Translation of "عنها" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "عنها" in a sentence and their turkish translations:

بحثًا عنها،

onu caddelerde aradık,

أخبرني عنها.

- Bana ondan bahset.
- Deme!

أخبرنا عنها.

Bize ondan bahset.

لذلك تبحث عنها

ve sen de bunu ararsın.

لقد عرف عنها.

O zaten onun hakkında biliyordu.

وعندما يكشف النقاب عنها،

Çözüldükçe,

ولا أحد يتكلم عنها.

Kimse bundan bahsetmiyor.

آخر عادة سأتحدث عنها

Bahsedeceğim son alışkanlık, saldırganların dışarı çıkıp

لكننا بحاجة للحديث عنها

fakat bunları konuşmamız gerek

ابحث عنها في قاموسك.

Ona sözlükte bak.

هل يعلم توم عنها؟

Tom bunu biliyor mu?

ولكنهم يحكون عنها ولا يعظمونها.

Ama bunları övmüyor, hikâyeleştiriyor.

ولم يسمع عنها أحد قط !

ve hiç kimse böyle bir şey duymamıştı.

وهي شيء بعيد عنها دائمًا.

her zaman uzakta bir şey.

حتى استطعنا كسب الإفراج عنها

ve oğlu ile bir araya getirene kadar

البيانات التي كشف عنها العلم

bilimin ortaya koyduğu veri ise şu

ثم سنفصل بالحديث عنها وعن الأدوات.

Sonra parçalarına ayırıp gerekenler hakkında konuşmalıyız.

ولكن الحياة الأولى التي أتحدث عنها

Ama yaşamın ilk aşamaları ile kastettiğim,

ربما ستحتاجون أن تبتعدوا عنها قليلًا.

Belki ara vermeniz gerekiyordur.

ولكن لا نتكلم عنها بالقدر الكافي

Ama yeniden giriş ile ilgili

وحصلتم بدلًا عنها على خلاط سلطة.

onun yerine salata karıştırıcısı gelmiş gibisiniz.

‫أراد جزء مني حملها وإبعادهم عنها.‬

Bir yanım onu tutup etrafındakileri kovalamak istedi.

هو الآن يبحث عنها في بيتي.

O onu şimdi benim evimde arıyor.

هذه هي القرية التي أخبرتك عنها.

Bu sana bahsettiğim şehir.

- أيمكنك أن تبحث عنها؟
- أيمكنك إيجادها؟

Onu bulabilir misin?

أنت سوف تخرج عنها. هل تسمعني؟

Bunun dışında kalacaksın. Beni duyuyor musun?

أريد أن أتوقف من التفكير عنها.

Onu aklımdan çıkarmak istiyorum.

التي نحتاج أن نتكلم عنها بصراحة أكثر،

gözden kaçırdığımız başka bir gerçek var

وأكيد اننا سمعنا عنها مؤخرا في الاخبار.

Son zamanlarda bunu haberlerde daha sık duyuyoruz.

على أي حال ينبغي أن أتخلى عنها.

Her neyse, futbolu bırakmak zorunda kaldım.

لا يوجد عنها ما يسيء إلى سمعتها.

hakkında herhangi bir skandal bulunmuyor.

ك.أ: والشجاعة، أنّت تبحث عنها كصفة أساسية.

CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer olarak istiyorsunuz.

ولكن علينا أن يكون بمقدورنا الحديث عنها،

fakat konuşabilmemiz lazım

- طالعها في قاموسك.
- ابحث عنها في قاموسك.

- Sözlüğünde ona bak.
- Sözlüğe bak.

‫وقادتنا إلى أحد الكائنات ‬ ‫التي كنا نبحث عنها.‬

ve aradığımız yaratıklardan birini bulmamı sağladı.

ولكن إذا كنتم تذكرون المُدوَّنة التي تحدثت عنها،

Ama eğer az önce söylediğim blog'u hatırlarsanız

هذه هي الأسطوانة نفسها التي كنت أبحث عنها.

Bu benim aradığım gerçek CD.

