Translation of "أني" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "أني" in a sentence and their turkish translations:

- أعترف أني كنت مخطئًا.
- أعترف أني أخطأت.

Hatalı olduğumu itiraf ediyorum.

اعتقدت أني جاهزة...

hazır olduğumu düşünsem de

أعلم أني سأجده،

"Orayı bulacağımı biliyorum,"

أتذكر أني رأيتها.

Onu gördüğümü hatırlıyorum.

تخيلت أني طير.

Kuş olduğumu hayal ettim.

أحسَب أني مُحِق.

Haklı olduğumu düşünüyorum.

قلتُ أني سأسعدها.

Onu mutlu edeceğimi söyledim.

أعتقد أني فهمت.

Sanırım onu anladım.

- يعتقد الكثيرون أني مجنون.
- معظم الناس يظنون أني مجنون.

Birçok kişi deli olduğumu düşünür.

- ماذا تعتقد أني كنت أفعل؟
- ماذا تعتقدين أني كنت أفعل؟

Ne yapmakta olduğumu düşünüyorsun?

مع أني كنت متعبا إلا أني قدمت أفضل ما عندي.

Yorgun olmama rağmen elimden geleni yaptım.

أقول أني أنشأ الأمهات.

Ben diyorum ki anneleri yetiştiriyorum.

أشعر عادةً أني دخيلة،

Bazen kadın mücadelesine geç katılmış

لم أشعر أني أُمثلهم.

Beni kapsadığını hissetmedim.

حسنا، أمل أني أقنعتكم

Umarım sizi şuna ikna etmişimdir;

أذكر أني أعطيته المفتاح.

Anahtarı ona verdiğimi hatırlıyorum.

فجأة أحسست أني مسن.

Aniden yaşlı hissettim.

الحقيقة أني أخاف البرق

Gökgürültülü fırtınalardan gerçekten korkarım.

أذكر أني أغلقت الباب.

Kapıyı kilitlediğimi hatırlıyorum.

- أتذكر أني رأيتها مرة على الطريق.
- أذكر أني لمحتها مرة على الطريق.

Bir zamanlar onu caddede gördüğümü hatırlıyorum.

لذا نذرت أني عندما أتزوج،

Söz verdim, evlendiğim zaman

أني سأبقى دائماً صغير الحجم،

Her zaman ufak kalacağımı,

لكن أبين لهم أني أحبهم.

onlara sevgimi gösteriyorum.

اليوم، أنا أشعر أني بخير.

Bugün, oldukça iyi bir durumdayım.

حقيقة أني لم أملك المال.

inanmak öğretilmişti.

أذكر أني سمعت قصة مشابهة.

Ona çok benzer bir hikaye duyduğumu hatırlıyorum.

أخشي أني لا أتفق معك.

Korkarım seninle aynı fikirde değilim.

أنا متأكد أني سأكون بخير.

İyi olacağıma eminim.

لم أخبر توم أني أعرفك.

Tom'a seni tanıdığımı söylemedim.

هل تعتقد أني أريد ذلك؟

Sence bunu istiyor muyum?

- أذكر أنني أرسلت الرسالة.
- أذكر أني بعثت بالرسالة.
- أذكر أني بعثت الرسالة بالبريد.

Ben mektubu postaladığımı hatırlıyorum.

يقولون لي أني إذا تمرنت بجد،

sıkı çalışırsam büyük nesneler,

واتضَّح أني ما يزال لدي أصدقاء،

Hâlâ arkadaşlarım var,

سترون كم أني إنسان عادي جداً.

ne kadar sıradan bir insan olduğumu görürsünüz.

أعلم أني سأجد مزيدًا من الاختلافات

Hayatta böyle olmayan erkeklerle de karşılaşmak var,

وحقيقة أني لم أفعل شيئا حياله

ve bu konuda fiilen hiçbir şey yapmadığım

لا أخبر الناس أني أحبهم فقط،

İnsanlara onları sevdiğimi yalnızca sözlü olarak dile getirmiyorum,

أني طالما أردت السفر حول العالم.

dünyayı dolaşmak istiyorum.

