Translation of "Rahat" in Spanish

0.010 sec.

Examples of using "Rahat" in a sentence and their spanish translations:

Rahat!

¡Descanso!

Tom rahat.

Tom está cómodo.

Rahat mısın?

- ¿Está usted cómodo?
- ¿Estás cómodo?
- ¿Está usted cómoda?
- ¿Estás cómoda?

Rahat mısınız?

¿Estás relajado?

Lütfen rahat olun.

Póngase cómodo, por favor.

Ailemi rahat bırak.

Deja a mi familia en paz.

Beni rahat bırak!

¡Suéltame!

Kendimi rahat hissediyorum.

Me siento en paz.

Bu tren rahat.

Este tren es cómodo.

Çok rahat hissediyorum.

Me siento muy cómodo.

Tom rahat görünüyor.

Tom parece cómodo.

Rahat değil miydin?

¿No estabas relajado?

Ailemi rahat bırak!

¡Dejá a mi familia en paz!

Rahat bir nefes aldım

Sonreí aliviado

Rahat bir nefes aldık.

Y dejé escapar un gran suspiro de alivio.

Ata binmiyorlar rahat olun

no están montando, relájate

rahat yaşam canım sonuçta

vida cómoda querida después de todo

Kendimi seninle rahat hissediyorum.

Me siento relajado contigo.

Yatağı oldukça rahat buldum.

Encontré muy cómoda la cama.

O herkesi rahat hissettirir.

Él hace que todo el mundo se sienta cómodo.

Onun şirketinde rahat hissediyorum.

Me siento cómodo en su compañía (de él)

- Sakin ol.
- Rahat ol.

Estate tranquilo.

Burada kendimi rahat hissetmiyorum.

No me siento cómodo aquí.

Umarım burada rahat edersin.

- Espero que estés cómodo aquí.
- Espero que estén cómodos aquí.
- Espero que cómoda aquí.

Niçin Tom'u rahat bırakmıyorsun?

¿Por qué no dejas tranquilo a Tom?

Bu kollu koltuk rahat.

Este sillón es cómodo.

Bu sandalye rahat değil.

Esta silla es incómoda.

Bu ayakkabılar çok rahat.

Estos zapatos son muy cómodos.

İnsanlar rahat mı? Hayır.

¿Están cómodas las personas? No.

Bu sandalyeler rahat değildir.

Estas sillas no son cómodas.

Orada kendimi rahat hissetmiyordum.

No me sentía a gusto allí.

Ama çok da rahat olmayın,

Pero no se pongan muy cómodos,

Ben çok daha rahat hissettim.

Me sentí mucho más relajado.

O, rahat bir nefes verdi.

Ella dio un suspiro de alivio.

Benim rahat bir evim var.

Tengo una casa confortable.

Annesi rahat bir nefes aldı.

Su madre suspiró de alivio.

Burada daha rahat olacağımızı düşündüm.

Pensé que estaríamos más cómodos aquí.

Benim yatağım, seninkinden daha rahat.

Mi cama es más cómoda que la tuya.

Küçük rahat bir evde yaşıyor.

Él vive en una casa pequeña pero acogedora.

Yabancılar arasında oldukça rahat hissediyorum.

Me siento bastante a gusto entre desconocidos.

Benim evim sizinkinden daha rahat.

Mi casa es más cómoda que la tuya.

İşte oturabileceğin rahat bir sandalye.

Aquí hay un asiento cómodo en que puedes sentarte.

Direksiyonun arkasında daha rahat hissediyorum.

Me siento más cómodo conduciendo.

Herkes onunla birlikte rahat hisseder.

- Todos se sienten a gusto con él.
- Todos se sienten cómodos con él.

Ben rahat biçimde yaşamak istiyorum.

Quiero vivir confortablemente.

Ne krizi? Kendimi rahat hissediyorum.

¿Qué crisis? Yo me siento cómodo.

Ve insanlar öfkemizle rahat olmadığı için.

y a la gente le incomoda nuestra ira,

Gece herkes rahat bir nefes alıyor.

La noche trae alivio.

Bir baş ağrısı ile rahat hissedemezsin.

Uno no puede sentirse tranquilo con un dolor de cabeza.

- Kanepe rahatsız edici.
- Kanepe rahat değil.

El sofá es incómodo.

Herkes rahat bir şekilde yaşamak istiyor.

Todo el mundo quiere vivir confortablemente.

Senin yanında kendimi çok rahat hissediyorum.

