Translation of "Almaya" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Almaya" in a sentence and their spanish translations:

Onu almaya git.

- Ve a por ello.
- Vete a por ello.
- Id a por ello.

Tom'u almaya gitmeliyim.

Tengo que ir a recoger a Tom.

Fikri almaya başlıyorum.

Estoy comenzando a hacerme una idea.

Süpürgeyi almaya gideceğim.

Voy a coger la escoba.

Kahve almaya git.

Ve a traer café.

Yardım almaya git.

Ve a pedir ayuda.

Beni almaya gel.

- Ven a buscarme.
- Venga a buscarme.
- Vengan a buscarme.

Pizza almaya gideceğim.

Iré a traer la pizza.

- Dizüstü bilgisayarımı almaya gitmem gerekiyor.
- Dizüstü bilgisayarımı almaya gitmeliyim.

Necesito ir a buscar mi laptop.

Eğer bazı riskler almaya,

y si estás dispuesto a correr algunos riesgos,

Beni almaya gelebilir misin?

¿Puedes venir a recogerme?

Aniden kilo almaya başladım.

- Repentinamente empecé a ganar peso.
- Empecé a subir de peso sin motivo.

O kilo almaya başladı.

Ella empezó a engordar.

İyi notlar almaya çalıştım.

Traté de conseguir buenas notas.

Biraz ekmek almaya gideceğim.

Iré a comprar pan.

Ödül almaya hak kazandı.

Él es apto para recibir el premio.

Ne almaya karar verdin?

¿Qué decidiste hacer?

Tom'u okuldan almaya gitmeliyim.

Tengo que ir a recoger a Tom de la escuela.

Kuyudan su almaya gidiyorum.

Voy al pozo a coger agua.

Şimdi Tom'u almaya gideceğim.

Voy a ir a buscar a Tom ahora.

Kim pide almaya gidecek?

¿Quién va a las pizzas turcas?

Yarın kitabı almaya gideceğim.

Iré a buscar el libro mañana.

Onu almaya gitmek zorundayım.

- Tengo que ir a por ello.
- Tengo que ir a cogerlo.

Kendinizi ciddiye almaya başlamanızı istiyorum.

Empiecen a tomarlo más en serio.

Senden haber almaya can atıyorum.

Espero con ganas a oír de ti.

Bana "Kurabiye almaya gideceğim" dedi.

Ella me dijo, "Iré a comprar galletas."

Beni almaya gelme.Buna gerek yok.

No vengas a por mí, no hace falta.

Ayak parmaklarıyla anahtarlarını almaya çalıştı.

Tom trató de recoger sus llaves con los dedos del pie.

Tom'un beni almaya geleceğini düşündüm.

Pensé que Tom vendría a recogerme.

Bugün bazı malzemeler almaya gideceğim.

Voy a comprar algunos materiales hoy.

Bir araba almaya karar verdim.

Decidí comprar un coche.

Tom köpek maması almaya gitti.

Tom fue a comprar comida para perros.

Biraz dondurma almaya gidebilir miyim.

¿Puedo ir a comprar helado?

Tom bankadan kredi almaya çalışıyor.

Tom estuvo tratando de obtener un préstamo del banco.

Bir kitap kaleme almaya başladım.

Comencé a escribir un libro.

Hangi ayakkabıyı almaya karar verdin?

- Al final, ¿qué zapatos te compraste?
- ¿Por qué zapatos te decidiste?

Hediye vermeyi almaya tercih ederim.

Prefiero regalar a recibir regalos.

- Birkaç yumurta almaya gitmeliyim.
- Birkaç yumurta almaya gitmem gerekiyor.
- Gidip biraz yumurta almalıyım.

Necesito ir a conseguir huevos.

Eğer bunu yapabilirseniz, soru almaya hazırsınız.

Si pueden hacerlo, puede que estén listos para hacer la pregunta.

Eğer öyle yapacaksanız, soru almaya hazırsınız.

Si lo hacen, estarán listos para hacer la pregunta.

