Translation of "طريق" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "طريق" in a sentence and their turkish translations:

عن طريق الخطأ.

kuzenini kazara öldürdüğü ortaya çıktı.

هناك طريق للموت

devamında ölüme kadar giden bir yolu vardır

- بإمكانك أن تختار أيّ طريق تريده.
- بإمكانكِ أن تختارين أيّ طريق تريدينه.
- بإمكانكما أن تختارا أيّ طريق تريدانه.
- بإمكانكم أن تختاروا أيّ طريق تريدونه.
- بإمكانكنّ أن تخترن أيّ طريق تردنه.

İstediğin herhangi bir yoldan gidebilirsin.

الحياة طريق طويل جداً.

Hayat uzun, uzun bir yoldur.

عن طريق التوصية رقم ثلاثة:

üçüncü öneri ile eğitebilirsiniz:

عن طريق مكافأتهم باحتكار مؤقت.

keşifte bulunmaya motive etmekti.

‫نعم، طريق!‬ ‫هذا يعني مدنية.‬

Evet, bir yol! Bu medeniyet demek.

عن طريق التعليم النوعي المجاني،

yüksek kaliteli sağlık hizmetleri, gıda güvenliği

وعن طريق إحداث الثروة والفرصة،

ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak

‫طريق رئيسي يقطع وسط المدينة.‬

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

‫ما أفضل طريق لنا للتقدم؟‬

İlerlemek için en iyi yolumuz ne?

أيّ طريق يؤدّي إلى الشاطئ؟

- Plaj ne tarafta?
- Hangi yol plaja gider?

أتساءل أيّ طريق هو الأقصر.

Hangi yolun en kısa olduğunu merak ediyorum.

لكن كان هناك طريق مستقيم للمنزل

ancak eve doğrudan giden bir yol vardı.

ولوضعنا في طريق الأقل من درجتين.

pek de hevesli değillerdi.

‫إذن أي طريق نسلك من هنا؟‬

Peki hangi yöne doğru gidelim?

وعن طريق اللجوء إلى تلك القدرة،

ve bu kapasiteyi kullanarak

أنه في أي طريق تهب الرياح،

rüzgâr nereye eserse essin

سحب المباني بالكامل عن طريق السحب

binaları komple bir şekilde sürükleyerek götürüyor

تم اغتصاب المرأة عن طريق التحرش

kadınsa tacize tecavüze uğruyordu

ذهبنا إلى هناك عن طريق كذاب

oraya sek sek yaparak giderdik

أنها تتقدم ببطء عن طريق حل.

yine yavaş yavaş çözülerek ilerliyorlar.

عن طريق شركة تدعى "كامبريدج أناليتيكا".

Cambridge Analytica'yı inceliyordum.

من فضلك أرسلها عن طريق الفاكس.

Lütfen faksla onu bana gönder.

وإذا كان على طريق الاصطدام بالأرض

ve Dünya ile çarpışacak bir yolda olsaydı

أيمكنني الدفع عن طريق بطاقة الإئتمان؟

Kredi kartı ile ödeyebilir miyim?

عن طريق بناء شراكات بين عائلاتنا ومدارسنا.

bunun gücünden faydalanabilir.

سأقوم فيها بإرشادكم إلى طريق العيش الرغيد.

size esenlik yönünde hareket etmeyi aşılamak için,

ليس عن طريق استخدام حبوب النوم بالمناسبة،

bu arada uyku hapı kullanmıyoruz.

فعلوا ذلك عن طريق كسر القواعد ومخالفتها.

Bunu kuralları yıkarak buldular.

أحبطت طبيعتنا الجيدة عن طريق قوى عديدة،

İyi huylu doğamız bazı güçler tarafından engellendi

من الاسترقاق عن طريق الحبس بأعداد كبيرة،

Kölelikten toplu hapislere kadar

‫عن طريق البصر والرائحة‬ ‫وتحديد الموقع بالصدى،‬

Görme, koklama ve ekolokasyon kullanan...

‫ظهرت هذه البلدة في طريق هجرة الفيلة.‬

birden fillerin göç yolu üzerinde bitiverdi.

عن طريق توصيل الأشارات التي تصور تقدمنا.

ilerlememizi görselleştiren sinyalleri uyarlayarak değiştirebiliriz.

لا يريدون كسب المال عن طريق الاستلقاء

istedikleri yatarak para kazanmak değil

هذا صوت كامل يصدر عن طريق الفم

Bu tamamen ağızla çıkarılan bir sestir

سامحني على فتح خطابك عن طريق الخطأ.

Mektubunu yanlışlıkla açtığım için özür dilerim.

عن طريق المرور بالقرب من كائن لإنشاء

bunu yapabilmek için bir nesnenin yakınına giderek

تعرضوا طريق السياح و طلبو منهم المال.

Onlar turistlere yaklaştı ve onlardan para istedi.

فإن العمل يقف في طريق علاقتك بأصدقائك وأحبائك.

iş, arkadaşlarınızla ve sevdiklerinizle aranıza girer.

