Translation of "Günün" in Spanish

0.021 sec.

Examples of using "Günün" in a sentence and their spanish translations:

Günün gelişini selamlarlar.

Dan la bienvenida al regreso del día.

Bugün özel günün.

Es tu día especial.

Doğum günün nasıldı?

- ¿Cómo estuvo tu cumpleaños?
- ¿Cómo estuvo su cumpleaños?

Günün nasıl geçti?

¿Cómo estuvo tu día?

İzin günün olabilir.

Puedes tomarte el día libre.

Doğum günün ne zaman?

¿Cuándo es tu cumpleaños?

Bugün senin günün değil.

Hoy no es tu día.

Bu günün gelmesini bekliyordum.

He estado esperando que llegara este día.

Bu günün bitmesini istemiyorum.

No quiero que este día termine.

Şükran günün kutlu olsun!

¡Feliz día de acción de gracias!

Bugün şanslı günün değil.

- Hoy no es tu día.
- Hoy no es tu día de suerte.
- Hoy no es vuestro día de suerte.

Babalar Günün kutlu olsun!

¡Feliz día de los Padres!

Günün menüsünü almak istiyorum.

Quiero comprar el menú del día.

Bu günün hayalini kurdum.

He soñado con este día.

Bu günün geleceğini biliyordum.

Sabía que este día llegaría.

Okuldaki ilk günün nasıldı?

¿Cómo te ha ido el primer día de escuela?

Bugün senin şanslı günün.

Hoy es tu día de suerte.

Doğum günün hangi tarih?

¿Cuál es la fecha de tu nacimiento?

Doğum günün bugün mü?

¿Hoy es tu cumpleaños?

Yalnızca üç günün var.

- Tenés solo tres días.
- Solo tienes tres días.

- Her günün bir neticesi vardır.
- Her günün bir devamı vardır.

Cada día tiene una secuela.

Erkek kardeşim pazartesi günün geliyor.

Mi hermano viene el lunes.

Doğum günün kutlu olsun, Muiriel!

¡Feliz cumpleaños, Muriel!

Doğum günün için ne istersin?

¿Qué quieres para tu cumpleaños?

Yarın yoğun bir günün var.

Tienes un día ocupado mañana.

Günün geri kalan kısmında uyudum.

Dormí el resto del día.

Her günün bir devamı vardır.

Cada día tiene una continuación.

Kahvaltı günün en önemli öğünüdür.

- El desayuno es la comida principal del día.
- El desayuno es la comida más importante del día.

Doğum günün kutlu olsun, büyükbaba.

Feliz cumpleaños, abuelo.

Günün en sevdiğiniz vakti nedir?

¿Cuál es tu momento del día preferido?

Günün her saati ulaşılabilir konumdayım.

Estoy conectado las 24 horas del día.

Ders işlediğim uzun günün bir akşamı

en mi escuela primaria de Denver,

Ve ayrıca orada, günün her saati

También es donde, en cualquier momento,

Böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

Así se evita el momento caluroso del día.

Günün son ışıklarını da beraberinde götürüyor.

y se lleva los últimos rayos de luz.

Yerleşik sistemlerinden her birini denetleyerek günün

cada uno de sus sistemas a bordo.

- Doğum günün yaklaşıyor.
- Doğum gününüz yaklaşıyor.

Se acerca tu cumpleaños.

Doğum günün için bir bisikletin olacaktır.

Recibirás una bicicleta para tu cumpleaños.

Bu son günün olsaydı ne yapardın?

¿Qué harías si hoy fuese tu último día?

Günün sonuna kadar cevabına ihtiyacım var.

Necesito tu respuesta para el término del día.

Bunun senin izin günün olduğunu düşündüm.

Pensé que era tu día libre.

Senin doğum günün, değil mi, Yuri?

Es tu cumpleaños, ¿verdad, Yuri?

Sanırım kahvaltı günün en önemli yemeği.

Yo pienso que el desayuno es la comida más importante del día.

Bugün senin doğum günün, değil mi?

Es tu cumpleaños hoy, ¿verdad?

Yollar günün bu saatinde çok kalabalık.

Las carreteras están muy transitadas a esta hora del día.

O, günün en iyi şarkıcılarından biridir.

Él es uno de los mejores cantantes de la actualidad.

Günün sonunda bu sorumlulukların tümü bize ait.

A la final todo se trata de nuestra responsabilidad.

Bu yüzden evde, günün sonunda 15 dakikalığına

Entonces en casa, introdujimos el tiempo para hablar,

Günün birinde oğlan, iz bırakmadan ortadan kayboldu.

El niño desapareció de un día para otro sin dejar rastro.

Her günün bunun kadar iyi olmasını istiyorum.

Quiero que todos los días sean tan buenos como este.

Süpermarket, günün o saati için nispeten boştu.

Para la hora que era, el supermercado estaba relativamente vacío.

Tom doğum günün için sana ne aldı?

¿Qué te dio Tom en tu cumpleaños?

Sana doğum günün için bir bisiklet alacağım.

Te regalaré una bicicleta por tu cumpleaños.

Doğum günün için sana bir bisiklet vereceğim.

Te regalaré una bicicleta por tu cumpleaños.