Ve bütçe masasındaki yerlerini almaya başlayarak

y su lugar en el comité de presupuestos,

Söylediğim gülünç şeyleri not almaya başladım.

empecé a tomar nota de las cosas ridículas que decía.

Ama adalet almaya değecek bir risk.

Pero ser justos es un riesgo que vale la pena correr,

Ancak Gnaeus bu riski almaya istekli!

¡Pero Cneo está dispuesto a correr el riesgo!

Tom yeni bir araba almaya istekli.

Tom está ansioso por comprarse un coche nuevo.

İstemediğim e-postaları almaya devam ediyorum.

Me siguen llegando correos no deseados.

O fark etmeden topu almaya çalışacağım.

Intentaré tomar la pelota sin que lo note él.

Yeni bir şemsiye almaya karar verdim.

Decidí comprar un nuevo paraguas.

Tüm yarışmacılar pastadan paylarını almaya çalışıyor.

Todos los competidores están intentando coger su parte del pastel.

O, onu rüşvet almaya ikna etti.

Ella lo convenció de aceptar el soborno.

Sanırım sorumluluklarımı ciddiye almaya başlamamın zamanıdır.

Pienso que es tiempo de que comience a tomar en serio mis responsabilidades.

Sanırım yiyecek bir şey almaya gitmeliyiz.

Supongo que deberíamos ir por algo para comer.

Palto almaya bir giysi dükkanına gittik.

Fuimos a una tienda de ropa a comprar abrigos.

Tom Mary'den bir yanıt almaya çalıştı.

Tom trató de sacar una respuesta de Mary.

Leyla evi satın almaya karar verdi.

Layla decidió comprar la casa.

Ben ceketlerinizi almaya giderken burada bekleyin.

Esperen aquí mientras recojo sus chaquetas.

Ben kabanlarınızı almaya giderken burada bekleyin.

Esperad aquí mientras voy a por vuestros abrigos.

Mavi arabayı satın almaya karar verdim.

He decidido comprar el coche azul.

Genç yavrular birlik olarak yol almaya çalışıyor.

Los cachorros buscan seguridad en la cantidad.

Reklamlar bizi lüks satın almaya teşvik ediyor.

Los anuncios nos instan a comprar artículos lujosos.

Öğretmenin söylediği her şeyi not almaya çalıştı.

Él intentó escribir todo lo que el profesor dijo.

Ev almaya çalışan bir sürü insan var.

Hay mucha gente tratando de comprar casas.

Yiyecek bir şey almaya gitmek ister misin?

¿Quieres ir a comer algo?

Ateş için biraz odun almaya gider misin?

¿Puedes ir a buscar leña?

Bir ev almaya gücüm yeter yetmez, alacağım.

Tan pronto como pueda costearme comprar una casa, lo haré.

Tom yeni bir bilgisayar almaya karar verdi.

Tom decidió comprarse un computador nuevo.

Niçin bu evi satın almaya karar verdin?

¿Por qué decidiste comprar esta casa?

Zevk almaya yetecek kadar uzun süre çalışmış olduğumdan.

es solo porque las estudié lo suficiente como para apreciarlas.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

Predije que la habituación a correr riesgos

Sonuçlar risk almaya alışmanın gerçekten de ergenin duygusal

Y los resultados mostraron que la habituación a correr riesgos

Bir dalgıcın büyük bir midyeden inci almaya çalışırken

Hay una historia en la que un buceador perdió ambas piernas,

Eğer çok çalışmazsan kötü puanlar almaya devam edeceksin.

Si no estudias duro, continuarás teniendo bajas calificaciones.

Tom'un Mary'ye hoş bir şey almaya gücü yetmez.

Tomás no puede comprar nada chulo para María.

Tom ve Mary John'u evlatlık almaya karar verdi.

Tom y Mary decidieron adoptar a John.

20 dakika sonra sabrım tükendi ve duş almaya gittim.

Perdí la paciencia después de 20 minutos, fui a tomar una ducha

Yardım çağırmamız gerekiyor. Bu almaya değer bir risk değildi.

