Translation of "Yapmakla" in Spanish

0.006 sec.

Examples of using "Yapmakla" in a sentence and their spanish translations:

Yemek yapmakla meşguldüm.

Estaba ocupado haciendo la comida.

O saçını yapmakla meşguldü.

Ella estaba ocupada arreglándose su cabello.

Beni yapmakla suçladıklarınızı yapmadım.

Yo no hice lo que me acusas de haber hecho.

Onu yapmakla hata ettim.

Hice mal en hacerlo.

Bugün onu yapmakla ilgilenmiyorum.

No tengo interés en hacer eso hoy.

Şimdi onu yapmakla ilgilenmiyorum.

No tengo interés en hacer eso ahora.

O beni hata yapmakla suçladı.

Ella me acusó de haber cometido un error.

O bir şey yapmakla meşgul.

Él está ocupado haciendo algo.

Metin yazıp konuşma yapmakla meşgulüm.

Estoy ocupado escribiendo cartas y pronunciando discursos.

Tom mutfakta sandviç yapmakla meşgul.

Tom está ocupado preparando sándwiches en la cocina.

Tom bir şey yapmakla meşgul.

Tom está ocupado haciendo algo.

O, ev ödevini yapmakla meşguldü.

Ella estaba ocupada haciendo su tarea.

Kendi web sayfamı yapmakla ilgileniyorum.

Estoy interesado en crear mis propias páginas web.

Yapmakla yapmamak arasındaki fark; yapmaktır.

La diferencia entre hacer y no hacer es hacer.

Casusluk yapmakla ilgili resmen suçlanmadı.

Él nunca fue acusado oficialmente por espionaje.

Öğrenme, beyninizin gerektirdiği çalışmaları yapmakla ilgilidir.

El aprendizaje se basa en hacer el trabajo que el cerebro necesita.

Tom yarım yamalak işi yapmakla suçlandı.

Acusaron a Tom de hacer un trabajo descuidado.

Kız arkadaşı için çay yapmakla meşguldü.

La muchacha estaba ocupada haciendo té para su amiga.

Öğretmen öğrencilerinden birini sınıfta gürültü yapmakla suçladı.

- El profesor acusó a uno de sus estudiantes de hacer ruido en clase.
- El profesor acusó a uno de sus alumnos de meter ruido en clase.

- Jack, resim yapmakla ilgilenir.
- Jack resimle ilgileniyor.

A Jack le interesa la pintura.

Bu ilaç endüstrisini kötü adam yapmakla ilgili değil.

Esto no se trata de antagonizar a la industria farmacéutica.

Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.

La vida es lo que te pasa mientras estás ocupado haciendo otros planes.

çekişmeli, ayrı ve farklı bir şekilde bir şeyler yapmakla

estaría definido por maneras diferentes y opuestas de hacer las cosas,

Hayat siz başka planlar yapmakla meşgulken başınıza gelen şeydir.

La vida es lo que te pasa mientras estás ocupado haciendo otros planes.

Birleşmiş Devletler, ülkeleri zayıf ve küçük yapmakla korkutmayı umabilir ama Rusya'yı değil.

Estados Unidos puede esperar aterrorizar a países débiles y pequeños pero no a Rusia.

İki generalde kış aylarını tekrardan organize olmak ve gelecek sene için plan yapmakla geçirdiler.

Ambos generales utilizan los meses de invierno para reagruparse y planear para el año venidero.