Translation of "Heette" in Turkish

Hun zoon heette Eduardo.

Onların çocuklarına Edward adı verildi.

De leraar heette meneer Grey.

Öğretmenin adı Bay Grey idi.

Toronto heette vroeger Fort York.

Toronto'ya Fort York denilirdi.

Je zei dat hij Tom heette, toch?

Onun adının Tom olduğunu söyledin, değil mi?

Er was eens een vrouw die Margaret heette.

Bir zamanlar Margaret isminde bir kadın vardı.

Wie heeft jou verteld dat ik Tom heette?

Adımın Tom olduğunu sana kim söyledi?

- Hun zoon heette Edward.
- Ze noemden hun zoon Edward.

Onların çocuklarına Edward adı verildi.

- Hoe heette die jongen nu weer?
- Hoe was de naam van de jongen ook alweer?
- Hoe heette die jongen ook alweer?

Oğlana ne deniliyordu?

Was op een plek die Willow Garage heette, in 2008.

2008'de Willow Garage adlı bir mekandaydı.

Het paard van de prinses heette Falada en kon spreken.

Prensesin atının ismi Falada idi ve konuşabiliyordu.