ولحسن الحظ، أني أعمل مع شخص

Neyse ki şansılıydım ve benim çılgınca fikirlerimi

أخشى أني أرسلت الطرد للعنوان الخطأ.

Korkarım ki koliyi hatalı şekilde adresledim.

أنا واثق أني رأيتهُ من قبل.

Onu daha önce gördüğümden eminim.

- ظنت أني طبيب.
- اعتقدت أنني طبيب.

O, benim bir doktor olduğumu düşündü.

أنا أعرف أني في مشكلة الآن.

Şimdi başımın belada olduğunu biliyorum.

- أعترف أني مخطئ.
- سأعترف بأني مخطئ.

Ben hatalı olduğumu itiraf ederim.

بلغ جون أني اتصلت من فضلك.

Lütfen John'a aradığımı söyleyin.

لا أصدق أني جالس بجانب توم.

Tom'un yanında oturduğuma inanamıyorum.

لا أصدق أني جالس بجانب ماري.

Mary'nin yanında oturduğuma inanamıyorum.

لا أصدق أني أكتب هذه الجملة.

Bu cümleyi yazdığıma inanamıyorum.

قلت أني كنت وحيدا، أليس كذلك؟

Sen yalnız olduğunu söyledin, değil mi?

الصراحة أني لم أقابل توم أبدا.

Gerçek şu ki Tom'la hiç tanışmadım bile.

وما فاجأني حقاً أني وجدتُ أناساً مجروحين.

Beni gerçekten şaşırtan şey ise bulmayı umduğum ve aradığım

لذا أعلنت أني متحولة وخسرت كل وظائفي.

Trans kadın kimliğimle yaşamaya başladım ve bütün işlerimden oldum.

فهذا يعني أني لم أجلب امتيازي معي.

Görünüşe göre ayrıcalığımı yanımda getirmedim.

وقد أخبرته أني لا أستطيع علاج قطته،

ve ona yavruyu kurtaramayacağımı söylemek zorunda kaldığımda

إذا لم يقتلني، أعتقد أني سأفعلها بنفسي

Eğer beni o öldürmezse galiba bunu kendim yapacağım.

ولم تسنح لي الفرصة لأخبره أني أحبه.

ve onu çok sevdiğimi söyleyecek şansım olmamıştı.

وحقيقة أني أقف هنا، أتحدث إليكم اليوم ...

ve bugün burada sizlerle konuşuyor olmak--

- أشعر أني رشيق.
- أحس بأن لياقتي عالية.

Ben formda hissediyorum.

أنا متأكد أني سأجد هدية جيدة لتوم.

Tom için güzel bir hediye bulacağımdan eminim.

أذكر أني قابلت ذلك الرجل من قبل.

O adamla daha önce tanıştığımı hatırlıyorum.

لديّ إحساس أني كنت هنا من قبل.

Daha önce burada bulunduğuma dair bir hisse sahibim.

متأكّد أني رأيته قبلا في مكان ما.

Onu daha önce bir yerde gördüğüme eminim.

رجاء أخبر توم أني آسف لما حدث.

Lütfen Tom'a olanlar için üzgün olduğumu söyle.

أظن أني أضعت قبل قليل جواز سفري.

Sanırım az önce pasaportumu kaybettim.

وبالرغم من أني خفت من ركوب الخيل مجدداً،

Atın eğeri üzerine çıkmaya korkmama rağmen

عِوَض التحدث عن المشروع، ما أظن أني سأفعله،

Programla alakalı her şeyi söylemektense, ki söyleyeceğim,

الكذبة الثانية هي أني قادر على إسعاد نفسي،

İkinci yalan ise eğer bir zafer daha kazanırsam

أو دليل على أني قد فعلت شيئاً فظيعاً.

veya yaptığım korkunç bir şeyin kanıtı olduğuna eminler.

هو أنه عندما كنت متأكدةً أني سوف أموت،

Öleceğime eminken

على الرغم من أني بالفعل أعلم كيف أسبح،

Yüzmeyi bilmeme rağmen

على الرغم من أني درست لامتحان نصف الفصل...

İlk vizeme çalışsam da

وهذا يعني أني تعلمت التحدث باللغة الخميرية بطلاقة.

