Translation of "Yaşadığını" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Yaşadığını" in a sentence and their spanish translations:

- Onun nerede yaşadığını biliyorum.
- Nerede yaşadığını biliyorum.

Sé dónde vive.

Burada yaşadığını biliyorum.

Sé que vives aquí.

Nerede yaşadığını biliyorum.

- Sé dónde vives.
- Sé donde habitas.

Tom'la yaşadığını düşündüm.

Pensé que estabas viviendo con Tom.

Neler yaşadığını anlıyorum.

- Sé por lo que estás pasando.
- Entiendo por lo que estás pasando.

Sıkıntı yaşadığını duyduk.

Oímos que tuviste problemas.

- Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musunuz?
- Onun nerede yaşadığını biliyor musunuz?

- ¿Sabes dónde vive?
- ¿Sabes dónde vive ella?

- Onun nerede yaşadığını biliyor musun?
- Nerede yaşadığını biliyor musun?

¿Sabes dónde vive?

Ona nerede yaşadığını sordum.

- Le pregunté dónde vivía.
- Le pregunté dónde vive.

Ona nerede yaşadığını sordu.

- Él le preguntó a ella dónde vivía.
- Él le preguntó dónde vivía.

Onun yaşadığını doğrulamak olanaksızdır.

No hay modo de confirmar que él esté vivo.

Onun nerede yaşadığını biliyorum.

- Sé dónde vive.
- Sé dónde ella vive.

Onun kimle yaşadığını düşünüyorsunuz?

¿Con quién crees que vive ella?

Ofiste sorunlar yaşadığını duydum.

Escuché que estabas teniendo problemas en la oficina.

Onun nerede yaşadığını bilmiyorum.

No sé dónde vive ella.

Nerede yaşadığını kimse bilmiyor.

Nadie sabe dónde vive.

Boston'da yaşadığını söylediğini düşünüyordum.

Creía que habías dicho que vivías en Boston.

Senin nerede yaşadığını hatırlamıyorum.

No me acuerdo de dónde vives.

Annenin seninle yaşadığını bilmiyordum.

No sabía que tu madre vivía contigo.

Tom'un burada yaşadığını bilmiyordum.

No sabía que Tom vivía aquí.

Bana nerede yaşadığını söyle.

- Dime dónde vives.
- Dime en dónde vives.
- Dígame dónde vive.
- Dígame dónde vive usted.
- Dígame en dónde vive usted.
- Dígame en dónde vive.
- Díganme dónde viven.
- Díganme en dónde viven.
- Dime dónde viven.
- Dime dónde viven ustedes.
- Dime en dónde viven.
- Dime en dónde viven ustedes.

Onun şehirde yaşadığını biliyoruz.

- Sabemos que ella vive en ese barrio.
- Conocemos que ella está viviendo en ese pueblo.

Kızın nerede yaşadığını biliyor musun?

¿Usted sabe dónde vive la chica?

Bu evde kimin yaşadığını biliyorum.

Sé quién vive en esta casa.

Nerede yaşadığını bana hala söylemedin.

- Aún no me has dicho dónde vives.
- Usted aún no me ha dicho dónde vive.

Tom'un nerede yaşadığını bile bilmiyorum.

Ni siquiera sé dónde vive Tom.

Tom'un nerede yaşadığını sana söyleyemem.

- No puedo decirte dónde vive Tom.
- No puedo deciros dónde vive Tom.
- No puedo decirle dónde vive Tom.
- No puedo decirles dónde vive Tom.

Tom, Mary'nin nerede yaşadığını gördü.

Tom vio dónde vivía Mary.

Burada kimin yaşadığını bilmek istiyorum.

Quiero saber quién solía vivir aquí.

Nerede yaşadığını kesin olarak söyleyemem.

No puedo decirte seguro dónde vive él.

- Hayatta olduğunu biliyordum.
- Yaşadığını biliyordum.

Sabía que estabas vivo.

Biz onun kentte yaşadığını biliyoruz.

Sabemos que ella vive en la ciudad.

Onların hangi otelde yaşadığını öğren.

Entérese del hotel en que viven.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyordu.

Tom sabía dónde vivía Mary.

Tom bana nerede yaşadığını söylemedi.

Tomás no me dijo donde vivía.

Senin benimle birlikte yaşadığını biliyorlar.

Saben que vives conmigo.

Onun nerede yaşadığını biliyor musun?

- ¿Sabes dónde vive?
- ¿Sabéis dónde vive?

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyor.

Tom sabe dónde vive Mary.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını bilmiyor.

Tom no sabe dónde vive Mary.

Tom'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?

¿Sabes dónde vive Tom?

- Sizden biri onun nerede yaşadığını biliyor mu?
- Onun nerede yaşadığını bileniniz var mı?

¿Sabéis dónde vive?

- Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
- Bu dağda tilkilerin yaşadığını biliyor muydun?

¿Sabías que en esta montaña viven zorros?

Bayan Hudson'un nerede yaşadığını biliyor musunuz?

¿Sabes dónde vive la señorita Hudson?

Onun nerede yaşadığını hiç kimse bilmiyor.

Nadie sabe dónde vive.

O, bana onun nerede yaşadığını sordu.

Me preguntó dónde vivía ella.

O bize birçok zorluklarla yaşadığını söyledi.

Él nos dijo que había atravesado muchas dificultades.

Tom'un Mary'nin nerede yaşadığını bildiğine inanamıyorum.

No puedo creer que Tom sepa dónde vive María.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını bildiğini düşünüyor.

Tom cree saber dónde vive Mary.

Tom'un şu anda nerede yaşadığını bilmiyorum.

