Translation of "فعل" in Turkish

0.022 sec.

Examples of using "فعل" in a sentence and their turkish translations:

فعل ذلك

şunu da yapmıştı

ماذا فعل المحامي العام؟

Peki Başsavcı ne yaptı?

سنتمكن من فعل المعجزات.

mucizevi işler başarabiliriz.

كان عليك فعل ذلك.

Öyle yapmalıydın.

فعل ما أُمِرَ به.

O, ona söylenilmiş olanı yaptı.

هل تعلم ماذا فعل؟

Onun ne yaptığını biliyor musun?

سيكون فعل ذلك خطرًا.

Onu yapmak tehlikeli olurdu.

لماذا تقولين إنه فعل؟

Niye onun bir fiil olduğunu söylüyorsun?

لقد فعل هذا لابنتي.

O bunu kızıma yaptı.

أكيد، أنا أخمن ماذا فعل،

Kesin, bakın ben tahmin ediyorum ne yaptığını.

إذاً كيف يمكننا فعل هذا؟

Peki bunu nasıl yaparız?

ولكن ماذا فعل معظم القرّاء؟

Peki, binlerce okuyucu ne yaptı?

تماما كما فعل المستثمرون الرجال.

Tıpkı erkek risk sermayedarlarının sorduğu sorular gibi.

أعتقد أننا نستطيع فعل المزيد.

Daha iyisini yapabiliriz.

دعونا نرى كيف فعل ذلك

bunu nasıl yaptı bir bakalım

لا يهم من فعل ذلك

Kimin çıkardığı da mühim değil

يجب عليك فعل ذلك بنفسك.

Onu kendin yapmalısın.

أي شخص يمكنه فعل ذلك.

Herhangi biri onu yapabilir.

لم يكن عليه فعل هذا.

Onu yapmamalıydı.

فعل ما طلبت منه تماماً.

Ona yapmasını söylediğim şeyi tam olarak yaptı.

لم يكن عليك فعل هذا.

Onu yapmamalıydın.

واجب علينا فعل ذلك يوميا.

- Bunu her gün yapmak zorundayız.
- Biz her gün bunu yapmalıyız.

ليس علينا فعل ذلك يوميا.

Bunu her gün yapmamız gerekmiyor.

استطيع فعل كل شيء بنفسي.

Her şeyi kendi başıma yapabilirim.

ليس من الضروري فعل ذلك.

Onu yapmaya gerek yok.

لم يكن عليّ فعل شيء.

Bir şey yapmak zorunda değildim.

أعلم ماذا فعل توم بماري.

Tom'un Mary'ye ne yaptığını biliyorum.

فعل ما هو قيِّم فقط.

değerli olan şeyi yapmak.

توم فعل ذلك بطريقته الخاصة.

Tom onu kendi tarzında yaptı.

لتوم المقدرة على فعل ذلك.

Tom'un onu yapmak için yeteneği var.

ليس من عادتنا فعل ذلك.

Onu yapmaya alışkın değiliz.

في الواقع، يمكننا جميعاً فعل ذلك

Aslında hepimiz yapabiliriz.

وتحمينا من أي ردود فعل سلبية.

bilgilere verdiğimiz bir eğilimdir.

وأفكر أيضًا: "هل يمكنني فعل ذلك؟

Bir yandan da şöyle dedim "Bunu yapabilir miyim?

عملت على كاميرا بمقدورها فعل هذا...

bunu yapabilecek bir kamera üzerinde çalışıyordum.

يمكنني فعل شيء ما لإنارة الضوء

sadece bir anlığına,

لو كنتم قادرين على فعل ذلك،

Eğer bunu yapabiliyorsanız,

لكننا نعلم بأن علينا فعل هذا،

Fakat bunu mümkün kılmamız gerektiğini biliyoruz,

ولكن "فعل واحد" كان بالكاد متاح.

fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.

يجب علينا فعل ما هو أفضل.

Daha iyisini yapmalıyız.