"Kimer dilini akıcı olarak konuşmayı öğrendim" dedim.

أتذكر أني انبهرت بجمال تناغم الألون في الغابة

Ormandaki renk harmonisine hayran kaldığımı hatırlıyorum

أتذكر أني غنيت هذه الأغنية منذ وقت بعيد.

O şarkıyı uzun zaman önce söylediğimi hatırlıyorum.

عندما عدت إلى المنزل ، اكتشفت أني أضعت محفظتي.

- Eve vardığımda cüzdanımı kaybettiğimi anladım.
- Eve gittiğimde, kaybetmiş olduğum cüzdanımı buldum.

أنا أعتقد أني بطريق الخطأ حذفت ذلك الملف.

O dosyayı yanlışlıkla sildim sanırım.

لسببٍ ما، أشعر أني نشيط أكثر في الليل.

Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.

يبدوان متشابهان جدا لدرجة أني لا أميّز بينهما.

Onlar çok benzer gözüküyor. Kimin kim olduğunu bilmiyorum.

لا يمكنني أن أصدق أني وافقت على ذلك.

Bunu kabul ettiğime inanamıyorum.

أني يجب أن استردّ هذا الجسم والصورة التي تعكسني.

benimsemem ve sahiplenmem gerektiğini böyle fark ettim.

ولم أرد أوكولوما أن يعرف أني لا أعلم معناها

ve Okuloma'nın da bilmediğimi bilmesini istemiyordum,

ومع أني أعلم أن النادل لايعني أي إهانة لي،

Kötü niyetli olmadıklarını biliyorum.

وحين أقول أني استمعت إنها كلمة غريبة يمكن استخدامها

"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime,

لقد تناولنا هذا الأمر، فقد ظننت أني سأخسر عملي،

bunu aşmıştık, işimi kaybedeceğimi düşündüm

بفضلك أنتِ، ظننت أني أريدك أن تعرفي أنني انتمي.

Sana ait olduğumu bilmeni isterim.

قلت أني قد جربت كل هذه الأشياء، ورأيت فائدتها،

Dedim ki bunların hepsini ben uyguladım, faydasını gördüm,

وأذكر أني لم أستطع حقاً أن أرى وعيوني كانت تقطر

gözlerim yaşardı ve göremez oldum

إلا أني لم أتأكد من وجود امرأة في المركز الأول.

Ancak bir kadının en tepede yer aldığından asla emin olmadım.

هو أني لم أرد أن أتنازل عن سلطتي أو دخلي.

sahip olduğum güçten veya gelirden vazgeçmek istemememdi.

كما شعرت أني خارجة عن السيطرة بكل جوانب حياتي الأخرى

hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.

أتذكر أني سمعت هذه الموسيقى في مكان ما من قبل.

O müziği bir yerde duyduğumu hatırlıyorum.

أنا أعتقد أني بطريق الخطأ أرسلت البريد الإلكتروني إلى توم.

Sanırım o email'i yanlışlıkla Tom'a gönderdim.

أنا متأكد أني أستطيع أن أفعل هذا بطريقة أو بأخري.

Bir şekilde onu yapabileceğimden oldukça eminim.

لذا قررت أني أريد أن أضع قوة طفولتي الخارقة في العمل

Böylece çocukluğumdaki süper gücümü kullanıma sokmaya karar verdim,

أني لوكنت سأقوم بإرسال الأرواح التي عاشت بهذا القدر من النقاء

böylesine saf, sevgi ve şefkat dolu bir yaşam sürmüş canları

بعد ذلك، فارقتهم، ثم لاحظت أني نسيت حقيبة الظهر في بيتهم.

Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.

إنك أنتِ التي كنت أظن أني أرغب في معرفتها طيلة هذا الوقت.

Sanırım hep tanımak istediğim sendin.

أنا أريد فقط أن أدعكِ تعرفين أني أعتقد أنكِ أكثر إمرأة جمالاً رأيتها على الإطلاق.

Ben sadece senin şu ana kadar gördüğüm en güzel kadın olduğunu sandığımı sana bildirmek istedim.