Translation of "Dizüstü" in Spanish

0.009 sec.

Examples of using "Dizüstü" in a sentence and their spanish translations:

Dizüstü düştü.

Cayó de rodillas.

- Dizüstü bilgisayarımı almaya gitmem gerekiyor.
- Dizüstü bilgisayarımı almaya gitmeliyim.

Necesito ir a buscar mi laptop.

Bugün dizüstü bilgisayarımı kaybettim.

Perdí mi cuaderno hoy.

Ben dizüstü bilgisayarımı çaldırdım.

Me robaron el ordenador portátil.

Bu dizüstü bilgisayar benimdir.

- Esta computadora portátil me pertenece.
- Esta computadora portátil es mía.
- Esta laptop es mía.
- Esta laptop me pertenece.

Bu bir dizüstü bilgisayardır.

- Es un cuaderno.
- Es una libreta.

O, kimin dizüstü bilgisayarıdır?

- ¿De quién es ese cuaderno?
- ¿De quién es este portátil?

Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.

Te regalaré un portátil.

Oturdum ve dizüstü bigisayarımı açtım.

- Me senté y abrí mi láptop.
- Me senté y abrí mi ordenador portátil.

Lütfen dizüstü bilgisayarınızı bana gösterin.

Por favor, muéstrame tu portátil.

Bu dizüstü bilgisayar çok incedir.

Esta laptop es sumamente delgada.

Senin yanında dizüstü bilgisayarın var mı?

¿Llevas tu portátil?

O mağazada dizüstü bilgisayar satıyorlar mı?

¿Venden computadoras portátiles en aquella tienda?

Bu dizüstü bilgisayar ince ve hafif.

Esta computadora portátil es delgada y ligera.

Benim bir dizüstü bilgisayara ihtiyacım var.

- Necesito una laptop.
- Necesito un portátil.

Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.

- Es práctico tener una computadora portátil.
- Es práctico tener un laptop.
- Es práctico tener un portátil.

Mary dizüstü bilgisayarını her zaman yanında bulundurur.

María siempre trae su laptop consigo.

John Wilkes Booth bir dizüstü bilgisayar taşıdı.

John Wilkes Booth llevaba un bloc de notas.

- Tom kafama dizüstü bilgisayarımla vurdu. O da çatladı!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!

Tom me pegó en la cabeza con mi portátil. ¡Ahora está roto!

Yaşlı adam dizüstü bilgisayarımı gördü ve bana gülümsedi.

- El viejo vio mi cuaderno y me sonrió.
- El anciano vio mi cuaderno y me sonrió.

Kendine ne zaman yeni bir dizüstü bilgisayar satın alacaksın?

¿Cuándo te vas a comprar un notebook nuevo?

- Bu laptop bana ait.
- Bu dizüstü bilgisayar bana ait.

- Esta computadora portátil me pertenece.
- Esta computadora portátil es mía.
- Esta laptop es mía.
- Esta laptop me pertenece.

Mary onun dizüstü bilgisayarını sormadan aldığı için Tom kızgın.

Tom estå enfadado porque Mary tomó prestado su portátil sin permiso.

- Sana bir dizüstü bilgisayar vereceğim.
- Sana bir defter vereceğim.

Te daré un cuaderno.

Her biri için bir dizüstü bilgisayar yerine bütün konularım için üç halkalı klasör kullanırım.

Yo uso un archivador para todas las asignaturas en lugar de un cuaderno para cada una.