Translation of "Fizik" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Fizik" in a sentence and their spanish translations:

Fizik öğretmeniydim.

Era profesor de física.

fizik kanunlarının aksine

a diferencia de las leyes de la física,

çünkü fizik modellerden oluşur

porque la Física trata sobre patrones,

Fizik beni hiç ilgilendirmiyor.

La física no me interesa para nada.

Saygın bir fizik profesörüdür.

Es un respetable profesor de Física.

Fizik bir bilim dalıdır.

La física es una rama de la ciencia.

Fizik okuma hakkında tutkuluyuz.

Nos apasiona estudiar física.

Fizik ödevlerinde ara vermeniz gerekir,

Los deberes de física requieren pausas

Bir çok fizik kuramcısına göre

Según muchos teóricos físicos

Fizik benim en sevdiğim konudur.

Física es mi asignatura favorita.

Tüm yaşamını fizik çalışmalarına adadı.

Ella dedicó su vida entera al estudio de la física.

Derslere gitmezsem fizik öğretmenim umursamaz.

- A mi profesor de física no le importa si me salto las clases.
- A mi profesor de física no le importa si falto a clase.

Fizik öğretmenim kalıbının adamı değilmiş.

Mi profesor de física es diferente de lo que se podría intuir por su apariencia.

Fizik hakkında çok bilgim yok.

No tengo mucho conocimiento de física.

Bütün dönem çok fizik çalışmadım.

Este semestre no he estudiado mucho física.

çünkü konu tamamen fizik kurallarından ibaret.

porque simplemente son las leyes de la física en acción.

Yani burada olan şey kesinlikle fizik--

Entonces lo que ocurre aquí es definitivamente Física,

Birçok şey var -- bu kesinlikle fizik.

hay muchas cosas, esto es definitivamente Física.

İranlı iki fizik profesörü suikaste uğradı.

Dos profesores de física iraníes fueron asesinados.

Atom bombası, 20. yüzyılın fizik ürünüdür.

La bomba atómica es el producto de la física del siglo veinte.

İşte fizik altyapım da burada devreye girdi.

Y es ahí donde mi formación como físico tiene relevancia en esta historia.

O fizik öğretmeni ama matematik de öğretebilir.

Él es profesor de física, pero también puede enseñar matemática.

Fizik öğretmenimi hiç bu kadar korkmuş görmemiştim.

Nunca había visto a mi profesor de física tan asustado.

O, üniversitede fizik alanında uzmanlaşmaya karar verdi.

Él decidió especializarse en física en la universidad.

70'li yıllarda Fizik alanında Nobel Ödülü aldı

Y ganó el Premio Nobel en física en los 70,

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

no se diferencian mucho de mis deberes de física.

Yepyeni bir fizik anlayışının ve evrendeki yerimizi algılamanın

podría ser la clave para una nueva comprensión de la física

Her zamanki gibi, fizik öğretmeni, sınıfa geç kalmıştı.

Como de costumbre, el profesor de física llegó tarde a clase.

Hangisini daha çok seversin, fizik mi yoksa kimya mı?

¿Cuál te gusta más, física o química?

Mary ve kocası 1903 yılında Nobel Fizik Ödülü'nü aldılar.

Marie y su marido recibieron el Premio Nobel de Física en 1903.

Ya da gidip lise 1 fizik okusun öğrenir demiş Poyraz Ölmez

o Poyraz Ölmez, quien dijo que iría y aprendería física de secundaria 1