Translation of "الموت" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "الموت" in a sentence and their turkish translations:

الموت لالملِك!

Krala ölüm!

♪ دون الموت ♪

♪ Hiç ölmeden ♪

إلا وزاد خطر الموت.

ölüm riskiniz o kadar yüksek olur.

حسب الإسلام بعد الموت

İslamiyet'e göre ölünün arkasından

نجا من الموت بأعجوبة.

O kılpayı ölümden kurtuldu.

أفضّل الموت على ذلك.

Onu yapmaktansa ölmeyi yeğlerim.

الآن حان وقت الموت

Şimdi ölme zamanı.

الجدّ على فراش الموت.

Dede,ölüm döşeğindedir.

أفضّل الموت على الاستسلام.

- Vazgeçmektense ölmeyi tercih ederim.
- Pes etmektense ölmeyi tercih ederim.

القاتل، الصخب، السجن، الموت، والتدمير،

Cinayet, kargaşa, hapis, ölüm, yıkım

تهديدات الموت كانت لا نهائية.

Ölüm tehditleri hiç kesilmiyordu.

كنت يائسة و أردت الموت

Umutsuzdum ve ölmek istiyordum.

وشعاع الموت يحلق فوق رؤوسكم.

kafanın üzerindeki o ölü ışını.

أن الحياة أفضل من الموت،

hayatın ölümden daha iyi olduğu,

أعرفُ بأن الرجل يفضل الموت

Bir erkeğin, başkasının kalbini

يتم حرق الرثاء بعد الموت

Ölünün arkasından ağıt yakılır

هم من أنفهم حتى الموت

Ölümle burun buruna olanlar onlar

إنه لا يخاف من الموت.

O ölümden korkmuyor.

جاع الرجل العجوز حتى الموت.

Yaşlı adam açlıktan ölüyordu.

توم لا يخاف من الموت.

- Tom ölümden korkmaz.
- Tom ölmekten korkmuyor.

كانت قد خُنقَت، ضُربَت حتى الموت

Boğazı sıkılmış ve ölene kadar dövülmüştü,

الاعتلالات القلبية، بما فيها الموت المفاجئ،

Ani ölüm de dahil kalp sendromları

أن ندرك بأننا في قبضة الموت؟

kontrolümüz olduğumuzu düşünmek gayet normal değil mi?

لقد فكرت ما الذي يشبه الموت.

Ölmenin nasıl bir şey olduğunu düşünürüm.

وفقا للإسلام ، لتعليم مولود بعد الموت

İslamiyetin göre ölünün arkasından mevlüt okutmak

المقابر حسب الإسلام فقط لتذكر الموت

mezarlıklar İslamiyet'e göre sadece ölümü hatırlamak için vardır

منحهم موقفهم من الموت ميزة خطيرة.

sağlayan İskandinav savaşçılar tarafından terörize edilmişti .

كيف تهزمون الموت دون قتل الحياة؟

Hayatı öldürmeden ölümü nasıl yeniyorsunuz?

يقارن الناس أحيانًا بين الموت والنوم.

İnsanlar bazen ölümle uykuyu karşılaştırır.

تكون في وضعيّة نطلق عليها الموت الاجتماعي.

sosyal olarak ölü dediğimiz durum içerisindesiniz.

وعقوبة الندرة هي الموت جوعاً وسوء التغذية.

Açlık ve yetersiz beslenme gibi çok az bir zaafı var.

لا نعرف بعد لماذا دخلوا دوامة الموت

ölüm girdabına neden girdiklerini henüz bilemiyoruz

عندما واجه الموت ، نادى راجنار على الملك ...

Ragnar ölümle yüz yüze gelince krala

الموت - هذا ما تتوقع أن يفعله الأبطال.

- kahramanların yapmasını beklediğiniz şey bu.

كل هؤلاء يقولون "الموت قادم ، هذا مؤكد.

Bütün bunlar “Ölüm geliyor, kesin.

الذي اعتبر الموت كجزء من النعمة الاقتصادية.

hediye ekonomisinin bir parçası olarak görüyor.

فور ما يولد الإنسان يشرع في الموت.

İnsan doğar doğmaz ölmeye başlar.

