Translation of "Yatak" in Spanish

0.011 sec.

Examples of using "Yatak" in a sentence and their spanish translations:

Yatak yanıyor!

¡La cama está en llamas!

- Yatak çok konforlu.
- Yatak çok rahat.

La cama es muy cómoda.

Bu yatak ağır.

Esta cama es pesada.

Bu yatak soğuk.

Esta cama está fría.

Herhangi bir yatak hiç yatak olmamasından daha iyidir.

Cualquier cama es mejor que no tener cama.

Kapı, yatak odasına açılıyor.

Esa puerta da paso al dormitorio.

Yatak odanı temizler misin?

¿Puedes limpiar tu habitación?

Tom yatak odasında değil.

Tom no está en su habitación.

Yatak odanda kimse yok.

No hay nadie en tu habitación.

Bugün yatak odanı temizleyeceğim.

Hoy voy a limpiar tu habitación.

Tom yatak altına saklıyor.

Tom se está escondiendo debajo de la cama.

Bu benim yatak odam.

Éste es mi dormitorio.

Yatak odaları üst kattadır.

Los dormitorios están arriba.

Kadın yatak odasında uyuyor.

La mujer duerme en el dormitorio.

Bu, Tom'un yatak odası.

Esta es la pieza de Tom.

Sessizce yatak odama gittim.

Subí de puntillas a mi dormitorio.

Burası senin yatak odan.

Esta es tu habitación.

Yatak çok yer kaplar.

La cama ocupa mucho espacio.

Tom odasındaki yatak yapılmamıştı.

La cama en el cuarto de Tom estaba deshecha.

yatak odasındaki sanat galerisi değil,

no estaba en la galería de arte que era mi cuarto,

İngiltere yoğun bakım yatak sayısının

Camas de cuidados intensivos del Reino Unido

Yatak odasında bir gürültü duydum.

- Se oyó un sonido en el dormitorio.
- Oí un ruido en la habitación.

Onun yatak odası tam yukarıda.

- Su dormitorio queda aquí arriba.
- Su habitación queda justo arriba.

Bir yatak odası ayırtmak istiyorum.

Quisiera reservar un dormitorio.

Yatak odamda bir masam yok.

No tengo escritorio en mi habitación.

Odamda iki tane yatak var.

En mi habitación hay dos camas.

Evde kaç tane yatak var?

¿Cuántas camas hay en la casa?

Bu Tom'un yatak odası mı?

¿Este es el dormitorio de Tom?

Yatak odası perdeleri kenarlarında soldu.

Las cortinas del dormitorio se han descolorado en los bordes.

Yatak odası penceresini açık bırakma.

- No dejes la ventana del cuarto abierta.
- No dejes la ventana de la recámara abierta.

Bu çok sert bir yatak.

Este colchón es muy duro.

Yatak odamın penceresinden kaleyi görebiliyorum.

Puedo ver el castillo desde la ventana de mi habitación.

Tom yatak odası pencerelerini açtı.

Tom abrió las ventanas de su cuarto.

Tom şişme yatak üzerinde uyudu.

Tom durmió en el colchón inflable.

Evde kendi yatak odam var.

Tengo mi dormitorio propio en casa.

Tom kendini yatak odasına kapadı.

Tom se encerró en su cuarto.

Tom'un kendi yatak odası vardır.

Tom tiene su propio dormitorio.

Tom'un yatak odası kapısı kapalıydı.

La puerta del dormitorio de Tom estaba cerrada.

Tom yatak odası dolabını temizledi.

Tom limpió el armario en su dormitorio.

Tom üst katta yatak odasında.

Tom está arriba, en su habitación.

Tom'un yatak odası kapısı kapalı.

La puerta de la habitación de Tom estaba cerrada.

Mutfak ve yatak odaları yapılır.

La cocina y los dormitorios ya están construidos.

Yatak odanı ara sıra havalandır!

¡Deja entrar aire fresco a la habitación de vez en cuando!

Açılıp kapanan ranzalı yatak inşa ettik.

construimos unas literas plegables.

Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?

¿Qué le pasó a la chica con la que estabas compartiendo dormitorio?

Üç yatak odalı bir evde yaşıyoruz.

Vivimos en una casa con tres dormitorios.

O üst kata yatak odasına gitti.

Ella subió a su dormitorio.

Yatak odasını kontrol etmek için gideceğim.

Iré a revisar el dormitorio.

Benim evimin iki yatak odası var.

Mi casa tiene dos dormitorios.

Yatak odasını temizlememe yardım eder misin?

¿Me ayudas a limpiar la habitación?

Tom'un dairesinin üç yatak odası var.

El departamento de Tom tiene tres dormitorios.

Kız kardeşimle bir yatak odasını paylaşıyorum.

Comparto el dormitorio con mi hermana.

