.

- Misschien lieg je.
- Misschien ben je aan het liegen.

Belki de yalan söylüyorsun.

- Tom liegt constant.
- Tom is altijd aan het liegen.

Tom her zaman yalan söylüyor.

- Je liegt tegen me, hè?
- Jullie liegen tegen me, hè?

Bana yalan söylüyorsun, değil mi?

- Iemand liegt.
- Er liegt iemand.
- Iemand is aan het liegen.

Birisi yalan söylüyor.

Tom en Maria beweren dat ze nooit tegen elkaar liegen.

Tom ve Mary birbirlerine asla yalan söylemediler.

- Ik denk dat je liegt.
- Ik denk dat u liegt.
- Ik denk dat jullie liegen.

Sanırım yalan söylüyorsun.

- Je liegt altijd tegen me.
- U liegt altijd tegen me.
- Jullie liegen altijd tegen me.

- Bana her zaman yalan söylüyorsun.
- Bana yalan söyleyip duruyorsun.

Haar verhaal was bevestigd door een verslaggever, die had uitgevonden dat de politieagent aan het liegen was.

Onun hikayesi polis memurunun yalan söylediğini bulan bir muhabir tarafından doğrulandı.