Translation of "Gitmem" in Spanish

0.008 sec.

Examples of using "Gitmem" in a sentence and their spanish translations:

- Ben okula gitmem.
- Okula gitmem.

- Yo no voy a la escuela.
- Yo no voy al colegio.
- No voy a la escuela.

Gitmem gerekiyor.

Me debería ir.

Okula gitmem.

No voy a la escuela.

Gitmem gerek.

Me tengo que ir.

Kiliseye gitmem.

No voy a la iglesia.

Banyoya gitmem gerekiyor.

- Tengo que ir al baño.
- Yo tengo que ir al baño.

Okula gitmem gerekiyor.

Tengo que ir a la escuela.

Gitmem gerektiğini biliyorsun.

- Sabes que tengo que ir.
- Sabes que me tengo que ir.
- Saben que me tengo que ir.

Geri gitmem gerek.

Tengo que regresar.

Gerçekten gitmem gerekiyordu.

De verdad que me tenía que ir.

Gerçekten gitmem gerekiyor.

Realmente tengo que salir.

Hastaneye gitmem gerek.

Tengo que ir al hospital.

Şimdi gitmem gerek.

- Ya me tengo que ir.
- Ahora tengo que irme.
- Debo irme ahora.

Şehre gitmem gerekiyor.

Tengo que ir al centro.

İşe gitmem gerek.

Tengo que ir al trabajo.

Şimdi gitmem gerekiyor.

Tengo que ir ahora.

Hastaneye gitmem lazım.

Tengo que ir al médico.

Yağmur durmadıkça, gitmem.

No iré si no para de llover.

Hiç ceketsiz gitmem.

Nunca voy sin chaqueta.

Hastaneye gitmem gerekti.

Tuve que ir al hospital.

- Bu sabah bankaya gitmem gerek.
- Sabahleyin bankaya gitmem lazım.

Tengo que ir al banco por la mañana.

Yağmur yağması halinde, gitmem.

En caso de lluvia no voy a ir.

Dün doktora gitmem gerekti.

Tuve que ver a un doctor ayer.

Oraya gitmem gerekiyor mu?

¿Hace falta que yo vaya allá?

Ben okula otobüsle gitmem.

No voy al colegio en bus.

Pazar günü okula gitmem.

No voy a la escuela en domingo.

Nereye gitmem gerektiğini bilmiyorum.

No sé a dónde debería ir.

Acil servise gitmem gerekti.

Tuve que ir a urgencias.

Pazar günleri okula gitmem.

Los domingos no voy al colegio.

Gitmem söylenilen yere giderim.

Voy adonde me dicen que vaya.

Şimdi bankaya gitmem gerek.

Ahora tengo que ir al banco.

Şimdi gitmem gerekiyor mu?

- ¿Tengo que ir ahora?
- ¿Debo ir ahora?

Neredeyse hiç kiliseye gitmem.

Casi nunca voy a la iglesia.

Neredeyse hiç müzelere gitmem.

Casi nunca voy a los museos.

Asla bir yere gitmem.

Nunca voy a ningún lado.

Eğer gitmem gerekiyorsa giderim.

Iré si es necesario.

Cumartesi günleri okula gitmem.

No voy a la escuela los sábados.

Gerçekten eve gitmem gerekiyor.

Debería estar de camino a casa.

Gitmem için zaman geldi.

Es hora de que me vaya.

- Sensiz gitmeyeceğim.
- Sensiz gitmem.

- No iré sin ti.
- No pienso ir sin ti.

- Sen gitmezsen, ben de gitmem.
- Sen gitmeyeceksen ben de gitmem.

Si tú no vas, yo tampoco.

- Sen gitmezsen, ben de gitmem.
- Eğer sen gitmezsen ben de gitmem.

Si tú no vas, yo tampoco.

İstediğim kadar sık sinemaya gitmem.

No voy al cine tan frecuentemente como me gustaría.

Havaalanından oraya nasıl gitmem gerekiyor?

¿Cómo podría llegar ahí desde el aeropuerto?

- Gitmek zorunda kaldım.
- Gitmem gerekiyordu.

Tuve que ir.

Senin yerinde olsam oraya gitmem.

- En tu lugar yo no iría allí.
- Si yo fuera tú no iría allí.
- Yo no iría allí si fuera tú.

Diş doktoruna gitmem mi gerekiyor?

¿Necesito ir al dentista?

Şimdi gitmem gerek. Hoşça kal!

Debo irme en este momento. ¡Adiós!

Dairemi temizlemeden asla tatile gitmem.

Nunca me voy de vacaciones sin limpiar mi apartamento.

Lütfen beni gitmem için zorlama.

Por favor, no me obligues a ir.

Otelime gitmem gerekiyor, Hilton oteli!

¡Necesito ir a mi hotel, el hotel Hilton!

Sen gitmeyeceksen ben de gitmem.

- Si tú no vas, yo tampoco.
- Si no vas a ir, yo tampoco voy.

- Geri gitmeliyim.
- Geri gitmem gerekiyor.

- Debo regresar.
- Debo volver.

Tom buraya gelmeden gitmem lâzım.

Tengo que irme antes de que venga Tom.

Oraya gitmem gerektiği için gittim.

Fui allí por necesidad.

- Gitmeli miyim?
- Gitmem gerekiyor mu?

