Translation of "Bruine" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Bruine" in a sentence and their turkish translations:

Hij heeft bruine ogen.

Onun kahverengi gözleri var.

Jason heeft bruine ogen.

Jason'un kahverengi gözleri var.

De bruine hoed is oud.

Kahverengi şapka eski.

Het bruine paard is snel.

Kahverengi at hızlıdır.

- Heb je liever witte of bruine rijst?
- Hebben jullie liever witte of bruine rijst?

Beyaz pirinci mi yoksa kahverengi pirinci mi tercih edersiniz?

Ik zou deze bruine das nemen.

Bu kahverengi kravatı alacaktım.

Agnès keek naar de bruine boten.

Agnès kahverengi teknelere baktı.

Ik wil bruine schoenen, geen zwarte.

Ben kahverengi ayakkabıları istiyorum, siyah olanları değil.

- Wie is de vrouw in de bruine jas?
- Wie is de vrouw in de bruine mantel?

Kahverengi ceketli kadın kim?

In zwarte en bruine gemeenschappen in de middenklasse,

siyahi ve Latin asıllı orta sınıf topluluklarda

Wie is de vrouw met de bruine jas?

Kahverengi montlu kadın kim?

Onder die tafel zit een kleine bruine hond.

Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

- Er was een rare stinkende bruine vloeistof in de vuilbak.
- Er was een rare, stinkende, bruine vloeistof in de vuilnisbak.

Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.

Tom gaf Maria 1000 dollar in een bruine papieren zak.

Tom kahverengi kağıt bir çantada Mary'ye 1000 dolar verdi.

Er was een rare, stinkende, bruine vloeistof in de vuilnisbak.

Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.

De vlugge bruine vos sprong niet over de luie hond.

Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.

Heeft u hier ergens in de buurt een bruine portemonnee gezien?

Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?