Examples of using "Bruine" in a sentence and their turkish translations:
Onun kahverengi gözleri var.
Jason'un kahverengi gözleri var.
Kahverengi şapka eski.
Kahverengi at hızlıdır.
Beyaz pirinci mi yoksa kahverengi pirinci mi tercih edersiniz?
Bu kahverengi kravatı alacaktım.
Agnès kahverengi teknelere baktı.
Ben kahverengi ayakkabıları istiyorum, siyah olanları değil.
Kahverengi ceketli kadın kim?
siyahi ve Latin asıllı orta sınıf topluluklarda
Kahverengi montlu kadın kim?
Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.
Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Tom kahverengi kağıt bir çantada Mary'ye 1000 dolar verdi.
Çöp sepetinde garip, kötü kokulu kahverengi bir sıvı vardı.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üstünden atlamadı.
Buralarda kahverengi bir cüzdan gördün mü?