Examples of using "Vroeger" in a sentence and their turkish translations:
Tom sigara içerdi.
Sigara içerdim.
O eskiden bir banka memuruydu.
John kitaplar satardı.
Tom şarkılar yazardı.
Geçmişte her şey daha iyiydi.
Tom, Mary'yi küçümserdi.
Buralarda bir otel vardı.
O zamanlar, insanların klimaları yoktu
Biraz daha erken kalkmalısın.
- Daha erken yola çıkmalıydık.
- Daha önce ayrılmalıydık.
O, basketbol oynardı.
O, zamanında güzel bir kadındı.
Tom daha erken ayrılmalıydı.
Bizler yakın arkadaşlardık.
Daha önce Kobe'de yaşadım.
Neden daha erken gelmedin?
Ben Bydgoszcz'de yaşardım.
Avustralya'da yaşardım.
Bazı katedraller eskiden camiydi.
Toronto'ya Fort York denilirdi.
Tom Boston'da yaşardı.
- Tom eskiden torbacılık yapıyordu.
- Tom eskiden uyuşturucu satıcısıydı.
Tom eskiden berduşun biriydi.
Orada büyük bir sedir ağacı vardı.
Orada korkunç bir canavar yaşardı.
İzlanda Danimarka'ya aitti.
- Babam bir Beetle kullanırdı.
- Babam bir Beetle sürerdi.
Ben Tom gibiydim.
Pensilvanya'nın büyük bir çelik endüstrisi vardı.
Tom köpeklerden korkardı.
Tom benden korkardı.
Tom yılanlardan korkardı.
Tom bir ikinci el araç satıcısıydı.
Bu çiçekler diğerlerinden daha önce çiçek açar.
Noel eskisi gibi değil.
Tom her zamankinden daha erken kalktı.
Bir Fransızca öğretmeni olduğunu düşündüm.
İlginç bir şekilde Çin aslında gıdasal olarak kendine yeterliydi.
Bell Londra'da yaşardı, değil mi?
- Tom, Boston'dan nefret ederdi.
- Tom Boston'dan nefret ediyordu.
Eskisi kadar genç değilim.
O, eskisi gibi utangaç değil.
Bu gece erken yatmak istiyorum.
Tom'un yakışıklı olduğunu düşünürdüm.
Tom bu sabah her zamankinden daha erken kalktı.
Ben onu önceden bir kez daha işittim.
Burası hâlâ eskisi gibi.
John, her zamankinden çok erken kalktı.
Tom dün her zamankinden daha erken geldi.
Tom Mary ile birlikte okula giderdi.
Emekli hakim, düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
Boston'da yaşamaktan nefret ederdim.
Tom'un eskiden onu yaptığını biliyor muydunuz?
Tom'un Boston'da yaşadığını unuttum.
Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
Şu anda sigara içmiyorum fakat içerdim.
O, bana Tom olarak hitap ederdi.
O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.
Bu onun yaşadığı evdir.
Pazar günleri sinemaya giderdi.
Tom'a yakın yaşardım.
Tom'un eskiden Boston'da yaşadığını bilmiyordum.
Evimin arka tarafında eskiden bir kiraz ağacı vardı.
Çok yorgunum, erken uyumak istiyorum.
Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.
Onu daha önce gördüğümü biliyordum.
Bir alışveriş merkezinde küçük bir kitapçı işletirdim.
Tom beklediğimden daha erken eve geldi.
Annem herhangi birinden daha erken kalkar.
Tom'un Boston'da yaşadığını duydum.
Eskiden Boston'da yaşadığımı nereden bildin?
Tom senin en iyi arkadaşındı, değil mi?
Londra, yaşadığım yer, sisiyle ünlüydü.
Buradaki hayat eskisinden çok daha kolay.
O, bir günlük tutardı, ama artık tutmuyor.
Annem ailemde herkesten daha erken kalkar.
Tom çok et yerdi.
Tom daha önce vurmalı çaldı.
Eskiden Boston'da yaşadığını söylediğini düşündüm.
Sadece hayatın daha önce olduğu gibi olmasını istiyorum.
Tom'un Boston'da yaşadığını söylediğini düşündüm.
Mary'nin büyükbabası tırpanla hasat kaldırırdı.
Hafta sonları arabayla Nagoya Limanı'na giderlerdi.
Eskiden evde ışık kaynağı olarak, gaz lambası çok normaldi.
Tom Mary'nin dünyadaki en güzel kadın olduğunu düşünürdü.
Çok daha erken söylemeliydin.
Bizim yaşlarda fark hakkında endişe ederdik.
- "Tanrıların sevdikleri genç ölür", denirmiş eskiden.
- "Tanrıların sevdiği insan genç ölür", demiş eskiler.
Eskiden sahip olduğun o eski arabaya ne oldu?
Gelecek sefer daha erken geleceğiz.
Bunu kimyasallarla doldurup tüm kayaları bunun içine atarlardı
O hâlâ zaman zaman romanlar yazar fakat eskisi kadar sık değil.
- Şaraptan hoşlanmazdım fakat şimdi çok hoşlanıyorum.
- Şarabı sevmezdim fakat şimdi çok seviyorum.
Tom'un Boston'da yaşadığından oldukça eminim.
O yorgun olduğunu söyledi ve eve erken gitmek istemesinin nedeni budur.