En büyük yatak odası güneye bakıyor.

El dormitorio más grande mira hacia el sur.

Tom küçücük yatak odasından nefret ediyor.

Tom odia su estrecho dormitorio.

Tom yatak odasındaki duvarların rengini beğenmiyor.

- A Tom no le gusta el color de las paredes de su cuarto.
- A Tom no le gusta el color de las paredes de su habitación.

Tom yatak odası penceresinden dışarı atladı.

Tom saltó por la ventana de su habitación.

Bu yatak uyumak için çok sert.

Esa cama es muy dura para dormir.

Üst katta dört yatak odamız var.

Tenemos cuatro habitaciones arriba.

Andrew yatak odasındaki bazı rafları onarıyor.

Andrew está reparando unos estantes en el dormitorio.

Bu yatak üstünde uyunmayacak kadar çok serttir.

Esta cama es demasiado dura para dormir en ella.

Yatak odamın penceresi için dantel perdeler aldım.

Compré cortinas de encaje para la ventana de mi dormitorio.

Ben yatak odasından gelen garip sesler duydum.

Oí extraños ruidos venir de su habitación.

Onun kendi yatak odasında hıçkırarak ağladığını duyabiliyordum.

Podía oírla sollozar en su dormitorio.

Apartman dairesinin üç yatak odası var mı?

¿El piso tiene tres habitaciones?

İki yatak odası olan bir daire arıyoruz.

Buscamos un apartamiento con dos dormitorios.

Tom'un evinin üç tane yatak odası var.

La casa de Tom tiene tres habitaciones.

Başka bir yatak için odada yer yok.

En la habitación no hay espacio para otra cama.

Tom yatak odasını yeniden dekore etmeyi planlıyor.

Tom planea redecorar su dormitorio.

Yatak odamda her şey siyah ve beyazdır.

En mi dormitorio todo es blanco y negro.

Tom tek yatak odalı bir apartmanda yaşadı.

Tom vivía en un departamento de un dormitorio.

Tom'un yatak odasında büyük bir dolabı var.

Tom tiene un armario grande en su dormitorio.

O yatak odasından ayrıldı ve oturma odasına girdi.

Él salió de la habitación y entró a la sala de estar.

Dedim ki burası toplantı odası, yatak odası değil.

¡Dije que esta es una sala de reuniones, no un dormitorio!

Onun kendine ait büyük bir yatak odası var.

Tiene un gran dormitorio para ella sola.

Onlar evli olsalar bile ayrı yatak odalarında uyuyorlar.

A pesar de estar casados, duermen en cuartos separados.

Yatak odandan çıkmanı bekleyerek bütün gece boyunca gizleniyorum.

Te he estado acechando la noche entera, esperando que salieras de tu dormitorio.

Tom Mary'yi öldürdüğü bıçağı John'un yatak odasına sakladı.

Tom escondió el cuchillo con el que había matado a Mary en la habitación de John.

Dün gece içinde uyuduğum yatak çok rahat değildi.

La cama en la que dormí ayer no era muy confortable.

Bu oda benim yatak odam, diğeri benim ofisim.

Esta sala es mi dormitorio, y la otra es mi oficina.

Yatak odası duvarımda asılı dev bir timsah posteri var.

Tenía un enorme póster de un caimán en la pared de mi cuarto.

O, kız kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

Tuvo que compartir una habitación con su hermana.

O erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.

- Él tenía que compartir el dormitorio con su hermano.
- Él tuvo que compartir una recámara con su hermano.

Tom'un Boston'da mütevazı iki yatak odalı bir evi var.

Tom tiene una casa modesta con dos dormitorios en Boston.

Tom Boston'un varoşlarında üç yatak odalı bir evde yaşıyor.

Tom vive en una casa de tres dormitorios en las afueras de Boston.

Tom yatak odasındaki akvaryumda yüzen tropik balıklara bakarak oturdu.

Tom se sentó mirando fijamente al pez tropical que revoloteaba en el acuario en su habitación.

Kamp için yatak yapmak için bir çuvalı samanla doldurduk.

A fin de hacer una cama para la acampada, llenamos de paja un saco.

Garajım ya da yatak odam dahil her nerede olursa olsun

y a hacer mi propias investigaciones independientes,

Ben sık sık yatak odamın penceresinin dışında güvercinlerin öttüğünü duyabiliyorum.

- A menudo oigo a las palomas arrullar desde la ventana de mi habitación
- A menudo puedo oír el arrullo de las palomas a través de la ventana de mi habitación

O onun bağırdığını duydu, bu yüzden onun yatak odasına koştu.

Ella lo oyó gritar, así que entró corriendo a su habitación.

Pekâlâ, artık ihtiyacım olan tek şey yatak yapmak için malzeme bulmak.

Bien, solo necesito un poco de aislante para una cama.