Examples of using "فعل" in a sentence and their turkish translations:
şunu da yapmıştı
Peki Başsavcı ne yaptı?
mucizevi işler başarabiliriz.
Öyle yapmalıydın.
O, ona söylenilmiş olanı yaptı.
Onun ne yaptığını biliyor musun?
Onu yapmak tehlikeli olurdu.
Niye onun bir fiil olduğunu söylüyorsun?
O bunu kızıma yaptı.
Kesin, bakın ben tahmin ediyorum ne yaptığını.
Peki bunu nasıl yaparız?
Peki, binlerce okuyucu ne yaptı?
Tıpkı erkek risk sermayedarlarının sorduğu sorular gibi.
Daha iyisini yapabiliriz.
bunu nasıl yaptı bir bakalım
Kimin çıkardığı da mühim değil
Onu kendin yapmalısın.
Herhangi biri onu yapabilir.
Onu yapmamalıydı.
Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.
Onu yapmamalıydın.
- Bunu her gün yapmak zorundayız.
- Biz her gün bunu yapmalıyız.
Bunu her gün yapmamız gerekmiyor.
Her şeyi kendi başıma yapabilirim.
Onu yapmaya gerek yok.
Bir şey yapmak zorunda değildim.
Tom'un Mary'ye ne yaptığını biliyorum.
değerli olan şeyi yapmak.
Tom onu kendi tarzında yaptı.
Tom'un onu yapmak için yeteneği var.
Onu yapmaya alışkın değiliz.
Aslında hepimiz yapabiliriz.
bilgilere verdiğimiz bir eğilimdir.
Bir yandan da şöyle dedim "Bunu yapabilir miyim?
bunu yapabilecek bir kamera üzerinde çalışıyordum.
sadece bir anlığına,
Eğer bunu yapabiliyorsanız,
Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz,
fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.
Daha iyisini yapmalıyız.
Dediği herşeyi yapabilecek kapasitede
Bazılarımız onu kaba bulabilir,
ancak bilinçli bir yanlış bilgilendirme olduğunu ispatladık.
O neden hiçbir şey yapamıyor?
Onu yapmamalıydı.
Bir şeyler deneyelim!
- Tom'un onu yapmak isteyeceğini sanmıyorum.
- Tom'un bunu yapmak isteyeceğini sanmıyorum.
Bunu her gün yapmak zorunda değiliz.
Bizim onu yapmamız zor olacak.
Biz hâlâ onu yapmak zorundayız.
Onu yapmamanı istemedim mi?
Bunu yıllar önce yapmalıydım.
Ben de bunu yapamam.
Onu yapabileceğini sanmıyorum.
Tom'un yaptığından etkilenmedim.
Herhangi bir çocuk bunu yapabilir.
Bunu sürekli bir empatiyle yapabiliriz
Bizler karmaşık kimyasal reaksiyonların sonucu hayattayız.
Bu mümkün, insan bunu yapabilir.
Bu konuda hiçbir şey yapamazdınız.
ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.
o düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu
Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,
Kısa ömürlerinin son eylemi bu.
Ancak bunu tek başıma yapamazdım.
ve nasıl tepki verdiklerini izliyor.
O yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.
Söylediğinden dolayı onu affedemem.
Biz onun hakkında bir şey yapamayız.
- Tom'un onu nasıl yapacağını bildiğini sanmıyorum.
- Tom'un onun nasıl yapılacağını bildiğini sanmıyorum.
Onu yapabilip yapamayacağımızı bilmiyorum.
Tom bunu yapabilen tek kişi.
Bunu aylar önce yapmalıydım.
sıkı çalışmak ve bir şeyde iyi olmak.
Sana onu yapmak istemememin nedeni söyleyeyim.
Herhangi birinin onu yapabileceğini sanmıyorum.
''Ama Dr. Einstein, bunu nasıl yaparsınız?'' dedi asistan.
Bunu yapmayı ilkokul zamanında öğreniyoruz.
ama bu tür şeyleri yapmak daha pahalı olurdu.
Düşündüğünüzden çok daha kabiliyetli ve güçlü olduğunuzu
Her eylemin bir ekolojisi olduğunu öğrendim.
Ve bu tersyüz pozisyonda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar.
Bunu son sekiz yıldır yapıyorum.
Birlikleri geri çekilmekte olan gemilere çok az yardım edebilir.
İnsanların orada İsa'ya verilen tepkiler resmedilmiş aslında
Çocukken bunu hep yaparız.
Bunu yapmak için istekli olabilirim.
Gerçekten doktorların Leyla için yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.
bu yüzden, uyarılar, bazen böyle bir bumerang etkisine sahip olabilir.
Bunu ayrıca her zaman
ve insanların geçmişte devrimlere, dönüşümlere
Bunu yapabildiğimizde bazı ilginç şeyler yapabiliriz.
Diğer havarilerin verdiği tepkiler resmedilmiş bu durumda
Bu yüzden, daha fazla yardım için bir şey yapmaya mecburdum.
Onu yapamam.
Bunu kimin yapacağı konusunda herhangi bir fikrin var mı?
Bunu yapmak istememiştim.
Şimdi bunları yaptıktan sonra, gerçekten şunu fark ettim:
Tom bana söylemek zorunda değildi ama söylediğine memnunum.
Bazen bir adamım, bu konuda bir şey yapamam.