قادر على فعل كل ما يقوله

Dediği herşeyi yapabilecek kapasitede

قد يرى البعض أنه فعل وقح،

Bazılarımız onu kaba bulabilir,

إنه فعل متعمد لنشر المعلومات الخاطئة.

ancak bilinçli bir yanlış bilgilendirme olduğunu ispatladık.

لماذا لا يستطيع أبدا فعل شيء؟

O neden hiçbir şey yapamıyor?

هي لم يكن عليها فعل هذا.

Onu yapmamalıydı.

- لنجرب فعل شيءٍ ما.
- لنجرب شيئاً!

Bir şeyler deneyelim!

لا أظنّن توم يريد فعل ذلك.

- Tom'un onu yapmak isteyeceğini sanmıyorum.
- Tom'un bunu yapmak isteyeceğini sanmıyorum.

ليس واجب علينا فعل ذلك يوميا.

Bunu her gün yapmak zorunda değiliz.

سيكون من الصعب لنا فعل ذلك.

Bizim onu yapmamız zor olacak.

ما زال يتوجب علينا فعل ذلك.

Biz hâlâ onu yapmak zorundayız.

ألم أطلب منك عدم فعل ذلك؟

Onu yapmamanı istemedim mi?

كان عليّ فعل هذا منذ زمن.

Bunu yıllar önce yapmalıydım.

أنا أيضا لا أستطيع فعل هذا.

Ben de bunu yapamam.

لا أظنك قادرا على فعل ذلك.

Onu yapabileceğini sanmıyorum.

لم يرق لي ما فعل توم.

Tom'un yaptığından etkilenmedim.

- أي طفل يمكنه فعل ذلك.
- بإمكان أي ولد القيام بذلك.
- يستطيع كل طفل فعل ذلك.

Herhangi bir çocuk bunu yapabilir.

يمكننا فعل ذلك بإعطاء الطلاب كامل اهتمامنا

Bunu sürekli bir empatiyle yapabiliriz

نحن أحياء بسبب ردود فعل كيميائية معقدة.

Bizler karmaşık kimyasal reaksiyonların sonucu hayattayız.

يمكن القيام بذلك. يستطيع الإنسان فعل ذلك.

Bu mümkün, insan bunu yapabilir.

لا تستطيع فعل أي شيء حول هذا

Bu konuda hiçbir şey yapamazdınız.

وتحويل عملية الصيد إلى رد فعل بسيط.

ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.

مما جنَّبني فعل ما لا يمكن تصوره،

o düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu

ولكن في رغبتنا اللامحدودة في فعل الخير،

Fakat; iyilik yapmaya, hatalarımızı geçmişte bırakmaya,

‫إنه آخر فعل لها في حيواتها القصيرة.‬

Kısa ömürlerinin son eylemi bu.

ومع ذلك، لم أستطع فعل ذلك بنفسي.

Ancak bunu tek başıma yapamazdım.

‫وترى كيف سيكون ردّ فعل ذلك الرخوي.‬

ve nasıl tepki verdiklerini izliyor.

لقد فعل ما وعد ان يقوم به

O yapmaya söz verdiği şeyi yaptı.

لا أقدر أن أسامحه على ما فعل.

Söylediğinden dolayı onu affedemem.

لا يمكننا فعل أي شيء حيال ذلك.

Biz onun hakkında bir şey yapamayız.

لا أظنّن توم يعرف كيفيّة فعل ذلك.

- Tom'un onu nasıl yapacağını bildiğini sanmıyorum.
- Tom'un onun nasıl yapılacağını bildiğini sanmıyorum.

لا أدري إن كان بإمكاننا فعل ذلك.

Onu yapabilip yapamayacağımızı bilmiyorum.

توم هو فقط من يمكنه فعل هذا.

Tom bunu yapabilen tek kişi.

كان عليّ فعل هذا منذ أشهر خلت.

Bunu aylar önce yapmalıydım.