انتهى بهم المطاف منهكين بفكرة الموت صغاراً

aslında psikolojik olarak yıpranma ve daha erken yaşta ölme olasılığı

وأحيانٍ أخرى، كنا نظن أننا سنتجمد حتى الموت

Birçok defa hava sıcak olmadığında, neredeyse donma

يمكن للدنو من الموت أن تكون تجربة تعليمية.

Ölümle burun buruna gelmek eğitici bir deneyim olabilir.

‫وفجأة تقطع الحبل.‬ ‫ستكون هذه هي سقطة الموت.‬

kayanın halatı bir anda koparması. O zaman bu bir ölüm düşüşü olur!

"ولكن خطر الموت يتربص بنا في كل موقف".

"Ama ölüm tehdidi ikimizin de gölgesinde gizli."

‫قادر على نطح ودوس أي عدو حتى الموت.‬

en tehlikeli hayvanlardan birine dönüşür.

لا نواجه احتفالات مثل تعليم مولوت بعد الموت.

ölünün arkasından mevlüt okutmak gibi törenlerle karşılaşmayız

علاوة على ذلك ، الموت ليس مشكلة بالنسبة لهم

üstelik ölmek onlar için problem değildir

أعارض استخدام الموت عقوبةً. وأعارض استخدامه مكافأةً كذلك.

Ölümü bir ceza olarak kullanmaya karşıyım. Onu bir ödül olarak da kullanmaya karşıyım.

ولكن كما قد يخبرك أي شخص على فراش الموت،

Ölüm döşeğindeki birinin de size söyleyebileceği gibi

التأثير الوحيد للفيروس هو عدم الموت عن طريق الغرق

Virüsün tek etkisi boğularak ölmek de değil üstelik

في بعض الأحيان يقع في حالة تسمى دوامة الموت

ölüm girdabı adı verilen bir duruma yakalanıyor bazen

اثنان من الأشياء المميزة عنها هما الانبهار بمشاهد الموت ،

Onunla ilgili ayırt edici şeylerden ikisi, ölüm sahnelerine,

قام المتظاهرون بضرب العديد من رجال الشرطة حتى الموت.

İsyancılar birçok polisi öldüresiye dövdüler.

لعدم انقراض الحياة على وجه الارض? الموت المضحك خلال اكثر

dair umut var mı ? Yarım yüzyıldan biraz daha uzun bir süre içinde ve özellikle seksen yıl

"مفكرة الموت" هو واحد من أفضل عشرة مسلسلات تلفزيونية عندي.

"Ölüm Defteri" benim en çok sevdiğim on televizyon dizisinden biridir.

لفّ سامي حبلا حول عنق ليلى و خنقها حتّى الموت.

Sami, Leyla'nın boynuna bir kordon doladı ve onu ölümüne boğdu.

بأغاني الموت الشهيرة ، مع المدرجات الأخيرة الشهيرة ، كل هذا النوع من الأشياء.

ünlü ölüm şarkılarına, ünlü son stantlara duyulan hayranlıktır .

كل من على الأرض يريد الجنة، ولكن ليس هناك من يريد الموت.

Herkes cennete gitmek ister ama kimse ölmek istemez.

ماذا عن أوروبا؟ أوروبا تتصارع مع الموت. لأننا لم نأخذ هذا الفيروس بجدية كافية.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

قد يكون شيئًا صغيرًا ، إذا لم يتم توفير الظروف والعلاج المناسب ، يمكن أن يستمر حتى الموت.

küçücük birşey olabilir uygun şartlar ve tedavi sağlanmaz ise ölüme kadar gidebilir

‫وفي الدقيقة التالية،‬ ‫ضيّقت سمكة القرش الخناق على أحد أذرعها،‬ ‫وهي تنفّذ لفّة الموت المرعبة هذه.‬

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

‫لكننا نعرف رجلاً مات بعد 40 يوماً‬ ‫من تعرضه للدغ من قبل أفعى حارية‬ ‫لأنه لم يتلق العلاج. نزف حتى الموت.‬

Ama hastaneye gitmediği için testere pullu engerek ısırdıktan 40 gün sonra ölen birini biliyoruz. Kan kaybından öldü.