Kocan doğum günün için sana ne verdi?

¿Qué te regaló tu marido por tu cumpleaños?

Benim tek istediğim şey o günün gelmesi.

Yo lo único que quiero es que llegue ese día.

Günün bu saatlerinde yollarda çok trafik olur.

Hay un montón de tráfico en las calles alrededor de esta hora del día.

Günün birinde Wikipedia'da "viegra"'ya bakacağımı düşünmemiştim.

Nunca hubiera pensado que algún día buscaría "viagra" en Wikipedia.

- İyi ki doğdun!
- Doğum günün kutlu olsun!

¡Feliz cumpleaños!

Doğum günün için sana bir bisiklet ısmarlayacağım.

Te regalaré una bicicleta por tu cumpleaños.

Tom genellikle günün bu saatine kadar sarhoştur.

Como a esta hora comúnmente Tom está borracho.

Tom savaşların hiç olmayacağı günün geleceğine inanıyor.

Tom cree que vendrá el día en que no habrá más guerras.

- Doğum günün için sana yeni bir bisiklet vereceğim.
- Doğum günün için sana yeni bir bisiklet hediye edeceğim.

Te regalaré una bicicleta nueva por tu cumpleaños.

- Doğum günün kutlu olsun, Tom!
- Mutlu yıllar, Tom.
- Doğum günün kutlu olsun Tom.
- İyi ki doğdun Tom.

¡Feliz cumpleaños, Tom!

Kadim bir tapınağa sığınarak geçirilen bir günün ardından...

Después de un día en el santuario de un templo antiguo,

Bence günün bu saatinde sokakta kimsenin olmaması garip.

Pienso que es extraño que no haya nadie en la calle a estas horas del día.

Tom, o ve Mary'nin evlendiği günün akşamında öldü.

Tom murió la noche del día en que él y Mary se casaron.

Senin doğum günün olduğu için bir şarkı söyleyeceğiz.

Como es tu cumpleaños, vamos a cantarte una canción.

Günün sonunda bu dünyada yalnız hissetmemenin bir yolunu bulmak

De encontrar una manera, al final, de no sentirnos solos en este mundo,

Günün sıcağından kaçıp sığınan hayvanların çoğu, geceleri dışarı çıkar.

Los animales que se refugiaron del calor del día suelen salir durante la noche.

Böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz. Hava şimdiden ısınıyor

así se evita el momento más caluroso del día. Ya hace más calor,

Günün sonu yaklaştıkça... ...saatte 1.000 kilometreden büyük bir hızla...

Cuando el día llega a su fin, la oscuridad corre por todo el planeta

Diye düşündüğümüzde o günün de parasına bir dönelim isterseniz

Si queremos volver al dinero de ese día,

- Rüyan bir gün gerçekleşecektir.
- Hayalin günün birinde gerçek olacak.

Tu sueño algún día se volverá realidad.

"Uzun bir günün ardından yorgun olmalısın." "Hayır, hiçbir şekilde."

"Debes estar cansado después de un largo día." "No, en lo más mínimo."

Braxton: Yine de, günün sonunda müzik beş'ten bir'e gitmektir.

Finalmente, creo que la musica regresa al 5 1 pues la gente quiere

Ben ailemle birlikte pazar günün keyfini çıkarıyor olmam gerekir.

Yo debería estar disfrutando el domingo con mi familia.

Ben senin doğum günün için sana bir bisiklet vereceğim.

Para tu cumpleaños te regalaré una bicicleta.

Doğum günün için sana bir bisiklet armağan etmek istiyorum.

Quiero regalarte una bicicleta por tu cumpleaños.

- Sana mutlu bir doğum günü diliyorum.
- Doğum günün kutlu olsun.

- Feliz cumpleaños.
- Te deseo un feliz cumpleaños.
- Os deseo un feliz cumpleaños.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz

Es importante despertar temprano aquí para evitar la hora más calurosa.

Ama ihtiyacımız olanı aldık, bu iyi. Bakın, günün sıcaklığının geçtiği anlaşılıyor.

Pero tenemos lo que necesitábamos. Y el día ya no está tan caluroso.

Çölde güne erken başlamak önemlidir, böylece günün en sıcak saatlerinden kaçınabilirsiniz.

Es importante levantarse temprano aquí, así se evita el momento más caluroso del día.

Uzun, sıcak bir günün ardından bu erkek jeladanın sürüsünü toplaması gerek.

Después de un día largo y caluroso, este macho gelada debe reunir a su tropa.

Wellington'un pozisyonuna günün geç saatlerine kadar herhangi bir koordineli saldırı başlatamadı.

pudo lanzar ningún ataque coordinado contra la posición de Wellington hasta el final del día.

- Günün sonuna kadar cevabına ihtiyacım var.
- Gün bitmeden önce cevabını istiyorum.

Necesito tu respuesta para el término del día.

Tom günün çoğunu yerel bir dergi için bir makale yazarak geçirdi.

Tom se pasó la mejor parte del día escribiendo un artículo para una revista local.

- Mutlu yıllar Muiriel!
- İyi ki doğdun Muiriel!
- Doğum günün kutlu olsun, Muiriel.

¡Feliz cumpleaños, Muiriel!