Translation of "نفسي" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "نفسي" in a sentence and their turkish translations:

أكره نفسي.

Kendimden nefret ediyorum.

غسلت نفسي.

Kendimi yıkadım.

وسألت نفسي مرارًا:

ve sürekli kendime soruyordum:

لِمَ أُتْعِبُ نفسي.

Neden umurumda?

أُحرج نفسي عمدًا."

rezil edeceksin.''

كنت أظن نفسي جذابة.

Çok tatlı olduğumu düşünüyordum.

وحاولت أن أخفي نفسي،

Ben de kendimi yokmuşum gibi göstermeye çalıştım.

دفعتُ نفسي لأصلَ للنافذة،

Kendimi pencereye attım

أحرجت نفسي عن عمد،

Bilinçli bir şekilde rezil olmuştum

لم أتمالك نفسي، وتحمست،

dayanamadım, coştum,

أنا واثق من نفسي.

Ben eminim.

لأُبقي نفسي خارج تلك الإحصائيات.

kendimi bu istatistik dışında tutabilmek adına üç teknik geliştirdim.

كصحفي، وجدت نفسي أدير العدسة

Bir gazeteci olarak kamerayı çevreye tutar halde buldum kendimi,

ولأجل ذلك، بدأت بتمرين نفسي

Bunun için de Pazar çizimi dediğim

دعني أعطيك مثال عن نفسي.

size şöyle aktarayım kendimden örnek vereyim

اضطراب نفسي يستمر حتى الانتحار

intihara kadar devam eden psikolojik bir rahatsızlık

سوف أقدم نفسي في الاجتماع.

Ben toplantıda kendimi sunacağım.

دعني أقدّم نفسي بالطّريقة الصّحيحة.

Önce kedimi uygun şekilde tanıtmama izin verin.

نظرت بعيدًا حتى أستطيع تمالك نفسي

Kendimi kaybetmemek için yüzümü çevirmem gerekiyor.

كان في الواقع بداية اضطراب نفسي،

ama aslında zihinsel bir hastalığın başlangıcıymış

ولم أتمكن من أن أُوجّه نفسي.

ve doğrulamadım.

وجدت نفسي أحاول التواصل مع آنا،

Anna'ya ulaşma çabasıyla

من أين أعرف أنا (من نفسي).

Bunu nereden biliyorum kendimden.

وتوجب علي الجلوس وأن أخبر نفسي،

Oturup kendime şunları söyledim,

وبذلك، تمكنت من منح نفسي السلام.

Huzuru böyle bulabildim.

هو محاولة استبعاد نفسي من المعادلة.

kendimi denklemden çıkarmak.

وبتأنيب الضمير، وحرصت على تذكير نفسي

ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,

عندما أردت أن أُقدم نفسي للولد،

Kendimi bir çocuğa tanıtmak için uzandım,

لكني استمريت في تحسين نفسي فحسب

Ancak ben buna hep devam ettim

قررت أن أُحسن من نفسي مجددًا

yine kendimi geliştirmeye karar verdim,

كمُصورة، يجب علي مراقبة نفسي في ذلك.

Bir fotoğrafçı olarak gerçekten kendimi bu konuda kontrol etmeliyim.

وأجد نفسي أغسل أطباقي في حين أعتقد

yöneticimin yanında böyle duran insan olacağımı zannederken

لرؤية نفسي مُمَثلة في الثقافة بصورة حقيقية

temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri

وبدء أن أكون نفسي الحقيقية بشكل كامل.

kendi bütün ve gerçek kişiliğimle var olmaya hazırım.

وخمس دقائقٍ بعدها، أجد نفسي فوق (باريس)

Beş dakika sonra Paris üzerindeyiz,

وعندما وجدت نفسي في تلك لحظات النفاق

Kendimi bu ikiyüzlülük anlarında yakaladığımda

لذا، سخرت نفسي للعمل على هذا المشروع.

Böylece tamamen bu projeye yöneldim.

لن أكون سعيدًا، لكن لن أقتل نفسي.

Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.

لن أسامح نفسي إن حدث شيء لتوم.

Tom'a bir şey olduysa kendimi asla affetmeyeceğim.

- بتوقيعي للعقد، ألزمت نفسي بالعمل هناك لخمس سنوات أخرى.
- بتوقيعي للعقد، عاهدت نفسي بالعمل هناك لخمس سنوات أخرى.

Sözleşmeyi imzalayarak, beş yıl daha kendimi orada çalışmaya adadım.

لأني لا أستطيع تمالك نفسي داخلها بوجود الفتاتين

çünkü içeride bu iki kızın yanında kendimi kaybetmemem mümkün değil.

