Translation of "بدلاً" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "بدلاً" in a sentence and their turkish translations:

بدلاً من واحد لواحد

birebir görüşmeden ziyade

ذهب بدلاً عن والده.

Babasının yerine o gitti.

بدلاً من ربط العوالم، العالَمين معاً،

İki dünya arasında köprü olmak yerine

إذا كنت بدلاً من ذلك أخبركم

Bunun yerine size

بدلاً من التحدث بالإنكليزية عن الفرنسية.

fiilen Fransızca işlendiğine bağlı.

بدلاً من إعطاء الحكومة ذريعة أخرى

ve birtakım konuda talimat almaktansa

بدلاً من الاختباء خلف إجراءات الشرطة،

Sadece polisiye tedbirlerin arkasına saklanmak yerine

إلى فوج هوسار بدلاً من ذلك.

bunun yerine hafif süvari alayına

بعثت برسالة بدلاً من الذهاب بنفسي.

Kendim gitmek yerine bir mektup gönderdim.

هل يمكنكم اختيارهم بدلاً من اختيار الشرف؟

Onları şerefinize tercih eder misiniz?

بدلاً من قيام الرجال المسنّين بتجميع الثروة،

O ihtiyarlar gibi para biriktirmek

بدلاً من هذا، يجب علينا سؤال الآتي:

Bunun yerine şunları sormalıyız:

أو الهندسة لمسافات قريبة بدلاً عن البعيدة.

veya kısa mesafeleri keşfedecek mühendisliğe sahipler.

بدلاً من أن ندرك من نحن في الحقيقة.

nasıl olmamız gerektiğini buyurması.

لكن بدلاً من كتابة الترجمة على تلك البطاقات،

Fakat bu bilgi kartlarında çeviri kullanmak yerine,

بدلاً من السيارات الخاصة والاعتماد على مصادر الطاقة

kolektif ve güneş, hava ve su gibi temiz yenilenebilir

و بدلاً من السؤال عن اهتماماتنا و شغفنا،

ve ilgi ve tutkularımızın ne olduğunu sormak yerine

بدلاً من ذلك, علمهم أن يتوقوا للبحر الشاسع اللامنتهي."

Bunun yerine, onlara engin ve sonsuz denizi arzulamayı öğretin."

بدلاً من ذلك، يُنصح المرء بالنوم لحل مشكلة ما،

Bir problemi olduktan sonra uyumanız gerektiği söylenir

‫هيا نعود،‬ ‫وسنبحث عن بعض الخيوط بدلاً من ذلك.‬

Geri dönüp bunun yerine ipuçları arayalım.

‫حسناً، سأترك الدودة‬ ‫وآكل بعض النسيج الخلوي بدلاً منها.‬

Pekâlâ, solucanı bırakacağız ve bu büyütkendokuyu yiyeceğim.

لأن الآن بدلاً من مجرد كراهيتي ومحاولة فهمها الشديدة

çünkü anlamam gereken yalnızca kendi nefret ve zalimliğim yerine

أصبح عضوًا في النقابة بدلاً من حران أكثر أهمية

Harran'lı değil sendikalı olmak daha önemli bir durum haline geldi

في الواقع ، وجد الناس هذا التكبير بدلاً من الدولة

yani aslına bakarsanız bu Zoom u insanlar buldu devletten ziyade

استطعت أن أرى أن الجواب هو التفاهم، بدلاً من العنف.

Cevabın şiddet değil anlamak olduğunu görebiliyordum.

والتي تخبر قصص الذين يملكون بدلاً من الذين لا يملكون.

yoksulların hikâyelerinden ziyade varlıklıların hikâyelerini anlatan.

بدلاً من مهاجمة الإيبريين وجهاً لوجه، أقام معسكره المحصن وانتظر

İberlilere direkt saldırmak yerine , kendi ordugâhını kurdu ve beklemeye koyuldu.

بدلاً من الذهاب إلى أوروبا, أنا قررت الذهاب إلى أمريكا.

Avrupa'ya gitmek yerine Amerika'ya gitmeye karar verdim.

لكن بدلاً من ذلك، سارع الناس بتجاوزي والتظاهر بأنهم لا يرونني.

Fakat insanlar yanımdan hızla geçiyor ve görmemiş gibi yapıyordu.

للدراسات القانونية من اجل رفع دعوة من زوجها فقام مهران بدلاً

, bu nedenle Mahran, boşanma için yasal prosedürlerden geçmek

بعض الناس يقول أنني يجب أن أكون في المدرسة بدلاً من هذا.

Bazıları bunu yapmak yerine okulda olmam gerektiğini söylüyor.

بدلاً من ذلك، فرضوا عليه ماركوس مينوسيوس روفوس، القنصل السابق كقائد أعلى.

Bunun yerine eski konsül Marcus Minucius Rufus'u kendisine verdiler.

اختبارًا للوحدة القمرية في مدار الأرض - سيتم إرساله بدلاً من ذلك في مهمة تدور حول

bir testi olarak tasarlandı - bunun yerine Ay'ın yörüngesine gönderilecek bir göreve gönderilecekti

من المستحيل الاحتفاظ بجيش كبير في منطقة واحدة لفترة طويلة، واقترح بدلاً بالقيام بهجوم استباقي

tek bir bölgede büyük bir ordu tutmanın mümkün olmayacağını anladı ve bunun yerine

‫بل يمكننا أن نفعل ما هو أفضل. انظروا.‬ ‫بدلاً من حقيبة الظهر، ‬ ‫سأستخدم الحقيبة الجافة بالداخل.‬

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

بدلاً من الأشخاص الذين تم رسمهم مثل كومة من قبل ، هذه المرة تم إعطاء صورة مريحة.

Daha önceleri kazık gibi gergin çizilen insanlar yerine bu sefer relax bir görüntü verildi