يمكنك نقلها عن طريق محاكاة حركة شخص آخر،

bunu başkasının hareketlerini taklit ederek

فـ ذكره سيخلد عن طريق الناس الذين أحبوه.

Onu seven bizler tarafından hep hatırlanacak.

قمت بقراءة أحدث الأبحاث عن طريق موقع PubMed.gov

Pordmed.gov 'i kullanarak son yapılan araştırmaları okumaya başladım.

طريق جمع أفكار الأشخاص الذين فكروا حتى الآن.

bir araya getirerek yazılar yazabileceğimi anlıyorum.

بينما نراقب عجلات الصناعة تأخذنا إلى طريق مسدود،

Endüstrinin çarklarının durma noktasına gelmesini izlerken

‫وأنت ‬ ‫من سيقرر أي طريق نسلكه من هنا.‬

ve buradan nereye gideceğimize karar verecek olan sizsiniz.

‫وأنت من سيقرر ‬ ‫أي طريق نسلكه من هنا.‬

ve buradan nereye gideceğimize karar verecek olan sizsiniz.

‫تريد أن أقفز منه؟‬ ‫هذا طريق طويل للأسفل.‬

Atlamak istiyorsunuz! Bu uzun bir mesafe.

فقد تخطيت لافتة الطريق المكتوب عليها: "طريق مسدود".

Bir tabelanın yanından geçtim: “Çıkmaz Sokak.”

في طريق عودتي إلى المنزل هاتفت محاميّ ماريو.

Eve dönerken avukatım Mario’yu aradım.

وقد فعلت ذلك عن طريق مشاركة ثلاثة متناقضات:

Bunu üç çelişki paylaşarak yaptım:

أو عن طريق غمس سائل التدخين مباشرة بمُسـخّن.

buharın kuvvetini ve boğaz vurumunu değiştirebilirler.

عن طريق الإجابة على أسئلة الوقاية بأجوبة التنمية

odak değiştirmeyi başaran azimli girişimciler

‫إنه طريق طويل حين يبلغ طولك 3 سنتيمترات.‬

Sadece üç santimseniz epey uzun bir mesafe.

ونحاول البقاء على قيد الحياة عن طريق الصيد

ve avlanarak hayatta kalmaya çalışıyoruz

ولكن عن طريق استهداف الآليات المعقدة التي تحكمه،

onu yöneten karmaşık mekanizmaları hedef alarak,

كانت ليلى في طريق عودتها إلى المنزل بسيّارتها.

Leyla araçla eve gidiyordu.

نستطيع البدء عن طريق الاهتمام بتعليم أطفال الأشخاص الآخرين...

Başka insanların çocuklarının eğitimini önemsemekle işe başlayabiliriz.

الذين يشقون طريق التغيير الاجتماعي من القاعدة إلى قمة،

olmayı çok isterken, kar amacı gütmediğim

‫ولكنه طريق بطيء،‬ ‫وهذه مشكلة للدواء في هذا الحرّ.‬

Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.

‫أي طريق هو أكثر الطرق أماناً ‬ ‫للعثور على "دانا"؟‬

Dana'yı bulmak için hangi yol daha güvenli olur?

‫أي طريق هو رهاننا الأكثر أماناً‬ ‫للوصول إلى المدنية؟‬

Medeniyeti bulmak için en güvenli güzergâh hangisi?

‫هناك طريق قديم وخفي‬ ‫خفي في أعماق الغابات الجنوبية،‬

Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.

كانت هناك عوامل تدفع هذين الاثنين إلى طريق واحد،

İkisini tek bir yöne iten faktörler vardı

ربما حدث هذا من المطار أو عن طريق البر

herhalde bu muhtemelen havaalanından veya karayoluyla olmuş olabilir

التأثير الوحيد للفيروس هو عدم الموت عن طريق الغرق

Virüsün tek etkisi boğularak ölmek de değil üstelik

الذي يستهدف الانبثاث ليس عن طريق استهداف نمو الورم

bunu tümörün büyümesini değil

بالمئة تقريباً عن طريق العمليات الطبيعية. فيما نسبة الستين

tarımsal faaliyetlerdeki insan kaynaklarından gelirken, özellikle

لم يستطع الفتى أن يجد طريق الخروج من المتاهة.

Çocuk labirentten çıkış yolunu bulamadı.

درب عقلك اللاواعي مرارًا وتكرارًا عن طريق النية في الشكل،

"Ön yargılı olduğum birini görürsem o zaman bu karşı hareketi uyguluyorum"

الذين لم يعودوا قادرين على تغذية أنفسهم عن طريق الزراعة،

pek çok Orta Amerika yerlisi görüyorum

من ديار بكر إلى بروكسل قابلت أناسًا عظماء في طريق،

Diyarbakır'dan Brüksel'e uzanan bir yolda harika insanlarla tanıştım,

‫إلى الأماكن النائية‬ ‫التي لا يمكن بلوغها بأي طريق آخر.‬

ilaç götürmek isteyen doktorların kullandığı bir güzergâh.