بعد أن اخبراتهم ، عن نفسي في الليلة السابقة.

benimle arkadaşlığı kesmemelerini umut etmiştim.

لذا قررت أن أطلق على نفسي "نسوية سعيدة"

Bunun üzerine kendime "mutlu feminist" demeye karar verdim.

كنت أسأل نفسي، ما الذي أفعله؟ أين أخطأت؟

Kendime “ne yaptım ben? Nerede yanlış yaptım?” diyordum.

لم أستطع أن أثبت نفسي مستقيمة على السرج.

Atın üzerinde dik duramadım,

وجدت نفسي ملقاة في الطرف الآخر من المعادلة،

kendimi denklemin diğer tarafında buluyorum

ولكن بمجرد أن توقفت عن التفكير في نفسي

Ama kendimden bana tanı konulmadan önceki halim olmayı

الكذبة الثانية هي أني قادر على إسعاد نفسي،

İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam

أنا متحكم في نفسي كي لا أفقد صوابي.

Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.

ونادراً ما أعرِّف نفسي بأني أفتقر إلى الخيارات الترفيهية.

ve kendimi eğlence seçeneklerinden yoksun görmüyorum.

ووجدت نفسي اتخذ اعضاء العصابات وتجار المخدرات مثل أعلى.

Kendimi uyuşturucu satıcıları ve çete üyelerini üstün görürken bulmuştum.

فإنه لا مفر من أن يكون لديك أمانٌ نفسي.

psikolojik güven ortamı olması son derece elzemdir.

وكنت أفكر في نفسي كم أنانيًا كان هذا التصرف.

Mother Theresa ödülüme veda ediyordum.

وفي النهاية، أسأل نفسي كيف أن مدينة فائقة الذكاء

Son olarak da kendime muhteşem bir gelecek şehrinin

‫لا أريد أن أجد نفسي هنا بالأسفل‬ ‫بلا مخرج.‬

Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.

‫كنت أعمل بجد لوقت طويل،‬ ‫وكنت أرهق نفسي فحسب.‬

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

إذاً، لم أشعر بالضرورة بشعور جيد تجاه نفسي بسبب ذلك.

Ben de bu durumla ilgili kendimden çok hoşnut değildim.

لأنّي وجدت نفسي في أكثر الأوضاع إثارة للشفقة على الإطلاق..

Çünkü kendimi o ana kadar ki en içler acısı halde buldum.

أنا نظرت إلى نفسي في المرآة ولم أحب ما رأيت.

Aynada kendime baktım ve gördüğüm şeyi sevmedim.

أنا أدعوا نفسي وإياكم جميعا أن نسأل الرجال في حياتنا عن أحوالهم

Hepimizi hayatımızdaki erkeklere şunu sormaya davet ediyorum,

وأرى نفسي وقد زال شبابي. وشريكتي هي ملجئي من التوتّر، والعكس بالعكس.

gençlik yıllarımdaki hâlime bakıyorum, ki çoktan geçti gitti. Gerilimler karşısında hayat arkadaşıma sığınıyorum. O da bana sığınıyor.

ما الذي أحجمت عن نفسي بغض النظر عن هذا العباءة الأرجواني والإكليل؟

Bu mor pelerin ve diadem dışında kendime ne sakladım?

‫ذراعاي للتوازن فحسب.‬ ‫يتيح لي لف الحبل حول قدمي ‬ ‫أن أدفع نفسي للأعلى.‬

Kollarımı denge için kullanıyorum. Ayaklarımı da halata dolayıp kendimi yukarı itiyorum.

لكن في النهاية تقبلت الأمر، حيث أردت أن أختبر نفسي ضد "إل كابيتان"

Ama sonunda El Cap'e karşı kendimi denemeyi kabul ettim.

في الواقع قد تم تشخيص جين، حين كانت في سن الثامنة عشر ونصف، باضطراب نفسي

Jane'e on sekiz buçuk yaşında, adına borderline denilen

متلازمة باريس هي نوع من الصدمة الحضارية. إنه مصطلح نفسي يوصف به الأجانب الذين يبدأون العيش في باريس، مجذوبين إلى صورة المدينة بوصفها مركزًا للموضة، ثم لا يستطيعون الاندماج جيدا مع التقاليد والثقافة المحليين، فيفقدون توازنهم العقلي وتظهر عليهم أعراض قريبة من الاكتئاب.

Paris sendromu bir tür kültür şokudur. Şehrin moda merkezi imgesine kapılıp Paris'te yaşamaya başlayan, sonrasında yerel adetlere ve kültüre iyi uyum sağlayamayıp, zihinsel dengesini yitiren ve depresyona yakın belirtiler gösteren yabancıları tanımlamak için kullanılan psikiyatrik bir terimdir.