Translation of "Sıkıntı" in Spanish

Hiçbir sıkıntı olmayacaktı

no habría problemas

Bir sıkıntı istemiyoruz.

No queremos ningún problema.

Sıkıntı yaşadığını duyduk.

Oímos que tuviste problemas.

Sıkıntı değil güzel kardeşim

no hay problema hermano hermoso

Sıkıntı en iyi okuldur.

La adversidad es la mejor escuela.

Cümlede bir sıkıntı göremedim.

La oración me parece correcta.

Fransızca dilbilgisinden sıkıntı çekiyorum.

Tengo problemas con la gramática francesa.

Savaş, tarih boyunca sıkıntı üretti.

La guerra ha provocado hambruna a lo largo de la historia.

Size bir sıkıntı vermek istemiyoruz.

No queremos causarte ningún problema.

O yeri ararken sıkıntı çekmişler

Sufrieron para encontrar el lugar.

Hislerim hakkında konuşmakta sıkıntı yaşıyorum.

Me cuesta hablar de mis sentimientos.

Hiçbir sıkıntı sonsuza dek sürmez.

Ninguna adversidad dura para siempre.

O yıllardır sırt ağrısından sıkıntı çekiyor.

Él ha estado teniendo problemas de dolor de espalda durante años.

Sanatçının sıkıntı çeken bir sanatçı olması beklentisindeyiz.

Casi damos por hecho que un artista se las ve difíciles.

- Hiçbir problem yok.
- Sıkıntı yok.
- Problem yok.

No hay problema.

O, otele giden yolu bulmada sıkıntı çekti.

Él tuvo dificultad para encontrar el camino hacia el hotel.

Bu konuda bir sıkıntı yok, tek şansımız bu.

está bien, pero es nuestra elección,

- İçimde kötü bir his var.
- İçimde bir sıkıntı var.

Tengo un mal presentimiento.

Fakat ek bir sıkıntı var herkes bunun dayısını bakan zannediyor

pero hay un problema adicional que todos piensan que es su tío

- Başına bir sürü bela açtığım için üzgünüm.
- Sana bu kadar sıkıntı verdiğim için özür dilerim.

- Lamento haberle ocasionado tantos problemas.
- Lamento haberte ocasionado tantos problemas.

- Yeni hükümetin malî sorunları var.
- Yeni hükümet mali sıkıntılar yaşıyor.
- Yeni hükümetin finansal sorunları var.
- Yeni hükümet finansal sıkıntı yaşıyor.

El nuevo gobierno tiene problemas financieros.