Examples of using "إعطاء" in a sentence and their turkish translations:
Santrala bilgiyi vermeyi tamamlıyorum ve diyorlar ki,
verilmeye çalışılan rüşvetleri
ve birtakım konuda talimat almaktansa
Araştırmalar, insanlara hızlı ödül vermenin,
para bağışlamanın tek çözüm olmadığını fark ettim.
parayı da cebine koymuş yeni transfer olmuş ama sürekli şunu söylüyor;
Bazen çıkışıyoruz bazen de onları teşvik etmeyi kesiyoruz.
bir saniye ya bu örnek çok verilir
Bunlar yan etki olayları, hatalar, ki bunlara insan kaynaklı olduğu
Ya aldığı diğer ilaçlarla çatıştığından
Yani işleri ilaç verme hataları üzerine veri toplamaktı.
Fakat yine böyle bir durumda kadına mal veya para verilmek zorunda
Görevleri, yeni Apollo uzay aracını baştan aşağı sallamaktı.
Bulsan da telefona verdiğin fiyattan daha fazla bir fiyat vermek zorunda kalabilirsin
Daha önceleri kazık gibi gergin çizilen insanlar yerine bu sefer relax bir görüntü verildi