Translation of "Söylediklerine" in Spanish

0.005 sec.

Examples of using "Söylediklerine" in a sentence and their spanish translations:

Onun söylediklerine güvenemezsin.

No puedes confiar en lo que ella dice.

Söylediklerine dikkat et.

Ten cuidado con lo que dices.

Onun söylediklerine konsantre oldum.

- Me concentré en lo que estaba diciendo.
- Me concentré en lo que él estaba diciendo.

Babanın söylediklerine kulak asma

No hagas ningún caso a lo que dice tu padre.

Söylediklerine hiç kimse inanmadı.

Nadie creyó lo que dijiste.

Tom Mary'nin söylediklerine inandı.

Tom se creyó lo que María dijo.

Onun söylediklerine güvenebileceğimi zannetmiyorum.

No siento que pueda confiar en lo que él dice.

Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.

Estoy de acuerdo con lo que dices hasta cierto punto.

İnsanların söylediklerine aldırış etmeyin.

No hagas caso a lo que diga la gente.

Ben onun söylediklerine çoğunlukla katılıyorum.

Estoy de acuerdo con la mayor parte de lo que dijo.

Onun kitapta söylediklerine katılıyor musun?

¿Estás de acuerdo con lo que él escribió en el libro?

Onun söylediklerine takılma. Şakaydı sadece.

Ignora lo que ha dicho. Era sólo una broma.

- Onun söylediğine inanma.
- Söylediklerine inanma.

No te creas lo que dice.

Yazarın söylediklerine anlam verebiliyor musun?

¿Puedes entender lo dicho por el autor?

Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu

Según palabras del mismo Bassam, odiaba a los israelíes,

Onun söylediklerine çok fazla önem yüklüyorsun.

Le das demasiada importancia a lo que él dice.

Öğretmenin söylediklerine daha fazla dikkat etmelisin.

Deberías prestar más atención a lo que dice tu maestro.

Çocuklar anne ve babalarının onlara söylediklerine inanırlar.

Los niños creerán lo que sus padres les digan.

Söylediklerine bakılırsa o, büyük bir yazar olmalı.

Por lo que dices, ha de ser un gran escritor.

Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmek zorunda değil.

Tom no le tiene que prestar atención a lo que Mary dice.

Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.

Ray estaba dispuesto a corroborar la historia de Gary, pero la policía no estaba convencida aún de que alguno de los dos dijera la verdad.

- Tom Mary'nin onun hakkında söylediklerine aldırmıyor.
- Mary'nin onun hakkında söylediği Tom'un umurunda değil.

A Tom no le importa lo que Mary diga acerca de él.

- Tom, Mary'nin söylediğine inanamadı.
- Tom, Mary'nin söylediklerine inanamadı.
- Tom, Mary'nin söylediği şeye inanamadı.

- Tom no podía creer lo que decía Mary.
- Tom no se podía creer lo que decía Mary.

- Tom, Mary'nin söylediğine inanmadı.
- Tom, Mary'nin söylediklerine inanmadı.
- Tom, Mary'nin söylediği şeye inanmadı.
- Tom, Mary ne söylüyorsa inanmadı.

Tom no creyó lo que dijo Mary.