العمل بجد والتمكن من فعل شيء ما.

sıkı çalışmak ve bir şeyde iyi olmak.

دعني أخبرك سبب عدم رغبتي فعل ذلك.

Sana onu yapmak istemememin nedeni söyleyeyim.

أشك في أن يستطيع أحد فعل ذلك.

Herhangi birinin onu yapabileceğini sanmıyorum.

"ولكن د.أينشتاين، كيف أمكنك فعل ذلك؟" قال المساعد.

''Ama Dr. Einstein, bunu nasıl yaparsınız?'' dedi asistan.

نحن نتعلم فعل ذلك في المدرسة الابتدائية غالباً.

Bunu yapmayı ilkokul zamanında öğreniyoruz.

يمكن أن يكون فعل هذه الأشياء مكلفاً قليلاً

ama bu tür şeyleri yapmak daha pahalı olurdu.

يجب أن تعلمن أنكن قادرات على فعل المزيد،

Düşündüğünüzden çok daha kabiliyetli ve güçlü olduğunuzu

وما تعلّمته هو أنَّ كل فعل له بيئة.

Her eylemin bir ekolojisi olduğunu öğrendim.

ويمكنهم فعل أى شيء فى هذا الوضع المقلوب.

Ve bu tersyüz pozisyonda neredeyse her şeyi yapabiliyorlar.

استمريت في فعل هذا طوال الـ8 سنوات الأخيرة.

Bunu son sekiz yıldır yapıyorum.

لا تستطيع قواته فعل الكثير لمساعدة السفن المتراجعة

Birlikleri geri çekilmekte olan gemilere çok az yardım edebilir.

ردود فعل الناس تجاه يسوع هناك مصورة بالفعل

İnsanların orada İsa'ya verilen tepkiler resmedilmiş aslında

حينما كنا أطفالًا، اعتدنا فعل ذلك طوال الوقت.

Çocukken bunu hep yaparız.

ربما يكون لدي رغبة من أجل فعل هذا .

Bunu yapmak için istekli olabilirim.

لم يكن بوسع الأطبّاء فعل أيّ شيء لليلى.

Gerçekten doktorların Leyla için yapabilecekleri hiçbir şey yoktu.

ولذلك التحذيرات في بعض الأحيان تؤدي لردات فعل سلبية

bu yüzden, uyarılar, bazen böyle bir bumerang etkisine sahip olabilir.

لكن أيضاً ممكن أن نتعلم فعل ذلك طوال الوقت

Bunu ayrıca her zaman

وطريقة رد فعل الناس في الماضي أمام التغيرات الضخمة

ve insanların geçmişte devrimlere, dönüşümlere

وعندما نستطيع فعل ذلك، نستطيع القيام ببعض الأمور الممتعة.

Bunu yapabildiğimizde bazı ilginç şeyler yapabiliriz.

تم تصوير ردود فعل الرسل الآخرين في هذه الحالة.

Diğer havarilerin verdiği tepkiler resmedilmiş bu durumda

لذا كنت مجبرةً على فعل أكثر من هذا لأساعدهم.

Bu yüzden, daha fazla yardım için bir şey yapmaya mecburdum.

- لا يمكنني فعل ذلك.
- لا أستطيع أن أفعل ذلك.

Onu yapamam.

هل لديك اي فكرة عن من يستطيع فعل هذا؟

Bunu kimin yapacağı konusunda herhangi bir fikrin var mı?

- لم أقصد فعل ذلك.
- لم أقصد أن أفعل ذلك.

Bunu yapmak istememiştim.

الآن بعد فعل هذه الأشياء، في الحقيقة أدركت الآتي:

Şimdi bunları yaptıktan sonra, gerçekten şunu fark ettim:

لم يكن على توم إخباري، لكني مسرورة لأنه فعل.

Tom bana söylemek zorunda değildi ama söylediğine memnunum.

أحيانا أكون أحمق٬ لا أستطيع فعل شيء حيال ذلك

Bazen bir adamım, bu konuda bir şey yapamam.