Me siento muy cómoda con vos.

- Yatak çok konforlu.
- Yatak çok rahat.

La cama es muy cómoda.

- Beni yalnız bırak.
- Beni rahat bırak.

- ¡Déjame sola!
- Déjame en paz.
- Déjame solo.

Rahat bıraksana beni! Görmüyor musun meşgulüm.

¡Dejame en paz!, no ves que estoy ocupado.

Bu yeni ayakkabıların içinde rahat değilim.

Estoy incómodo con estos zapatos nuevos.

Bu yerleşim alanı yaşamak için rahat.

El área residencial es agradable para vivir en ella.

Evinin çok rahat bir atmosferi var.

Tu casa es muy acogedora.

Odadaki herkes rahat bir nefes verdi.

Todos en la habitación dieron un suspiro de alivio.

Modern trenler daha rahat ve pratik.

Los trenes modernos son más cómodos y funcionales.

üstelik herkes kendi evinde rahat bir ortamında

Además, todos se sienten cómodos en su propia casa.

- O, evinde gibi hissediyor.
- O rahat hissediyor.

Él se siente como en casa.

İçin rahat olsun, her şey yoluna girecek.

- No te preocupes. Todo irá bien.
- No os preocupéis. Todo irá bien.
- No se preocupe. Todo irá bien.
- No se preocupen. Todo irá bien.

Rahat bir evlilik mi istiyorsun? Komşunla evlen.

¿Quieres un casamiento cómodo? Cásate con una vecina.

Bu kazak çıkarmak ve giymek için rahat.

Este suéter es cómodo de sacar y de poner.

Tom ve ben kendimizi olabildiğince rahat ettirdik.

Tom y yo nos pusimos tan cómodos como se podía.

Insanların tedaviye başlama konusunda rahat hissetmelerine ihtiyaç duyarız.

necesitamos que la gente se sienta cómoda buscándolos.

Kar harika bir yalıtkandır. Oldukça dar, oldukça rahat.

La nieve es un buen aislante. El espacio justo. Bastante acogedor.

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

Naturalmente, en el agua te relajas más.

Onun yüksek maaşı rahat bir şekilde yaşamasını sağlıyor.

Su elevado salario le permite vivir cómodamente.

- Kardeşim beni rahatsız ediyor!
- Kardeşim beni rahat bırakmıyor!

¡Mi hermano me molesta!

Dün gece içinde uyuduğum yatak çok rahat değildi.

La cama en la que dormí ayer no era muy confortable.

Tom'un hayali Mary ile dünya çapında rahat etmek.

El sueño de Tom es viajar por el mundo con Mary.

Parkta yürüyüş yapar gibi rahat ve doğal bir histi,

Fue tan cómodo y natural como caminar por el parque,

Ve anne, hep birlikte rahat bir nefes alabilmek için

y esa madre se estiró para agarrar la mano de la enfermera,

- Onlar lüks içinde yaşıyorlar.
- Onlar çok rahat bir yaşam sürüyor.

Ellos están comiendo a lo grande.

Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.

A veces tienes que elegir entre tener buen aspecto y estar cómodo.

- Gerçeği öğrenene kadar bana rahat yok.
- Gerçeği buluncaya kadar dinlenmeyeceğim.

No descansaré hasta encontrar la verdad.

- "Telefonu kullanabilir miyim?" "Lütfen çekinmeyin."
- "Telefonu kullanabilir miyim?" "Lütfen rahat olun."

- "¿Puedo hablar por teléfono?" "Sí, por favor."
- "¿Puedo llamar por teléfono?" "Sí, adelante."

Eğer ki senin yanında saçma sapan davranıyorsam, bu rahat olduğum anlamına gelir.

Si actúo raro a tu lado significa que estoy cómodo contigo.

Faturaları nasıl ödeyeceğiz? Kıyıda köşede parası olan insanlar evet bir süre daha rahat.

¿Cómo vamos a pagar las facturas? Las personas con dinero en la esquina de la orilla, sí, se sienten más cómodas por un tiempo.

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.

Este gran mamífero de metro y medio y de 100 kilos es sumamente poderoso y más que capaz de infligir heridas mortales.

- İstediğini aldın. Şimdi beni yalnız bırak.
- İstediğini elde ettin. Şimdi beni yalnız bırak.
- İstediğini elde ettin. Şimdi beni rahat bırak.

Lograste lo que querías, ahora déjame en paz.