Translation of "دون" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "دون" in a sentence and their turkish translations:

دون تدخّل الأيدي.

Eller işe karışmıyor.

ويعملان دون توقف.

ediyorlardı.

بدون التخلي عن التدبير ، دون خوف ، ولكن دون الاستهانة

Tedbirden vazgeçmeden, korkmadan ama hafife de almadan

من دون أسباب، من دون تأكيدات بأنك لن تفقد شيئاً.

ve sevmeyi öğreniyorum.

دون محاولة إصلاح الأمور.

onları dinleyemez miyiz

"دون دريبر" غير سعيد،

Don Draper mutsuz

♪ دون الموت ♪

♪ Hiç ölmeden ♪

‫ولكن من دون المنجل.‬

Ama pala olmadan.

شتمني من دون سبب.

Nedeni olmadan bana hakaret etti.

نعم، فلنبدأ دون إضاعة الوقت.

Evet. Hiç vakit kaybetmeden başlayalım.

دون ذكر الاغتصاب والعنف الجنسي،

konuşmak bir yana,

دون اللجوء إلى قوة خارجية.

hayatlarımızda fark yaratacak güce sahip olduğumuzu vurgular.

حتى من دون أن يدركوا

farkında bile olmadan

هؤلاء الناس دون أي خوف

O insanlar korkmadan canı pahasına

يمكن كسب المال دون الشر.

Kötülük yapmadan da para kazanılabilir.

فعلتُ ذلك دون استشارة أحد.

Onu kimseye danışmadan yaptım.

لم يعد يستطع المشي دون مساعدة

Artık yardım olmadan yürüyemiyordu.

حيث ينتفخ بالوسط، مثلاً، دون القمة.

üst kısımda değil orta kısımda şişme gözlemleniyor.

دون الحديث عن أنظمة الصرف الصحي،

sağlık hizmetlerinin olmayışı bir yana

وتزيد من دون قصد من ارتباطها

Böylece girişimci olumsuz kayıplar elde ederek

أنه دون قصة معادة جديدة فعالة

yeni güçlü bir restorasyon hikâyesi olmadan

من دون الحاجة إطلاقاً لمغادرة مجتمعاتهم.

topluluklarından ayrılmak zorunda değiller.

نحن ولدنا في عالم دون رحمة

Acımasız bir evrende dünyaya geliyoruz,

دون أي حوافز يضعونها ليتصرفوا بأمانة.

teşvik devreye sokmadığınız takdirde onlar için sadece 75 sent değerindedir.

تم أخذ balalaika دون كمال Sunal

balalayka Kemal Sunal'sız çekildi

كيف تهزمون الموت دون قتل الحياة؟

Hayatı öldürmeden ölümü nasıl yeniyorsunuz?

سلّم مدينة فيدين المحصنة دون قتال.

Vidinin müstühkem şehrini savaşmadan teslim etti.

مات من دون أن يترك وصية.

Bir vasiyet yapmadan öldü.

ماري أعدت كعكة دون علم أمها.

- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.

لا يمكنك العيش من دون أكسجين.

Oksijensiz yaşayamazsınız.

إنه يحب القهوة من دون سكر.

- O, şekersiz kahveyi sever.
- O, şekersiz kahveden hoşlanır.

لا يمكنني العيش من دون تلفاز.

- Televizyon olmadan yaşayamam.
- Televizyonsuz yaşayamam.

‫ولكن من دون المحاولة ليس هناك نجاح.‬

Ama denemezseniz asla başarılı olamazsınız.

أو شعوراً بالرضا من دون رعشة حتّى.

veya orgazm olmadan tatmin olarak da.

والتي نجحت في تغيير رأينا دون علمنا

Bilgimiz olmadan düşüncelerimizi değiştirmek için çalışır.

يمكنُ لنظامنا عمل ذلك دون تدخل جراحي.

Bizim sistemimiz bunu cerrahi girişim olmadan yapabilir.

‫والجراء منتبهة،‬ ‫يصعب التسلل من دون ملاحظة.‬

...ve yavrular diken üstündeyken... ...fark edilmeden aralarına sızmak zordur.

‫يمكن لهذه الأفعى الرؤية...‬ ‫من دون عينيها.‬

Bu çıngıraklı yılan görebiliyor ama gözleriyle değil.

يمران مباشرةً عبر الجليد دون التفاعل معه.

hiçbir etkileşime geçmeden buzun içinden geçerler.

ستكون في المنزل دون قراءة الآذان مساء

akşam ezanı okunmadan evde olacaksın

ويمكننا أن نقولها تقريبًا دون أن تتعثر

ve bunları neredeyse takılmadan diyebiliriz

هل هذا شيء ممكن دون الوصول إليه؟

kazmadan ulaşmadan böyle bir şey mümkün mü?

الذي فزت به دون قتال ، أنت الآن.

kavga etmeden kazandığım, şimdi senin.

