Translation of "Delen" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Delen" in a sentence and their turkish translations:

Oplossingen delen,

çözümleri paylaşmalı;

Vrouwen delen alles.

Kadınlar her şeyi paylaşırlar.

We zullen delen.

Paylaşacağız.

Meer persoonlijke informatie delen.

kişisel bilgilerimizi daha fazla paylaşma heveslisi olabiliyoruz.

Ze delen hun warmte.

Birlikten sıcaklık doğar.

Bedankt voor het delen!

- Paylaşımınız için teşekkür ederim.
- Paylaşımın için teşekkürler.
- Paylaştığın için sağ ol.
- Paylaşım için teşekkürler.

Laten we een salade delen.

- Salatayı ortak yiyelim.
- Salatayı paylaşalım.
- Salatayı bölüşelim.

Het is kiezen of delen.

Ya yârdan ya serden geçeceksin.

We klikken gewoon en delen het.

Klikleyip paylaşırız.

Wil je mijn toetje samen delen?

Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?

Tom en ik delen een kamer.

Tom ve ben bir odayı paylaşıyoruz.

...waardoor ze jachtgronden delen met grote katten.

Avlanma sahalarını büyük kedilerle paylaşıyorlar.

Maar hij wil nog steeds niet delen.

Yine de paylaşmaya pek gönlü yok.

Grote delen van de oceaan zijn vervuild.

Okyanusun büyük bölümü kirli.

Je moet je werk met anderen delen.

İşini başkalarıyla paylaşmalısın.

De dunne darm bestaat uit drie delen.

İnce bağırsak üç bölümden oluşmaktadır.

Dat boek is in vier delen ingedeeld.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.

En het zette delen van het ademhalingsapparaat vast,

ve solunum sisteminin parçalarını yerine sabitleyip

Tom houdt er niet van om te delen.

Tom paylaşmaktan hoşlanmaz.

Ik wil mijn kamer niet met Tom delen.

Odamı Tom'la paylaşmak istemiyorum.

Hij moest zijn slaapkamer met zijn broer delen.

O, yatak odasını erkek kardeşiyle paylaşmalıydı.

- Ik wou het delen.
- Ik wou het verdelen.

- Onu paylaşmak istedim.
- Bunu paylaşmak istedim.

Om te begrijpen wat we delen, geloven en voelen.

ne paylaştığımızı, neye inandığımızı ve ne hissettiğimizi anlamasını sağlarsak

Om zoiets belangrijks over mijn leven niet te delen.

bende hata yaptım hissi uyandırdı.

Het is Toms beurt om de kaarten te delen.

Kartları dağıtmak için Tom'un sırası.

Het geheel is meer dan de som der delen.

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.

Wiens beurt is het om de kaarten te delen?

- Kartları dağıtmak için kimin sırası?
- Kartları dağıtma sırası kimde?

We delen niet alleen de wereld die we hebben gezien,

Biz sadece dünyada daha önce görülmüş yerleri paylaşmıyoruz

Hopelijk delen we ze dan ook met de juiste motivatie.

sonra umarım kasıtlı bir paylaşımda da bulunabiliriz.

Dat is een gezond egoïsme... ...dat alle levende wezens delen.

Bu, doğanın tüm canlıları donattığı sağlıklı bir bencillik.

Maar het jonge mannetje mag de smalle tak niet delen.

Fakat genç erkeğin dar dalı paylaşmasına izin verilmiyor.

De oermens zwierf uit naar alle delen van de wereld.

büyünün ilkel toplumlarda önemli rolü vardır.

Het Engels wordt in veel delen van de wereld gesproken.

İngilizce dünyanın birçok yerinde konuşulur.

We wisten dat wij deze momenten nooit meer zouden delen.

Biz o anları bir daha asla paylaşmayacağımızı biliyorduk.

- Laten we de rekening delen.
- Laten we de rekening splitsen.

- Hesabı paylaşalım.
- Hesabı kırışalım.

Ik ga met jullie het verhaal delen van één zo'n stad;

Sizlerle bu şehirlerden birinin hikayesini paylaşacağım,

Nu weet ik dat mensen eerder bereid zijn informatie te delen

Bilgili çalışanlar tarafından saygıyla karşılandıkları takdirde

Sommigen zeggen dat we onze planeet al delen met buitenaardse intelligenties.

Kimilerine göre gezegenimizi dünya dışı zekâyla paylaşıyoruz bile.

Na de storm leken delen van de stad op een oorlogsgebied.

Fırtınadan sonra şehrin bazı kısımları afet alanı gibiydi.

Ze hebben mij iets belangrijks geleerd wat ik met jullie wil delen.

Bana, sizlerle de paylaşmak istediğim önemli bir şey öğrettiler.

Uitgestrekte delen van de planeet beginnen te bevriezen. Elke nacht wordt langer.

Gezegenin engin alanları donmaya başlıyor. Her gece daha da uzun sürüyor.

- Deel je een kamer?
- Deelt u een kamer?
- Delen jullie een kamer?

Bir odayı paylaşır mısın?

Wat mensen niet weten is dat je delen van de spar kunt eten.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler.

Wat mensen niet weten... ...is dat je delen van de spar kunt eten.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler.

Zou je dan nog steeds bereid zijn om het te geloven en te delen?

hâlâ ona inanmak ve onu paylaşmak ister miydiniz?

Mensen die hun religieuze overtuigingen met je willen delen, willen bijna nooit dat jij die van jou met hen deelt.

Dinsel görüşlerini sizinle paylaşmak isteyen insanlar, sizin dinsel görüşünüzü onlarla paylaşmanızı neredeyse hiç istemezler.

Wat mensen niet weten is dat je delen van de spar kunt eten. Hij geeft niet veel energie maar wel een beetje.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.

Dames en heren, gelieve het volk mede te delen dat ze moeten stoppen bij te dragen aan het broeikaseffect, en natuurvriendelijke apparatuur moeten gebruiken.

Bayanlar ve baylar, lütfen insanları küresel ısınmaya katkıda bulunmayı bırakmaları ve doğa dostu ekipmanlar kullanmaları için uyarın.