Translation of "Samen" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Samen" in a sentence and their turkish translations:

- Samen of apart?
- Samen of afzonderlijk?

Birlikte ya da ayrı?

Blijf samen.

Birlikte kalın.

- Wij huilden samen.
- Wij hebben samen gehuild.

Birlikte ağladık.

- Wij aten samen.
- We hebben samen gegeten.

Birlikte yedik.

- Wij werkten samen.
- Wij hebben samen gewerkt.

- Biz birlikte çalıştık.
- Beraber çalıştık.

- Wij baden samen.
- We hebben samen gebeden.

Birlikte dua ettik.

- Zij aten samen.
- Zij hebben samen gegeten.

Onlar birlikte yemek yediler.

- We reisden samen.
- We zijn samen op reis gegaan.
- We hebben samen gereisd.

Birlikte seyahat ettik.

Wij werken samen.

Birlikte çalışıyoruz.

We wonen samen.

Birlikte yaşıyoruz.

Wij vertrokken samen.

Birlikte gittik.

Wij dansen samen.

Birlikte dans ederiz.

Wij kwamen samen.

- Biz bir araya geldik.
- Biz birlikte geldik.

Wij waren samen.

Biz beraberdik.

Slapen zij samen?

Onlar birlikte mi uyuyorlar?

We beslissen samen.

Biz birlikte karar veririz.

Wij trainen samen.

Biz birlikte antrenman yaparız.

Gaan we samen?

Birlikte gidelim mi?

Wij eten samen.

Birlikte yemek yeriz.

We studeren samen.

Birlikte çalışırız.

Zij kwamen samen.

Onlar birlikte geldiler.

Ze carpoolen samen.

Onlar otomobili birlikte kullandılar.

Zij liepen samen.

Onlar birlikte yürüdüler.

Zij gingen samen.

Onlar birlikte gittiler.

Zij waren samen.

Onlar birlikteydiler.

Zij werken samen.

Onlar birlikte çalışırlar.

Werken jullie samen?

Birlikte çalışır mısınız?

We rennen samen.

- Birlikte çalışırız.
- Birlikte koşarız.

Het werk begint samen.

İş birlikte başlıyor.

Vormden samen één geheel.

Bir bütünü meydana getiriyordu

We lunchen vaak samen.

Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.

Wat kost dat samen?

Hepsi ne ediyor?

Zijn jullie nog samen?

Siz hâlâ birlikte misiniz?

Ze gingen samen schaatsen.

- Birlikte buz patenine gittiler.
- Beraber buz pateni yapmaya gittiler.

We gaan allemaal samen.

Hepimiz birlikte gideceğiz.

Vogels vliegen vaak samen.

- Kuşlar sık sık birlikte uçarlar.
- Kuşlar genellikle birlikte uçar.

Laten we samen eten.

Birlikte yemek yiyelim.

Ze spelen vaak samen.

Onlar birlikte çok oynarlar.

We eten vaak samen.

Çoğu zaman birlikte yemek yeriz.

We zijn gelukkig samen.

Birlikte mutluyuz.

We besluiten alles samen.

Her kararı birlikte alırız.

Laten we samen gaan.

Birlikte gidelim.

Samen zijn we sterker.

Beraber güçlüyüz.

We doen het samen.

Onu birlikte yapıyoruz.

Laten we samen oefenen.

Haydi beraber pratik yapalım.

Laten we samen spelen.

Haydi birlikte çalalım.

Laten we haar samen omarmen.

Bunu beraber kucaklayalım.

We deden altijd alles samen.

Ve her zaman, her yerde birlikteydik.

Hij ging samen met haar.

Onunla birlikte gitti.

We zullen het samen doen.

Onu birlikte yapacağız.

Tom en Maria zaten samen.

Tom ve Mary birlikte oturdular.

We hadden veel plezier samen.

Birlikte çok eğlendik.

Laten we samen gaan eten.

Birlikte yemek yiyelim.

Samen kunnen we het doen!

Bunu birlikte yapabiliriz!

We runnen de winkel samen.

Biz mağazayı birlikte çalıştırıyoruz.

Ik zag ze samen weggaan.

Onların birlikte çıktığını gördüm.

We moeten daar samen heengaan.

Oraya birlikte gitmek zorundayız.

Ze zijn zo schattig samen.

Birlikte çok sevimliler.

Zijn jullie niet meer samen?

- Siz çocuklar hâlâ birlikte değil misiniz?
- Siz arkadaşlar hâlâ birlikte değil misiniz?

Sami en Layla baden samen.

Sami ve Leyla birlikte dua ettiler.

Sami en Layla bidden samen.

Sami ve Leyla birlikte dua ediyorlar.

We moeten samen leren leven als broeders, of we zullen samen sterven als dwazen.

Kardeş gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa aptal gibi birlikte yok olacağız.

Samen wegen ze 40 miljard ton.

Bunların toplam ağırlığı 40 milyar ton.

Hij bracht een groep wetenschappers samen

Bir grup bilim insanıyla bir araya geldi

Om de klimaatverandering samen te bestrijden,

birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,

Samen vormen ze een intimiderende groep.

Beraber, göz korkutucu bir kalabalık oluşturuyorlar.

Ze waren samen afgestudeerd van Juilliard

Juilliard'tan birlikte mezun olduktan sonra

Viel samen met mijn diepste intuïtie

en derin sezgilerimle bunu harmanlayınca

Allen samen zijn ze met vijf.

Onlar hepsi beş kişiler.

Laten we samen teruggaan naar Japan.

Birlikte Japonya'ya dönelim.

Zij en haar vriend wonen samen.

O ve erkek arkadaşı birlikte yaşıyorlar.

Ik hoorde de kinderen samen zingen.

Çocukların beraberce şarkı söylediklerini duydum.

Ze kwamen samen rondom het vuur.

Ateşin etrafında toplandılar.

Ik wilde met je samen zijn.

Seninle olmak istedim.

We zijn al lang genoeg samen.

Yeterince uzun süre birlikteydik.

Tom en Mary dineren vaak samen.

Tom ve Mary sık sık birlikte akşam yemeği yer.

Laten we het leven samen beleven!

Birlikte hayat yaşayalım!

Ze hebben samen een sneeuwpop gebouwd.

Birlikte bir kardan adam yaptılar.

Ze hebben samen veel tijd doorgebracht.

Birlikte çok zaman harcıyorlar.

We hadden samen een goede tijd.

Birlikte iyi vakit geçirdik.

Meng ammoniak en bleekmiddel niet samen.

Amonyak ve çamaşır suyunu birlikte karıştırma.

Waarom werken we niet meer samen?

Neden daha fazla işbirliği yapmıyoruz?

Pizza en bier gaan goed samen.

Pizza ve bira birlikte iyi gider.

Ze brengen samen de nacht door.

Onlar geceyi birlikte geçirdi.

Zullen we samen ramen gaan eten?

Neden gidip birlikte Japon şehriyesi almıyorsunuz?

Ze brachten de nacht samen door.

Geceyi birlikte geçirdiler.

Wil je mijn toetje samen delen?

Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?

Het gezin kijkt samen een film.

Aile birlikte bir film izliyor.

We gaan ieder weekeinde samen uit.

Her hafta sonu birlikte dışarı çıkarız.

Ze woont niet met hem samen.

O onunla birlikte yaşamaz.

Ze werkten samen aan dit project.

- Onlar bu projede beraber çalıştılar.
- Bu proje üzerinde ortaklaşa çalıştılar.

Tom woont niet met Maria samen.

Tom, Mary ile yaşamıyor.