كنوع من التذكير المستمرّ لطاقتها التي يعجز عنها الوصف.

dalgalar tekneyi tüm gücüyle sallıyordu.

هناك العديد من الأشياء التي لا نعلم عنها بعد.

Hâlâ hakkında bilmediğimiz pek çok şey var.

اثنان من الأشياء المميزة عنها هما الانبهار بمشاهد الموت ،

Onunla ilgili ayırt edici şeylerden ikisi, ölüm sahnelerine,

‫أخيرًا، بعد البحث عنها لمدة أسبوع،‬ ‫يومًا بعد يوم،‬

Onu bir hafta boyunca her gün aradıktan sonra,

‫إنها تريد إبعادك عنها فحسب،‬ ‫لكنها لا تريد تدميرك كشخص‬

Yollarından çekilmeni istiyorlar ama sizi yok etmek istemiyorlar,

اكتشفنا أن الكثير من الاصطدامات العملاقة تنتج عنها أجسام سينيستيا،

Birçok dev çarpışmanın sinestiler oluşturduğunu keşfettik,

كنتُ أقوم بمقاطعتها في منتصف جملتها وأكملُ فكرتها بالنيابة عنها.

ve cümlesini ben tamamlıyordum.

وفيما يتعلق بموضوع الألوان، هناك بعض الأشياء التي يمكنني الحديث عنها.

Renk ile ilgili bahsedebileceğim birkaç şey var.

‫وساعدتني في العثور على اثنين ‬ ‫من الكائنات التي كنا نبحث عنها.‬

ve aradığımız iki yaratığı bulmamda bana yardımcı oldunuz.

الآن المخاطر التي نتحدث عنها هل هناك أي وجه على Whatsapp؟

Şimdi bahsettiğimiz riskler Whatsapp ta Face de var mı yok mu buna bir bakalım

ويتم التعبير عنها بنسبة الأخطاء إلى وحدة "ألف يوم من العناية بالمريض"

her bin hastada görülen hata sıklığına göre ifade edilmiş.

‫دخول المنجم كان قراراً حكيماً.‬ ‫وجدنا أحد الكائنات التي كنا نبحث عنها،‬

Yer altı mağarasına girmek iyi bir karardı. Aradığımız yaratıklardan birini de bulduk

أسوأ طريقةٍ للإضرار بقضيةٍ ما هي بالدفاع عنها باستخدام حجج خاطئة عمدًا.

Bir sebebe zarar vermenin en haince yolu kasten yanlış görüşleri savunmaktan oluşur.

‫لقد اتخذت بعض القرارات الحكيمة اليوم.‬ ‫ووجدنا أحد الكائنات  التي كنا نبحث عنها.‬

Bugün akıllıca seçimler yaptınız ve aradığımız yaratıkların birini bulduk,

الحديث عنها اكثر واكثر عدة اشهر ومن ثم اعلن عن من المرأة وحينها

hakkında konuşmak birkaç ay boyunca daha artmış ve o zaman kadının kim hakkında açıklandı

‫قمت ببعض الاختيارات الذكية‬ ‫وساعدتني في العثور على الكائنات ‬ ‫الثلاثة التي كنا نبحث عنها.‬

Zekice seçimler yaptınız ve aradığımız üç yaratığı da bulmamızı sağladınız.

بكل بساطة، ثمّة أمور في هذا العالم لا يمكن التعبير عنها على هيئة كلمات.

Bu dünyada sadece kelime şeklinde ifade edilemeyen şeyler vardır.

‫قمت ببعض الاختيارات الذكية‬ ‫وساعدتني في العثور على اثنين ‬ ‫من الكائنات التي كنا نبحث عنها.‬

Zekice seçimler yaptınız ve aradığımız iki yaratığı bulmamda bana yardımcı oldunuz.

لكل شخص بصفته عضوا في المجتمع الحق في الضمانة الاجمتماعية وفي أن تحقق بوساطة المجهود القومي والتعاون الدولي وبما يتفق ونظم كل دولة ومواردها الحقوق الاقتصادية والاجتماعية والتربوية التي لا غنى عنها لكرامته وللنمو الحر لشخصيته.

Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.