‫ليس أمامنا إلا طريق واحد ‬ ‫لمعرفة أين تقود هذه الأنفاق،‬

Bu tünellerin nereye çıktığını öğrenmenin tek bir yolu var.

‫ليس من طريق سهل في هذه الرحلة.‬ ‫لهذا أحتاج لمساعدتكم.‬

Bu yolculukta kolay bir yol yok. Bu yüzden yardımınıza ihtiyacım var.

سيصبح، عن طريق إنقاذ 160000 شخص خلال الخمس سنوات القادمة،

önümüzdeki beş yıl boyunca 160.000 kişinin de çıkarılmasıyla

هي عن طريق شق جليدي أو صدع (شق) في الجليد

buz yarığı veya buzda bir çatlak olabilir.

يجب عليك اصطحابه إلى الطبيب عن طريق الإقناع دون كسره

onu kırmadan ikna yolu ile doktora götürmelisiniz

اكبر مشروعٍ في التاريخ للبنى التحتية. القائم على طريق الحرير

büyük altyapı projesi olarak kabul edilir . Eski İpek Yolu'na dayanan

- فقدت زوجتي في حادث سير.
- فقدت زوجتي في حادث طريق.

Karımı bir trafik kazasında kaybettim.

أيها السيدات والسادة، ما يخبرنا ذلك، هو أن هناك طريق للجنون.

Baylar ve bayanlar, bunun bize söylediği, çılgınlığın bir metodu var.

حيث يمكن أخذها باستخدام الحبوب، أو عن طريق الاستنشاق، أو المراهم.

Böylece onları hap, soluk cihazı ve merhem kullanarak uygulamak mümkündür.

وبشكل مشابه، فإن تقنية المراقبة عن طريق الوجه تُمكّن سُلطة مركزية

Benzer şekilde, yüz gözetimi, merkezî bir otoriteye --

ما مدى حسن أداء الصلاة عن طريق كسر قلوب ملايين الناس؟

milyonlarca insanın kalbini kırarak kılınan namaz bir Müslümana ne kadar yakışırdı ki?

يمكنهم دفعنا للسفر في الزمان والمكان عن طريق تغيير الحجم مباشرة.

Bizi direk boyut değiştirerek zamanda ve mekanda yolculuğa itebiliyor bunlar

ونقل الفيروس من هذا الشخص، عن طريق الهواء، إلى تلك العوائل.

Vİrüsü bu insandan hava yoluyla diğer ailelere taşıdı.

فيما يُعرف ب "الانتقال الفوميتى" *انتقال عن طريق أجسام غير حية*

Buna fomit bulaşma denir.

قال لي: ستخرج إلى طريق عام مزدحم بالمدينة، وعلى هذا الطريق

Dedi ki; bir şehrin, bir işlek cadddesine çıkacaksın ve o caddede

أعرف أن إتخاذ طريق الموارد المالية سيكون ذا عائد مالي وفير،

Finans merkezini takip etmenin iyi para kazandıran bir iş olduğunu biliyordum

تم تصميم داخل هذا المبنى في الواقع عن طريق الصوت، يمكنكم رؤيته.

Bu binanın içi aslında ses tarafından tasarlandı.

فإنهم ينقصون المال الذي يتلقونه عن طريق الكذب بنحو 25 في المئة.

aldıkları parayı yalan söyleyerek yaklaşık %25 eksiltiyorlar.

إلى عمل ، من خلال صياغة تعليمات مكتوبة تم إرسالها عن طريق البريد ؛

emirlerini eyleme dönüştürmekten sorumlu olan personel bölümünü bir Genelkurmay Başkanı yönetti ;

المساهمة الروس إلى هزيمة الخاصة عن طريق بث رسائل لاسلكية غير مشفر.

Ruslar kendi yenilgilerine katkıda bulunuyor Kodlanmamış kablosuz mesajlar göndererek.

ويمكننا اختبار صحة هذه التنبؤات عن طريق القيام بعمليات رصد في السماء.

Bu tahminleri gökyüzü gözlemleriyle test edebiliyoruz.

العثمانيين من القارة، عن طريق مسيرة عبر بلغاريا للاستيلاء على العاصمة أدرنة

Bulgaristan'ı geçerken son bir yürüyüş için ısrar ettiler

- يمكنك الذهاب إلى المحطة بالحافلة.
- بإمكانك الوصول إلى المحطة عن طريق الحافلة.

İstasyona otobüsle gidebilirsiniz.

وافضل طريقة لرؤية كوكب الارض عن طريق ان تنظر الى كرة ارضية

Dünyanın gerçekten nasıl göründüğünü görmenin en iyi yolu bir uzaydan bakmaktır.

هذا لا يعني أننا لا نريد أن نشعر بشيء ما عن طريق العاطفة

Duygusal bir şey hissetmek istemediğimizden değil.