Translation of "Geç" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Geç" in a sentence and their spanish translations:

- Geç oldu.
- Zaten geç oldu.

- Es tarde.
- Ya es tarde.

Caddeyi geç.

Cruza la calle.

Geç oldu.

Es tarde.

Geç kalacağız.

Llegaremos demasiado tarde.

Geç kalıyoruz.

- Vamos con retraso.
- Vamos tarde.
- Se nos hizo tarde.

Harekete geç.

Actúa.

Geç geldin.

Has venido tarde.

Geç oluyordu.

Se estaba haciendo tarde.

Geç kalma.

No llegues tarde.

Çok geç.

Demasiado tarde.

Geç kaldın.

Estás retrasado.

Geç oluyor.

Se está haciendo tarde.

Geç kalmamalıyız.

No debemos llegar tarde.

Geç kaldınız.

Llegáis tarde.

Köprüyü geç.

Cruza el puente.

Geç kaldım.

Llegué tarde.

Geç kalıyorum.

- Se me hizo tarde.
- Voy tarde.
- Voy con retraso.

Oldukça geç.

Es bastante tarde.

Geç kaldık.

Llegamos tarde.

Geç kalmayın!

¡No tardes!

- Eve geç geldin.
- Eve geç kaldın.

- Llega tarde a casa.
- Has llegado tarde a casa.

- Neden geç kaldın?
- Niçin geç kaldın?

¿Por qué llegaste tarde?

- Biz eve geç geldik.
- Eve geç vardık.
- Eve geç geldik.
- Biz eve geç vardık.

Llegamos tarde a casa.

- Okula geç kalacağım!
- Ben okula geç kalacağım.

¡Voy a llegar tarde a la escuela!

- O çok geç değil.
- Çok geç değil.

No es demasiado tarde.

Pekâlâ, geç oluyor.

Bien, se hace tarde.

Çok mu geç?

¿es demasiado tarde?

Bahar geç olacak.

La primavera vendrá con retraso.

İşe geç kaldınız.

Llegaste tarde a trabajar.

Okula geç kalabilirsin.

Tal vez vayas a llegar tarde para la escuela.

Okula geç kalmamalısın.

No debes llegar tarde a la escuela.

Taksi geç ulaştı.

- El taxi llegó con retraso.
- El taxi atrasado llegó.

Geç kalmaktan korktum.

Temía llegar tarde.

O geç kalktı.

Ella se levantó tarde.

Çok geç kaldın.

Llegas demasiado tarde.

İşe geç kalmıştım.

Llegué tarde al trabajo.

Asla geç kalkmam.

Nunca me levanto tarde.

Vakit çok geç.

Es muy tarde.

Çok geç uyandım.

Me desperté muy tarde.

Taksi geç geldi.

El taxi atrasado llegó.

Okula geç kaldım.

Llegué tarde a la escuela.

Sıkıcı bölümleri geç.

Sáltate los capítulos aburridos.

Artık çok geç.

Es muy tarde ahora.

Dün geç yatmamalıydım.

- No debería haberme acostado tarde ayer.
- No debí haberme ido a la cama tan tarde, ayer.

Biraz geç kalıyoruz.

- Se nos hizo un poco tarde.
- Estamos llegando un poco tarde.

Çok geç mi?

¿Es demasiado tarde?

Çok geç değil.

No es muy tarde.

Sanırım çok geç.

Creo que es demasiado tarde.

Neden geç kaldın?

¿Por qué llegaste tarde?

Üzgünüm. Geç geldim.

Lo siento, he llegado tarde.

Okula geç kalmayın.

No llegues tarde a la escuela.

- Geç kaldın.
- Geciktin.

Estás retrasado.

İşe geç kalacağım.

Voy a llegar tarde al trabajo.

Gerçekten geç kalamam.

Realmente no puedo llegar tarde.

Şimdi, geç kalmayın.

Ahora no tardes.

Bazıları geç kaldı.

Algunos se retrasaron.

Haydi! Geç kalacağız.

¡Venga, que llegamos tarde!

Okula geç kalma.

- No llegues tarde a la escuela.
- No lleguen tarde a la escuela.
- No lleguéis tarde a la escuela.

Okula geç kalabiliriz.

Puede que lleguemos tarde a la escuela.

Er geç döneceğiz.

- Volveremos tarde o temprano.
- Regresaremos tarde o temprano.

Geç kalmamasını söylemiştim.

Te dije que no llegaras tarde.

Oldukça geç oluyor.

- Se está haciendo tarde.
- Se está haciendo muy tarde.

Tom geç geldi.

Tom llegó tarde.

Arkadaşların geç kaldılar.

Tus amigos se retrasan.

Bu çok geç.

Es muy tarde.

Benimle irtibata geç.

Comuníquese conmigo.

O geç geldi.

Él llegó tarde.

Oldukça geç vardı.

Llegó más bien tarde.

Tom geç kalıyor.

A Tom se le hizo tarde.

Geç kalacağını biliyordum.

- Sabía que ibas a llegar tarde.
- Sabía que iban a llegar tarde.

Niçin geç kaldın?

¿Por qué vienes atrasado?

Biraz geç kaldın.

¡Estás un poco retrasado!

Zaten çok geç.

Ya es demasiado tarde.

İşe geç kalma.

- ¡No llegues demasiado tarde al trabajo!
- ¡No llegues tarde al trabajo!

Çok geç oluyor.

Se está haciendo muy tarde.

Okula geç kalacağız.

Vamos a llegar tarde a la escuela.

Çok geç kalktım ve okula çok geç kaldım.

Me levanté muy tarde y llegué tarde a la escuela.

- Otuz dakika geç döndü.
- 30 dakika geç geldi.

- Llegó atrasado en 30 minutos.
- Él llegó treinta minutos tarde.

- Pazartesi çok geç mi?
- Pazartesi çok mu geç?

¿Es muy tarde el lunes?

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Lütfen geç geldiğimden dolayı beni affet.
- Geç kaldığım için özür dilerim.
- Geç kaldığım için beni bağışlayın.
- Geç kaldığım için bağışlayın.
- Geç kaldığım için beni affedin.
- Lütfen geç kalışımı bağışlayın.
- Lütfen geç geldiğim için beni bağışlayın.

- Disculpe mi retraso.
- Perdón por el retraso.
- Perdona que llegue tarde.
- Lamento llegar tarde.
- Perdón por llegar tarde.
- Por favor, perdóneme por llegar tarde.
- Perdona por llegar tarde.
- Disculpe la tardanza.
- Lamento llegar tan tarde.
- Me disculpo por el retraso.
- Siento mucho el retraso.
- Perdone la tardanza.

- Geç kaldığım için üzgünüm.
- Geç kaldığım için özür dilerim.

Lamento llegar tarde.