Examples of using "ولكنه" in a sentence and their turkish translations:
Ancak o artık değişti.
Ama gerçekten acı!
ama zihinsel bir mücadeleye neden olur.
ama o çok rahattı.
ancak bitkin bir Osmanlı çizgisiyle karşı karşıya kaldı.
ama aslında rengini kaybetmesi.
Fakat aynı zamanda, destek ve güç vermek
Zor bir karar ama karar sizin.
Zor bir karar ama karar sizin.
Sonrasında bir adım ileri götürdü;
ve kendi hikâyemizi, neler yaşadığımızı
Artık rahat ama oturmuyor bir yerlerde.
aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.
aynı zamanda takip edilecek bir şey de sunuyor.
fakat müzikten ötürü odaklanamıyor.
Ancal mantıksal tartışma olmadığı için kötü.
Fransızları savunmak için işaret verdi.
Bu kolay, ancak aşikar değil.
Bay Johnson bir bilim adamı değil fakat bir şairdir.
parayı da cebine koymuş yeni transfer olmuş ama sürekli şunu söylüyor;
Ama hava şartlarına karşı tam olarak korunaklı değil.
Geridönüşümlü plastik de değil,
"Facebook bir medya şirketi değil bir teknoloji şirketi."
Posta telefon telgraf olarak biliniyordu fakat orijinali
Tom çok parası var, ama o hiç arkadaşı yok.
Çünkü pamuk iyi yansa da uzun süreli yanmaz.
Her seferinde tek bir insanla olsa da, bu yeterlidir.
sihir numaralarını kullanarak dikkat, algı, aldatma ve özgür irade gibi
Ama burası oldukça yavaş bir güzergâh ve de havanın sıcak olması ilaçlar için bir sorun.
Ama sahilde bulduklarınız gibi normal yengeçlerden değiller.
Tam olarak sıcak sayılmaz ama orada donmaktan iyidir.
Ancak, yine de okyanuslarda gezinmek için basit ve güvenilir bir yol sağlar.
Tom fakir ama mutludur.
Bakın, buradaki her şey dağılıyor. Ama börtü böcek aramak için mükemmel bir yer.
Bayazid, aniden yanlardaki askerlere savaşa katılmalarını emretti.