Examples of using "قادر" in a sentence and their turkish translations:
kılıç kullanabilen
Dediği herşeyi yapabilecek kapasitede
O, Fransızca öğretebilir.
İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam
en tehlikeli hayvanlardan birine dönüşür.
Şansı yakalamak için bir yelken yaparak başlayın.
Bunu yaparsan sana yardım edebilirim.
- O, hem İngilizce hem de Fransızca öğretebilir.
- O hem İngilizce hem de Fransızca öğretme yeteneğine sahiptir.
riskle ilişkilendirilen olumsuz duyguları körelterek ve hatta yok ederek
Açık bir savaşa zorlayamayacak halde olan Hannibal için Arretium'a yapılacak bir saldırı söz konusu değil.
Marmara Denizi'ndeki Hıristiyan abluka nedeniyle Anadolu'dan daha fazla asker gönderemedi.
Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
Seninle daha fazla vakit geçirmek isterim, ama işime geri dönmeliyim.