لم أكن لأفعل ذلك من دون مساعدتك.

Onu sen olmadan yapamazdım. Teşekkür ederim.

أسقط توم الحاوية من الرافعة دون قصد.

Tom konteyneri kazara vincinden düşürdü.

حصل توم على هذه التذاكر دون مقابل.

Tom bu biletleri bedava aldı.

ولكن دون التشديد على متطلبات دراسة هذه المادة،

fakat lisans ders içeriklerinin gereksinimleri yetersiz,

هل العام 1988 عام سيئ بالتحديد دون غيره؟

1988 özellikle kötü bir yıl mıydı?

سر الملائكة في الفسيفساء لا يزال دون حل

mozaiklerde bulunan meleklerin sırrı hala çözülemedi

دون أن نقول أننا سوف نصلي لهم بعناد

onlara inat namaz kılacağız demeden

عندما أخبرك بهذه الأجزاء دون معرفة هذه الأجزاء

bu kısımları bilmeden bu kısımları size anlattığımda

بينما يمكنك المشي عبر مسارات مهجورة دون خوف

Korkmadan ıssız patikalardan yürüyebiliyorken

أريد التأكيد عليه مرة أخرى دون رؤية العيون

tekrar vurgulamak istiyorum bunları gözleri görmeden

‫ثم أردت أن أبقى دون حراك، فتمسّكت بصخرة.‬

Sonra sabit durmak istedim ve bir kayaya tutundum.

- من دون نصائحك لكنت فشلت.
- لولا نصائحك لفشلت.

Tavsiyen olmasaydı, başarısız olurdum.

ونظر إليَّ بعضهم دون رد السلام أثناء مروروهم

bir kısmı selam almadan geçerken baktılar,

أنت لست في نفق لا نهاية له دون الضوء.

Sonsuz ve karanlık bir tünelde değilsin.

لكن والدة "بريا" تركتها في الشاّرع وحيدة دون أكل،

fakat annesi Priya'yı sokakta tek başına ve yemeksiz bıraktı

ويمكنهم الاستماع لمدة ثلاث - أربع دقائق دون الشعور بالملل.

sizi sıkılmadan 3-4 dakika dinleyebilirler.

سيقومون بطردي من المدرسة دون إعادة أي أقساط دفعتها.

para iadesi yapılmadan okuldan kovulacağım."

‫التنقل في الغابة من دون المنجل‬ ‫ليس بالأمر الممتع.‬

Ormanda pala olmadan ilerlemek eğlenceli değil.

‫هذا المنجم المهجور‬ ‫حال عدم استقراره دون العمل فيه،‬

Bu terkedilmiş maden, içindeki tünelin çökmesine

‫ولا نريد أن نضل الطريق‬ ‫من دون مصدر للإضاءة.‬

Bir ışık kaynağı olmadan  mahsur kalmak istemeyiz.

لكنه هو وجيرانه السجناء صنعوا رقعة للهوِ دون ورقة

o ve komşu mahkumlarının kağıttan masa oyunları yaptıklarını

كيف سترون خلال الدماغ دون رؤية ما خلال العظام؟".

Kemiğin içini göremeden beynin içini görmeyi nasıl planlıyorsunuz?''

فإذا نجحنا في الحصول على النقانق دون انتهاك قيمنا،

Değerlerimizi çiğnemeden sosisi almayı başarırsak

علاوة على ذلك ، دون إخبار أي شخص عن سيارته

üstelik arabasıyla kimseye haber vermeden

كان هناك ضوء كاف لقراءة الصحيفة دون استخدام الضوء

ışık kullanmadan gazete okunabilecek kadar bir aydınlık vardı

يظهر المغيرون دون سابق إنذار قبالة الساحل الشرقي لإنجلترا.

Baskıncılar, İngiltere'nin doğu kıyısı açıklarında uyarmadan ortaya çıkar.

لقد دفعت ديونك ، دون أن أسأل كيف حصلت عليها

Borçlarını onlara nasıl aldığını sormadan ödedim

للاخوان المسلمين. دون النظر لخليفة حفتر والجيش الوطني ما

kuruldu. Müslüman Kardeşler ile . Halife Hafter ve Ulusal Ordu'dan bağımsız

اكثر دون الاعلان عن علاقتهما امام العائلة الحاكمة كونها

. Ve diğer doktor olan Asmaa'nın babası, Alevi ailesinin aksine Sünni bir kız

الفٍ وتسعمائةٍ وتسعةٍ وتسعين دون توضيحاتٍ تذكر. وتؤكد منظمة

tahttan indirilene kadar . Sağlık Örgütü , bu virüsün domuzlar ve etleri

النهوض بابنائها دون الحاجة لاحد. ومنذ ذلك الوقت جذبت

. Böylece ülke kimseye ihtiyaç duymadan halkını ilerletebilir. O zamandan beri

من دون الهواء ، لن يبقى شيء على قيد الحياة.

