Translation of "إعطاء" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "إعطاء" in a sentence and their turkish translations:

أنهيت إعطاء المعلومات للموظف وقال:

Santrala bilgiyi vermeyi tamamlıyorum ve diyorlar ki,

حاول أن يتم إعطاء الرشاوى

verilmeye çalışılan rüşvetleri

بدلاً من إعطاء الحكومة ذريعة أخرى

ve birtakım konuda talimat almaktansa

الدراسات تظهر أن إعطاء الناس مكافآت فورية

Araştırmalar, insanlara hızlı ödül vermenin,

اكتشفت أن إعطاء المال ليس الحل الوحيد.

para bağışlamanın tek çözüm olmadığını fark ettim.

وتم إعطاء المال له، ولكنه ظل يقول:

parayı da cebine koymuş yeni transfer olmuş ama sürekli şunu söylüyor;

وربما نوبخ، ولربما نمتنع من إعطاء حوافز.

Bazen çıkışıyoruz bazen de onları teşvik etmeyi kesiyoruz.

يتم إعطاء ثانية أو هذا المثال أيضًا

bir saniye ya bu örnek çok verilir

هذه مجموعة من الأخطاء، لنسميها أخطاءً في إعطاء الأدوية

Bunlar yan etki olayları, hatalar, ki bunlara insan kaynaklı olduğu

ماذا لو لم نتمكن من إعطاء أحد الأشخاص البروبرانولول

Ya aldığı diğer ilaçlarla çatıştığından

لذلك كانت مهمتهم هي جمع معلومات عن إعطاء الأدوية الخاطئ

Yani işleri ilaç verme hataları üzerine veri toplamaktı.

ولكن في مثل هذه الحالة ، يجب إعطاء المرأة المال أو المال.

Fakat yine böyle bir durumda kadına mal veya para verilmek zorunda

كانت مهمتهم هي إعطاء مركبة الفضاء أبولو الجديدة عملية ابتزاز شاملة.

Görevleri, yeni Apollo uzay aracını baştan aşağı sallamaktı.

حتى إذا وجدت أنك قد تضطر إلى إعطاء سعر أكثر من هاتفك

Bulsan da telefona verdiğin fiyattan daha fazla bir fiyat vermek zorunda kalabilirsin

بدلاً من الأشخاص الذين تم رسمهم مثل كومة من قبل ، هذه المرة تم إعطاء صورة مريحة.

Daha önceleri kazık gibi gergin çizilen insanlar yerine bu sefer relax bir görüntü verildi