Translation of "Yapmanın" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yapmanın" in a sentence and their spanish translations:

Egzersiz yapmanın ödülle ilişkilendirildiğini,

y lo mismo pasa con hacer ejercicio,

Onu yapmanın anlamı yok.

No tiene sentido hacer eso.

Onu yapmanın kaç yolu var?

¿Cuántas formas hay de hacer eso?

Bunu yapmanın kolay olacağını düşündüm.

Pensé que hacer esto sería fácil.

Bunu yapmanın gerekli olduğunu düşünmüyorum.

No creo que sea necesario hacer eso.

Orada, asistanlarımızı görünmez yapmanın yanı sıra

donde no solo hacemos desaparecer a nuestros asistentes,

Kültürel bir bina yapmanın yolu budur.

Esta es la manera de crear un lugar cultural.

Bunu yapmanın başka bir yolu olabilir.

Puede haber otra forma de hacer esto.

Tom'a bunu yapmanın tehlikeli olacağını söyledim.

Le dije a Tom que sería peligroso hacer eso.

Onu yapmanın bir yolunu bulmaya çalışacağım.

Intentaré encontrar alguna forma de hacer eso.

Bunu yapmanın kolay olacağını düşünüyor musunuz?

¿Crees que va a ser fácil hacer eso?

Sığınak yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerek.

Debemos buscar otro modo de conseguir refugio.

Bunun için bir şey yapmanın zamanı geldi.

Es hora de hacer algo al respecto.

İnternette para yapmanın iyi bir yolunu düşündü.

A ella se le ocurrió un buen método para ganar dinero en Internet.

Sigal bunu yapmanın üç yolu olduğunu söylüyor:

Y Sigal dice hay tres maneras de hacer esto:

Bunu yapmanın doğru şey olduğunu düşünüyor musun?

¿Piensas tú que hacer esto es lo correcto?

Bunu yapmanın daha kolay bir yolu olmalı.

Debe de haber una manera más fácil de hacer esto.

Tom onu yapmanın zamanına değdiğini sanmadığını söyledi.

Tom dijo que no cree que vale la pena el tiempo para hacerlo.

Sizce bunu yapmanın en iyi yolu nedir?

¿Cuál crees que es la mejor manera de hacer esto?

Bunu yapmanın daha basit bir yolunu biliyorum.

Conozco una forma más sencilla de hacer esto.

Bir şeyleri yapmanın çok ayrı yönlerini kullanacaklarını söylüyor.

llevarán a maneras de hacer las cosas muy distintas.

Böyle bir şey yapmanın zaman harcamaya değeceğini sanmıyorum.

No creo que valga la pena hacer tal cosa.

Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte

Estas teorías dicen que es posible viajar en el tiempo.

Paula Grayson'a göre, bu insanlara ödeme yapmanın en iyi tolu.

Esta es una manera mejor de pagar a la gente, según Paula Grayson.

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

Pero hay distintos modos de conseguirlo. Ustedes elegirán uno.

Bence değerli olan şeyi yapmanın birçok başka kişisel faydası da var.

Creo que hacer algo valioso tiene, además, otros beneficios personales.

Bunu yapmanın iyi yanı, yüksekte kalmayı sağlaması. Böylece yön belirlemek daha kolay olur.

Lo bueno de esto es que permite seguir en terreno elevado. Es más fácil mantener el rumbo.

Bunu yapmanın ne kadar da zor olduğu hakkında herhangi bir fikrin var mı?

¿Tienes idea de lo difícil que es hacer esto?

- Bunu yapmak için daha kolay bir yol var.
- Bunu yapmanın daha kolay bir yolu var.

Hay una forma más sencilla de hacer esto.

- Bir piknik masası yapmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.
- Bir piknik masasını kurmanın bu kadar zor olacağını asla düşünmemiştim.

Nunca pensé que sería así de difícil construir una mesa de picnic.