Havasız hiçbir şey yaşayamazdı.

بحث سامي عن أولاده في مصر لكن دون جدوى.

Sami, Mısır'daki çocuklarını aradı ama boşunaydı.

يأتي لأنقرة دون راحة، يجب على الشعب التركي أن يتوحد.

Ankara'ya geliyor ayağının tozuyla. Türk halkı bir birey olmalıdır,

اليوم، يعيش أكثر من ملياري شخص دون الحصول على الأدوية.

Bugün, iki milyardan fazla insan ilaçlara erişimi olmadan yaşıyor.

على مدار الأيام الثلاثة التالية، استمر عمود المسيرة دون توقف

Takip eden 3 gün boyunca yürüyüş bir engelle karşılaşmadı.

‫من دون ضوء الشمس، ‬ ‫تنقطع طحالب البحر عن إنتاج الأكسجين.‬

Güneş ışığı olmayınca yosunlar oksijen üretmeyi bırakıyor.

ربما لم يكن هناك عملاق هناك دون كعب أخيل بسيط.

Öyle devler falan yok, varsa bile Aşil topukları var.

فقط صنع المسجد هنا دون الإضرار بالقيم الإسلامية التي أريدها

sadece istediğim İslami değerlere zarar verilmeden buranın cami yapılması

يجب عليك اصطحابه إلى الطبيب عن طريق الإقناع دون كسره

onu kırmadan ikna yolu ile doktora götürmelisiniz

لا يفقدون طريقهم ويمضون بطريقة منضبطة دون مغادرة بعضهم البعض

yollarını kaybetmiyorlar ve birbirlerinden ayrılmadan disiplinli bir şekilde ilerliyorlar

ثم يؤلف ثورمود قصيدة عن جرحه ، ويموت دون أن يكمله

Ve Thormod daha sonra kendi yarası hakkında bir şiir yazıyor ve tam olarak bitiremeden ölüyor

قد يكون جزيء المادة المظلمة صغيرًا كأصغر الجزيئات دون الذرية،

En küçük atomaltı parçacığı kadar ufak olabilir

العالمي بنيويورك. وفجأةً دون سابق انذار يهتز البناء بك. تنظر

. Birdenbire, hiçbir uyarı olmadan bina sizi sallıyor. Pencereden dışarı

والطين والماء لكن دون مصاعد. فاذا كنت عن ناطحات السحاب.

dünyanın en eski gökdelenleri olmak . Yani gökdelenlerle ilgiliyseniz.

عملت لمدة أربعاً و عشرين ساعة من دون أن أنام.

Hiç uyumadan tam 24 saat çalıştım.

لكل فرد دون أي تمييز الحق في أجرٍ متساوٍ للعمل.

Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.

فإنّك تقوم بإعداد طبق صحي من دون أنْ تتخذ أي قرار.

masaya sağlıklı bir yemek getirilmesi için karar vermenize gerek olmasın.

من دون أن أعي أنا الآن مساهم في تلك الروائح البشعة.

ve o kokuya nasıl katkıda bulunduğumu fark etmemiştim.

‫تريد أن تحاول شق طريقك للنجاة ‬ ‫ومواصلة المسير،‬ ‫من دون خطة؟‬

Bir plan yapmadan yolunuzu buna göre bulmak mı istiyorsunuz?

‫لكن لا يزالان يفتقران إلى المهارة والقوة‬ ‫للنجاة من دون أمهما.‬

anneleri olmadan hayatta kalacak yetenek veya güce henüz sahip değiller.

إلى "باندو" من دون إثارة الشكوك مع عدد كبير من الأشخاص.

çok sayıda insan ve araçla Pando'ya gidebilmek için hazırlanmış bir hileydi.

علاوة على ذلك ، يمكنهم إنتاج الكهرباء بشكل طبيعي دون استخدام المحركات.

üstelik motor kullanmadan elektriği doğal yolla üretebiliyorlardı

بعد قطع الموجة الهجومية الأولى ، ذهبت دعوة لانز للمتطوعين دون إجابة.

İlk saldırı dalgası kesildikten sonra, Lannes'ın gönüllü çağrısı cevapsız kaldı.

‫لذلك عليك الإفلات من تلك الممصّات بلطف شديد‬ ‫من دون إزعاجها،‬

Bu yüzden vantuzlarını çok narince, onu rahatsız etmeden elinden sökmen gerekiyor ki

وقد تكون دون اعراضٍ في البداية ما يساعد على انتشار الفيروس

ve ilk başta semptomsuz olabilirsiniz, bu da virüsün daha hızlı

دون درجتين مئويتين مقارنةً بقيم ما قبل العصر الصناعي. الا ان

. Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri gibi birçok ülke yükümlülüklerinden vazgeçti ve