Necesitamos ayuda. No valió la pena el riesgo.

Risk almaya devam etmeleri bir o kadar kolaylaşıyor olmasıydı.

les era más fácil correr más riesgos.

Yani diyorlar ki yeryüzündeki para bunu satın almaya yetmiyor

Entonces dicen que el dinero en la tierra no es suficiente para comprarlo

Ve yönetim kurulu Next şirketini satın almaya karar verdi

Y la junta decidió comprar la compañía Next

Milyoner, maliyeti ne olursa olsun başyapıtı satın almaya niyetlendi.

El millonario tenía la intención de adquirir la obra maestra sin importar lo que costara.

Onu bir tane almaya ikna etmek için ne söylerdin?

¿Qué le dirías para convencerlo de que compre uno?

Tom Mary'yi John için bir hediye almaya ikna edemedi.

Tom no pudo persuadir a Mary para que le comprase un regalo a John.

Almaya gücüm yeter yetmez yeni bir araba almayı planlıyorum.

Planeo comprar un auto nuevo tan pronto pueda costearme uno.

Onlardan boşuna büyük bir miktarda ödünç para almaya çalıştı.

Intentó, en vano, conseguir una gran cantidad de dinero de ellos.

- Sami, İslam okumaya başladı.
- Sami İslami eğitim almaya başladı.

Sami empezó a estudiar el Islam.

Reçeteli ağrı kesiciler almaya ne zaman başladı bilmiyorum ama yapmış

No sé cuándo empezó a tomar pastillas para el dolor con receta,

Tom, John'un ondan ödünç para almaya çalışacağı konusunda Mary'yi uyardı.

Tom previno a Mary de que John intentaría pedirle dinero prestado.

Haçlılar daha sonra Hama ve Harim'i almaya çalıştı. ancak girişimi başarısız.

Los cruzados intentan apoderarse de Hama y Harim, pero fallan en el intento.

Hrolf'un ölümünün intikamını almaya yemin ettiğinde bile tüm şakaların konusu olmuştu.

Había sido el blanco de todas las bromas, incluso cuando había jurado vengar la muerte de Hrolf.

"Sağlık yetkilileri endişe verici bir SARS salgınını kontrol altına almaya çalışıyor"

Funcionarios de salud están tratando de controlar un alarmante brote de SARS.

Tom, Mary'ye neden yeni bir araba satın almaya ihtiyacı olduğunu açıkladı.

Tom le explicó a Mary por qué él necesitaba comprarse un coche.

Kahveyi çok fazla sevmem ama arada bir bir fincan almaya eğilimliyim.

A mí no me gusta demasiado el café, pero una taza de vez en cuando suelo tomar.

Ben kırmızı kapaklı bir kitap buldum ve onu ödünç almaya karar verdim.

Me topé con un libro de tapa roja y resolví tomarlo prestado.

- Yeni bir bisiklet almayı göze alamam.
- Yeni bir bisiklet almaya bütçem elvermez.

No puedo permitirme comprar una bicicleta nueva.

Bu yazarın bir kitabını okuduktan sonra diğer kitaplarını da almaya karar verdim.

Después de leerme un libro de este autor decidí comprarme otros libros suyos.

- Her zaman iyi notlar almaya layıktın.
- Her zaman iyi notlar almaya layıktınız.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdiniz.
- Her zaman iyi notlar almayı hak ederdin.

Siempre mereciste sacar buenas calificaciones.

Sorun şu ki daha az oksijen almaya başladığıızda, zihniniz sizinle oyunlar oynamaya başlar.

El problema con la falta de oxígeno es que la mente juega bromas.

- Sizi almak için saat beşte size gelirim.
- Saat beşte seni senin yerinden almaya geleceğim.

Te recogeré en tu casa a las cinco.

- Tom, günde üç saat Fransızca eğitimi almaya karar verdi.
- Tom günde üç saat Fransızca çalışmaya karar verdi.

Tom decidió que iba a estudiar francés tres horas al día.