No sé dónde vive ahora Tom.

Bu dağda tilkilerin yaşadığını biliyor muydun?

¿Sabías que en esta montaña viven zorros?

- Nerede yaşadığınızı biliyorum.
- Nerede yaşadığını biliyorum.

- Sé dónde vive.
- Sé dónde vives.
- Sé dónde viven.
- Sé dónde vivís.

Yıllarca bu evde birinin yaşadığını sanmıyorum.

No creo que nadie haya vivido en esta casa en años.

Önce, onların nerede yaşadığını öğrenmek zorundayız.

Primero, tenemos que localizar donde viven.

Tom bana Mary'nin nerede yaşadığını sordu.

Tomás me preguntó dónde vivía María.

Bana Tom'un nerede yaşadığını söyleyebilir misin?

¿Podés decirme dónde Tom vive?

Tom nerede yaşadığını bana hiç söylemedi.

Tom nunca me dijo donde vivía.

Tom Mary'ye John'un nerede yaşadığını sordu.

Tom le preguntó a Mary dónde vivía John.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını bilmediğini söyledi.

Tom dijo que él no sabe dónde vive Mary.

Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

¿Sabes cuánta gente vive en Australia?

- Bazı tilkilerin bu dağda yaşadığını biliyor muydun?
- Bu dağda birkaç tilki yaşadığını biliyor muydun?

¿Sabía usted que algunos zorros vivían en esta montaña?

Onun nerede yaşadığını bana tam olarak söyle.

- Dime exactamente dónde vive él.
- Dígame exactamente dónde vive.

O kişi, kedimin ağaç üzerinde yaşadığını düşünüyor.

Esa persona piensa que mi gato vive en el árbol.

Onun gerçek adını ve nerede yaşadığını biliyorum.

Conozco su verdadero nombre y sé dónde vive.

Tom bana Mary'nin nerede yaşadığını bildiğini söyledi.

- Tom me dijo que él sabía dónde vive María.
- Tom me dijo que sabía dónde vivía María.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını tam olarak bilmiyor.

Tom no sabe con exactitud dónde vive Mary.

Senin nerede yaşadığını bana bu haritada gösterebilir misin?

- ¿Me podés mostrar en este mapa dónde vivís?
- ¿Me puedes mostrar en este mapa dónde vives?

Tom Mary'ye John'un nerede yaşadığını bilip bilmediğini sordu.

Tom le preguntó a Mary si conocía dónde vivía John.

Tom bana Mary'nin nerede yaşadığını bilip bilmediğimi sordu.

Tom me preguntó si acaso sabía dónde vive María.

Bu kasabada gerçekten kaç kişinin yaşadığını öğrenmeye çalıştım.

Traté de averiguar cuántas personas viven realmente en esta ciudad.

- Ona nerede yaşadığını sordu.
- Ona oturduğu yeri sordu.

- Ella le preguntó dónde vivía.
- Le preguntó dónde vivía.

Tom Mary'nin hâlâ ebeveynleriyle birlikte yaşadığını sandığını söyledi.

Tom dijo que él pensaba que Mary todavía estaba viviendo con sus padres.

Sanırım Tom'un sorunlar yaşadığını fark edemeyecek kadar çok meşguldüm.

Supongo que estaba demasiado ocupado para darme cuenta de que Tom tenía problemas.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyor gibi görünen tek kişidir.

Tom es la única persona que parece saber dónde vive Mary.

Biri bana dünyadaki en güzel kadının Boston'da yaşadığını söyledi.

Alguien me dijo que las mujeres más hermosas del mundo viven en Boston.

Onun nerede yaşadığını öğrenmek için onu eve kadar izledi.

Ella lo siguió hasta su casa para averiguar en dónde vivía.

Tom isimleri hatırlamada her zaman sorun yaşadığını itiraf etti.

Tom admitió que siempre tiene problemas para recordar nombres.

Tom Mary'ye nerede yaşadığını sordu fakat o ona söylemedi.

Tom le preguntó a Mary dónde vivía, pero ella no quería decírselo.

- O, Maria'nın nerede oturduğunu bilmiyor.
- O, Maria'nın nerede yaşadığını bilmiyor.

No sabe dónde vive María.

- Polis suçlunun nerede yaşadığını ortaya çıkardı.
- Polis sabıkalının nerede olduğunu buldu.

La Policía averiguó dónde vivía el criminal.

Tom'un Boston'da ne kadar yaşadığını bilmiyorum ama en az üç yıldı.

No sé cuánto tiempo vivió Tom en Boston, pero por lo menos fueron tres años.

O ona nerede yaşadığını sordu fakat o söylemeyecek kadar çok akıllıydı.

Ella le preguntó dónde vivía, pero él era demasiado listo para decírselo.

Ben şimdiye kadar ilk kez birini nerede yaşadığını öğrenmek için takip ettim.

- Es la primera vez que sigo a alguien hasta donde vive.
- Ésta es la primera vez que sigo a alguien para saber dónde vive.

- Avustralya'da kaç kişi yaşıyor biliyor musun?
- Avustralya'da kaç kişinin yaşadığını biliyor musun?

¿Sabes cuánta gente vive en Australia?

Seçim günü, protestocular arasında en az 10 can kaybının daha yaşadığını iddia ediliyor

"Enfrentamientos en día de elecciones entre protestantes y la policía cobra al menos 10 vidas más"

Julia'nın 10 yıl Moskova'da yaşadığını biliyor muydun? Bu nedenle o kadar iyi Rusça konuşur.

¿Sabías que Julia vivió 10 años en Moscú? Por eso habla ruso tan bien.