Translation of "الحظ" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "الحظ" in a sentence and their turkish translations:

ولسوء الحظ،

Ne yazık ki

الحظ أعمى.

Şans kördür.

اعتقدتُ أنه الحظ،

Şans olduğunu düşünmüştüm

ولكن لسوء الحظ،

Ne yazık ki

فشل، لحسن الحظ

Neyse ki başaramadı

لحسن الحظ، برز التورم،

Neyse ki şişlik dağılmaya başladı

‫بعض الناس حالفهم الحظ.‬

Bazılarının şansı yaver gitmiş.

لحسن الحظ، هناك حل

Neyse ki, toprak bozunması ve iklim değişikliği olan

ولسوء الحظ تركت آمالي تنكسر.

ve ne yazık ki umutlarımın kırılmasına izin vermişim.

‫وقد حالفنا الحظ هذه المرة.‬

ve sahiden bu sefer şansımız yaver gitti.

‫إن حالفنا الحظ سنقتنص عقرباً.‬

Şansımız varsa bir akrep yakalarız.

لحسن الحظ، يوجد شيءٌ ما،

Neyse ki, böyle bir şey var:

مثل....لسوء الحظ، مخيمات اللاجئين،

ne yazık ki mülteci kampları, Mumbai'nin kenar mahalleleri,

فكيف تتصيد رياح الحظ إذًا؟

O halde şans rüzgarlarını nasıl yakalayacaksınız?

لكن رياح الحظ موجودة دائمًا،

Ancak şansın rüzgarları daima oradadır,

لكن لحسن الحظ، هناك حل.

Fakat, şükürler olsun ki bir çözüm var.

لحسن الحظ لم يتأذ أحد.

Allahtan, kimse yaralanmadı.

ولكن لسوء الحظ ليس بشكل حيوي

fakat yaşamsal olarak malesef değil

ولحسن الحظ، أني أعمل مع شخص

Neyse ki şansılıydım ve benim çılgınca fikirlerimi

يلعب الحظ دورا هاما في الحياة.

Şans, hayatta önemli bir rol oynar.

ولحسن الحظ، قد لا نضطر إلى ذلك.

Neyse ki belki de bunu yapmak zorunda değiliz.

لحسن الحظ، قبل عدة أشهر في 2018،

Neyse ki birkaç ay önce, 2018'de

لحسن الحظ أنها الآن في دبابيس تركيا

Neyseki o broş artık Türkiye'de

كلنا نعرف الاعتقاد بأنه سيجلب الحظ السيئ

uğursuzluk getireceği inancını hepimiz biliyoruz

لسوء الحظ ، لا يمكننا وضعهم جميعًا هنا.

Hepsine burada yer veremiyoruz maalesef

ولكن لسوء الحظ يتعلق الأمر بما تسميه

Ama bu dediğiniz şeylerle maalesef alakası

ولكن لحسن الحظ، في وسط كل ذلك

Neyse ki tam da bunların ortasında

‫لكن لحسن الحظ، لم أحتج إلى ذلك.‬

Ama neyse ki gerek kalmadı.

لحسن الحظ وجود مظلة إضافية مع توم.

Neyse ki, Tom'un fazladan bir şemsiyesi vardı.

مكانٌ مختلف، لكن نفس القصة القديمة لسوء الحظ.

Yer farklı ama maalesef hikâye aynı eski hikâyeydi.

لحسن الحظ فإن بعض مجتمعاتنا تقوم بعمل ذلك.

Şanslıyız ki bazı topluluklar tam da bunu yapıyor.

‫ولكن في هذا لم يحالفنا الحظ يا صديقي!‬

ama bu sefer şansımız yaver gitmedi dostum!

‫لحسن الحظ أن لدي ‬ ‫جهاز الإرسال الخاص بالطوارئ.‬

Neyse ki acil durum telsizimiz var.

‫لحسن الحظ هناك العديد من الطرق‬ ‫لإحراز النجاح.‬

Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.

وترك فرصة التقارب بين الأشخاص بين يدي الحظ.

ve konuklar arasındaki etkileşimin nasıl işleyeceğini şansa bırakır.

لسوء الحظ ، ما زالوا لا يستطيعون رؤية اليوم

Günümüzde dahi hala görememekteler maalesef

ولسوء الحظ ، لا يوجد تعاون بين هذين العبقريين.

Ve bu iki dahinin ortak yaptığı çalışma malesef yok

ولكن، لحسن الحظ ذلك لم يأخذ وقتًا طويلاً،

Neyse ki bu durum çok uzun sürmedi

فتبدؤون في بناء شراع قادر على اصطياد الحظ.

Şansı yakalamak için bir yelken yaparak başlayın.

‫لم تكن بالفكرة السيئة، ‬ ‫ولكن الحظ لم يكن حليفنا.‬

Bu aslında kötü bir fikir değildi, sadece şanssızdık.

‫لحسن الحظ أن هناك مسارات عديدة ‬ ‫يمكننا أن نسلكها لننجح‬

Neyse ki başarıya ulaşmak için birden fazla yol var

لسوء الحظ ، يجب عليهم القدوم إلى مراكز المدينة لإطعام بطونهم

artık karınlarını doyurabilmek için malesef şehir merkezlerine gelmek zorunda kalıyorlar

لحسن الحظ، مدينة نيوآرك قررت أن نيوآرك تستحق ما هو أفضل،

Şansımıza, Newark şehri Newarklıların daha iyisini hak ettiğine karar verdi

لسوء الحظ مزجنا لغتنا مع الثقافة الغربية والعربية واستقبلنا كلمات غريبة

dilimizi malesef, batı ve Arap kültüründen harmanlaşarak garip garip kelimeler almışız

الذي أكمله لحسن الحظ من قبل أحد المارة ... والمتفرج هو المراهق

Neyse ki onun için bir seyirci tarafından tamamlandı… ve seyirci, genç

لحسن الحظ، فمعدل حالات الحمل غير المقصود قد انخفض خلال السنوات القليلة الماضية

Neyse ki istenmeyen gebelik oranı son birkaç yıl içerisinde

‫يمكن للسعة واحدة قتلها.‬ ‫لكن لحسن الحظ،‬ ‫هذه النحلات تشعر بالبرد ولن تهاجم.‬

Sokulacak olursa ölebilir. Ama neyse ki arılar saldıramayacak kadar üşüyor.

لحسن الحظ، كان هناك محل "أرماني" قريبًا من الرواق الذي نام فيه ديما.

Neyse ki, tam Dima'nın uyuduğu sokağın dışında bir Armani mağazası vardı.

لحسن الحظ أنه لم يصبْ أحد بجروح خطيرة عندما اصطدمت الشاحنة بمبنى المدرسة.

Kamyon okul binasına çarptığında neyse ki kimse ağır yaralanmadı.

لسوء الحظ ، تم تعيينه من اسطنبول إلى الأناضول ولا يكفي راتبه للعيش في اسطنبول.

anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef

أنا لا أعرف من أين تأتي هذه الميراث من ذلك الحين ، الحظ على أي حال

nereden geliyor bu miraslar o zaman bilemiyorum şans her halde