¿Debería ir?

Yerinde olsam onunla yaşamaya gitmem.

Si yo fuera tú, no me iría a vivir con él.

Oraya gitmiyorsan, ben de gitmem.

Si tú no vas, yo tampoco.

Bu sabah bankaya gitmem gerek.

Tengo que ir al banco por la mañana.

Cumartesi günleri asla alışverişe gitmem.

Nunca voy de compras los sábados.

Benim üniversiteye gitmem gerekiyor mu?

¿Debería ir a la universidad?

Yakında döneceğim. Postaneye gitmem gerekiyor.

Volveré pronto. Tengo que volver a la oficina de correos.

Ben sık sık kiliseye gitmem.

No suelo ir a la iglesia.

- Gitmeliyim.
- Şimdi gitmek zorundayım.
- Şimdi gitmeliyim.
- Gitmem gerek.
- Ben gitmeliyim.
- Şimdi gitmem gerek.

- Me tengo que ir ahora.
- Ya me tengo que ir.
- Ahora tengo que irme.
- Debo irme ahora.
- Me tengo que ir.
- Tengo que irme ahora.
- Ahora me tengo que ir.
- Debería largarme.
- Es hora de que me vaya.
- Bueno, ahora me tengo que ir.
- Necesito irme.
- Tengo que irme.

Otobüsle oraya gitmem ne kadar sürer?

¿Cuánto tiempo me llevará llegar allí en bus?

Tek başıma gitmem gerektiğini düşünüyor musun?

- ¿Crees que debería ir solo?
- ¿Crees que debería ir sola?

- Boston'a dönmeliyim.
- Boston'a geri gitmem gerekiyor.

Necesito regresar a Boston.

Tom bana gitmem için izin verdi.

Tom me dio permiso para ir.

Çiş yapmak için tuvalete gitmem gerekiyor.

Tengo que ir al baño para echar un cloro.

Toplantıya gitmem gerektiği konusunda onunla anlaştı.

Ella estuvo de acuerdo con él en que yo tenía que ir a la reunión.

Onlar bana doktora gitmem gerektiğini söyledi.

Me dijeron que debía ir al doctor.

Bana hangi yoldan gitmem gerektiğini söyler misiniz?

¿Podría decirme qué camino debo seguir?

Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.

Mi madre me dejó ir al extranjero.

- Çiş yapmaya gitmem gerekiyor.
- Gidip işemem lazım.

- Necesito mear.
- Necesito hacer pis.

Eğer kayak yapmaya gitmezsen, ben de gitmem.

Si tú no vas a esquiar, yo tampoco iré.

Eğer yarın balık tutmaya gitmezsen, ben de gitmem.

Si mañana no vas de pesca, yo tampoco.

- Benim şehir merkezine gitmem gerekiyor.
- Şehir merkezine gitmeliyim.

Necesito ir al centro.

Neden gece yarısı senin evine gitmem gerektiğini anlamıyorum.

No entiendo por qué tengo que ir a tu casa a la medianoche.

- Boston'a gitmeliyim.
- Boston'a gitmek zorundayım.
- Boston'a gitmem gerekiyor.

Tengo que ir a Boston.

- Şimdi gitmek zorundayım.
- Şimdi gitmeliyim.
- Şimdi gitmem gerek.

- Ya me tengo que ir.
- Ahora tengo que irme.
- Debo irme ahora.
- Me tengo que ir.
- Tengo que irme ahora.
- Ahora me tengo que ir.

- Dizüstü bilgisayarımı almaya gitmem gerekiyor.
- Dizüstü bilgisayarımı almaya gitmeliyim.

Necesito ir a buscar mi laptop.

- Tuvalete gitmek zorundayım.
- Banyoya gitmem gerekiyor.
- Tuvaleti kullanmak zorundayım.

Tengo que ir al baño.

O ortamı daha iyi tanımak için her gün gitmem gerekti.

Para conocer mejor su entorno, tuve que ir todos los días.

- Yalnız başıma gitmem gerektiğine inanıyor musun?
- Sence, yalnız mı gitmeliyim?

- ¿Crees que debería ir solo?
- ¿Crees que debería ir sola?

Bir gün Fransa'ya gitmem kaçınılmaz, sadece ne zaman olduğunu bilmiyorum.

Es inevitable que yo vaya a Francia algún día, sólo que no sé cuándo.

Boston'a sık sık gitmem ama her gidişimde ondan çok hoşlanıyorum.

No voy a menudo a Boston, pero me siento muy bien cuando estoy allí.

- Gitmem gerektiğini düşünüyor musunuz?
- Sizce gitmeli miyim?
- Sence gitmeli miyim?

¿Tú crees que me tengo que ir?

- Yarın kiliseye gitmeliyim.
- Yarın kiliseye gitmem gerekiyor.
- Yarın kiliseye gitmek zorundayım.

Tengo que ir a la iglesia mañana.

- Bir toplantıya gitmem gerekiyor.
- Bir toplantıya gitmeliyim.
- Bir toplantıya gitmek zorundayım.

Tengo que ir a una reunión.

- Bankadan biraz para çekmeye gitmem gerekiyor.
- Bankadan biraz para çekmeye gitmeliyim.

Necesito ir a sacar algo de dinero del banco.