Translation of "Pişmanlık" in Spanish

0.003 sec.

Examples of using "Pişmanlık" in a sentence and their spanish translations:

Pişmanlık duymuyor.

Él no tiene remordimiento.

Son pişmanlık fayda etmez.

No tiene caso llorar sobre leche derramada.

Marc hatasından pişmanlık duyuyor.

Marc se arrepiente de su error.

Hiçbir şeyden pişmanlık duymadım.

No tengo remordimientos.

Pişmanlık için çok geç.

Es demasiado tarde para arrepentirse.

Karardan pişmanlık duyduğunu söyledi.

Dijo que lamentaba su decisión.

Tom yaptığından pişmanlık hissetti.

Tom sentía remordimiento por lo que había hecho.

Sana söylediğim için pişmanlık duyuyorum.

- Me arrepiento de haberte dicho.
- Me arrepiento de habértelo dicho.

Tom kararından pişmanlık duymadığını söyledi.

Tom ha dicho que no lamenta su decisión.

Olanlar için pişmanlık duyuyor musun?

- ¿Lamentas lo que pasó?
- ¿Sientes lo sucedido?

- Vicdan azabı ve pişmanlık eş anlamlı değildir.
- Her pişmanlık vicdan azabı demek değildir.

El remordimiento no es sinónimo de arrepentimiento.

Bana kalırsa pişmanlık en sert cezadır.

Para mí, el arrepentimiento es el más duro castigo.

Tom, Mary'yi John'a tanıştırdığından pişmanlık duyuyor.

Tom lamenta haberle presentado a Mary a John.

Hayatımın geri kalanını pişmanlık duyarak geçirmek istemiyorum.

No quiero pasarme el resto de mi vida arrepintiéndome de ello.

- Zerre pişman değilim.
- Bundan hiç pişmanlık duymuyorum.

No lo lamento ni un poco.

Annesinin kaybı ona acı ve pişmanlık getirdi.

La pérdida de su madre le trajo dolores y arrepentimientos.

Tom gece geç saatlerde verdiği karardan pişmanlık duyuyor.

Tom se arrepiente de la decisión que hizo anoche.

Sanrı kısa ömürlüdür ama pişmanlık uzun bir zaman sürer.

La ilusión es de corta duración, pero el remordimiento dura mucho tiempo.

Bir tür… pişmanlık duymayan bir tavır sergiliyorlar, ama bu biraz üzücü: 'Evet,

Expresan una especie de ... actitud no arrepentida, pero es un poco arrepentida: 'Sí, bueno,