Translation of "Leraar" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Leraar" in a sentence and their turkish translations:

- Wie is uw leraar?
- Wie is jouw leraar?

Öğretmenin kimdir?

- Ik ben ook leraar.
- Ook ik ben leraar.

- Ben de bir öğretmenim.
- Ben de öğretmenim.

- Is zijn vader leraar?
- Is haar vader leraar?

Onun babası bir öğretmen mi?

Ik ben leraar.

Ben bir öğretmenim.

De leraar grijnsde.

Profesör sırıttı.

- Mijn vader is leraar.
- Mijn vader is een leraar.

Babam bir öğretmendir.

- Wie is jouw leraar Frans?
- Wie is uw leraar Frans?
- Wie is jullie leraar Frans?

Fransızca öğretmeniniz kim?

- Onze leraar woont vlakbij.
- Onze leraar woont in de buurt.

Bizim öğretmen yakında yaşıyor.

- Hij is een Italiaanse leraar.
- Hij is een leraar Italiaans.

O bir İtalyanca öğretmeni.

- Tom is de leraar van Maria.
- Tom is Maria's leraar.

Tom, Mary'nin öğretmenidir.

Is haar vader leraar?

Onun babası bir öğretmen mi?

Ik ben ook leraar.

- Ben de bir öğretmenim.
- Ben de öğretmenim.

Mijn vader is leraar.

Babam bir öğretmendir.

Ik ben leraar Japans.

Ben Japonca öğretmeniyim.

De leraar is onvriendelijk.

Öğretmen samimiyetsiz.

Ik ben geen leraar.

- Öğretmen değilim.
- Ben bir öğretmen değilim.
- Ben öğretmen değilim.

Mijn broer is leraar.

Erkek kardeşim öğretmendir.

Ik ben leraar hier.

Ben burada bir öğretmenim.

Hij is leraar Engels.

O bir İngilizce öğretmenidir.

Hij is mijn leraar.

O benim öğretmenim.

Wie is jouw leraar?

Öğretmenin kimdir?

Is zijn vader leraar?

Onun babası bir öğretmen mi?

Cecilia was geen leraar.

Cecilia bir öğretmen değildi.

Ik ben leraar Engels.

Ben İngilizce öğretmeniyim.

Google is mijn leraar.

Google benim öğretmenim.

Je bent een leraar.

Sen bir öğretmensin.

- Ik weet dat je leraar bent.
- Ik weet dat u leraar bent.

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.

Dit zegt mijn leraar altijd

Öğretmenimin bana sürekli söylediği bir şey var

De leraar heette meneer Grey.

Öğretmenin adı Bay Grey idi.

Ik wilde eigenlijk leraar worden.

Bir öğretmen olmaya niyet ettim.

Hij is onze leraar Engels.

O bizim İngilizce öğretmenimiz.

Hij wordt een goede leraar.

O, iyi bir öğretmen olacak.

Ik zal jouw leraar zijn.

Öğretmenin olacağım.

Hij heeft die leraar graag.

O, o öğretmeni seviyor.

Tom is een leraar Frans.

- Tom Fransızca öğretmeni.
- Tom bir Fransızca öğretmeni.

Tom is geen leraar meer.

Tom artık bir öğretmen değil.

Is deze zin correct, leraar?

- Bu cümle doğru mudur öğretmenim?
- Bu cümle doğru mu hocam?

Ik wil graag leraar worden.

Bir öğretmen olmak istiyorum.

De leraar gaf ons huiswerk.

Öğretmen bize ev ödevi verdi.

Meneer Green is leraar geschiedenis.

Bay Green bir tarih öğretmenidir.

Hij besliste leraar te worden.

- Bir öğretmen olmaya karar verdi.
- Bir öğretmen olmak için kararını verdi.

Tom is een gepensioneerde leraar.

Tom emekli bir öğretmendir.

Tom besloot leraar te worden.

Tom bir öğretmen olmaya karar verdi.

- Ik ben geen dokter, maar leraar.
- Ik ben geen dokter, maar een leraar.

- Ben bir doktor değilim fakat bir öğretmenim.
- Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.

Mijn vader werkte deeltijds als leraar

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

Meneer Smith is een goede leraar.

Bay Smith iyi bir öğretmendir.

Ik ben een leraar, geen student.

Ben bir öğretmenim, bir öğrenci değilim.

Onze leraar leek verrast te zijn.

Öğretmenimiz şaşırmış görünüyordu.

Meneer Brown is onze leraar Engels.

Bay Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Hij is geen arts maar leraar.

O bir doktor değil ama öğretmen.

De leerlingen gehoorzaamden hun leraar niet.

Öğrenciler öğretmenlerine karşı geldiler.

Onze leraar is een echte idioot.

- Öğretmenimiz gerçek bir salak.
- Öğretmenimiz gerçek bir idiot.

Onze leraar spreekt soms te snel.

Öğretmenimiz bazen çok hızlı konuşur.

Ik weet dat u leraar bent.

- Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum.
- Senin bir öğretmen olduğunu biliyorum.

Tom zal een goede leraar zijn.

Tom, iyi bir öğretmen olacak.

Luister naar wat de leraar zegt.

Öğretmenin dediklerini dinleyiniz.

Tom zal een goede leraar worden.

Tom iyi bir öğretmen olacak.

Hij is leraar op onze school.

O, bizim okulumuzda öğretmen.

- Hij is leraar.
- Hij is onderwijzer.

O bir öğretmen.

- Ik was leraar.
- Ik was lerares.

- Bir öğretmendim.
- Ben bir öğretmendim.
- Ben öğretmendim.

Mijn leraar Chinees is een man.

Çince öğretmenim erkek.

Ze was op haar leraar verliefd.

O, öğretmenine aşık oldu.

- Ik ben professor.
- Ik ben leraar.

Ben bir öğretmenim.

Ik ben een leraar uit Boston.

Ben Bostonlu bir öğretmenim.

- Er was geen Duits leraar in onze dorpsschool.
- Er was geen leraar Duits in onze dorpsschool.

Bizim köy okulumuzda bir Almanca öğretmeni yoktu.

De school had een nieuwe leraar nodig.

Okulun yeni bir öğretmene ihtiyacı vardı.

Hij kwam naar Berlijn als een leraar.

O, bir öğretmen olarak Berlin'e geldi.

Onze leraar Engels is altijd op tijd.

İngilizce öğretmenimiz her zaman zamanında gelir.

Ze heeft veel respect voor haar leraar.

Öğretmenine çok saygısı vardır.

De leraar kan zoiets niet gezegd hebben.

Öğretmen böyle bir şey söylemiş olamaz.

Hij is geen leraar, maar een dokter.

O bir öğretmen değil ama bir doktor.

Wat is de naam van haar leraar?

Onun öğretmeninin adı nedir?

- Is hij een leerkracht?
- Is hij leraar?

O bir öğretmen mi?

Stop met praten wanneer de leraar binnenkomt.

- Hoca içeriye girince konuşmayı kesin.
- Öğretmen içeri girince konuşmayı kesin.

Mijn droom is om leraar te worden.

Rüyam bir öğretmen olmaktır.

Ik begrijp niet wat de leraar zegt.

Öğretmenin söylediklerini anlamıyorum.

De meeste van Toms kinderen werden leraar.

Tom'un çocuklarının çoğu öğretmen oldu.

Ik droom ervan een leraar te worden.

Öğretmen olmayı hayal ediyorum.

Onze leraar houdt van zijn nieuwe auto.

Öğretmenimiz yeni arabasını sever.

De leraar beeldende kunst schildert 's nachts.

Sanat öğretmeni gece resim yapar.