Translation of "Fazlasını" in Russian

0.007 sec.

Examples of using "Fazlasını" in a sentence and their russian translations:

- Daha fazlasını bilmem gerekiyor.
- Daha fazlasını bilmeliyim.

Мне нужно знать больше.

Daha fazlasını bekliyordum.

Я ожидал большего.

Bundan fazlasını yapamam.

Больше я ничего не могу сделать.

Ondan fazlasını yapacağım.

Я сделаю больше, чем это.

Çok daha fazlasını istiyorum.

- Я хочу намного больше.
- Я хочу гораздо больше.

Daha fazlasını yapmak isterim.

Я бы хотел сделать больше.

Elimizden gelenin fazlasını yapalım.

- Давай сделаем больше.
- Давайте сделаем больше, чем нужно.
- Сделаем больше, чем от нас ждут.

Daha fazlasını hak ediyorum.

Я заслуживаю большего.

Daha fazlasını hak ediyorsun.

- Ты заслуживаешь большего.
- Вы заслуживаете большего.

Ondan daha fazlasını yapamazdın.

Вы не могли бы сделать больше, чем это.

Tom fazlasını hak ediyor.

Том заслуживает большего.

Bundan daha fazlasını bilmiyorum.

Больше я ничего не знаю.

Daha fazlasını yapabileceğimi biliyorum.

Я знаю, что могу сделать больше.

Bundan daha fazlasını umuyordum.

- Я надеялся на большее.
- Я надеялась на большее.

Keşke daha fazlasını yapabilsem.

Хотелось бы мне сделать больше.

Ben daha fazlasını umuyordum.

- Я надеялся на большее.
- Я надеялась на большее.

Bana daha fazlasını göster.

- Покажи мне ещё.
- Покажите мне ещё.

Senden daha fazlasını umuyordum.

Я ожидал от тебя большего.

Çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırma.

- Не откусывай больше, чем сможешь проглотить.
- Не бери больше, чем можешь унести.

İnsanlar daha fazlasını bekliyorlar.

Люди ожидают большего.

Daha fazlasını okumam gerek.

Мне надо больше читать.

- Tom bize anlattıklarından daha fazlasını biliyor.
- Tom bize söylediğinden fazlasını biliyor.

Том знает больше, чем говорит нам.

Zamanımızın daha fazlasını adalete yatırabiliriz,

Мы можем уделять больше времени справедливости,

Hem de 50 taneden fazlasını.

Их более 50.

190 milyar dolardan daha fazlasını

более 190

O, çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırdı.

- Он переоценил свои возможности.
- Он взял на себя непомерную задачу.
- Он не рассчитал своих сил.
- Он взялся за дело не по плечу.

Ben onun daha fazlasını istiyorum.

Я хочу ещё.

Bundan daha fazlasını hak ediyorsun.

- Ты заслуживаешь большего.
- Вы заслуживаете большего.

O daha fazlasını hak ediyor.

Он заслуживает большего.

Ondan çok daha fazlasını yapabiliriz.

Мы можем сделать гораздо больше.

Tom'un daha fazlasını bildiğinden kuşkulanıyorum.

Я подозреваю, что Том знает больше.

Daha fazlasını bilmek ister misin?

Хотите узнать больше?

Onların yapabildiğinden daha fazlasını yapabiliriz.

Мы можем сделать больше, чем они.

Tom çiğneyebileceğinden daha fazlasını ısırdı.

Том откусил больше, чем он мог прожевать.

100 kelimeden daha fazlasını biliyorum.

Я знаю больше ста слов.

Dünden daha fazlasını yapmak zorundayız.

Мы должны сделать больше, чем вчера.

Tom daha fazlasını bilmek isteyecektir.

Том захочет знать больше.

Senin bildiğinden daha fazlasını biliyorum.

Я знаю больше, чем ты.

Beklenebilenden daha fazlasını teklif etti.

Он предложил больше, чем можно было ожидать.

Tom umduğundan daha fazlasını aldı.

Том получил больше, чем ожидал.

Keyif, mutluluktan fazlasını hedeflemekten daha güzeldir.

И эта радость — лучшая цель, чем счастье.

Bugün teknoloji daha fazlasını da yapabilir.

Современная технология способна и на большее.

Gözler binlerce sözden daha fazlasını söyler.

Глаза скажут больше, чем тысячи слов.

Söylemem gerekenden daha fazlasını zaten söyledim.

- Я уже сказал больше, чем следовало.
- Я и так сказала больше, чем следовало.

Ben senin düşündüğünden daha fazlasını biliyorum.

- Я знаю больше, чем ты думаешь.
- Я знаю больше, чем вы думаете.

Tom niyet ettiğinin daha fazlasını söyledi.

Том сказал больше, чем намеревался.

Tom söylemesi gerekenden daha fazlasını söyledi.

Том сказал больше, чем следовало.

Ben daha fazlasını yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

Думаю, нам следует делать больше.

Tom ondan çok daha fazlasını yaptı.

Том сделал гораздо больше этого.

Tom daha fazlasını yapmak istediğini söyledi.

Том сказал, что хочет сделать больше.

Tom ihtiyacı olduğundan daha fazlasını aldı.

Том получил больше, чем ему было нужно.

Tom bize söylediğinden daha fazlasını biliyordu.

Том знал больше, чем нам рассказал.

- Hayatımda bir aptalca hatadan daha fazlasını yaptım.
- Hayatımda aptalca bir hatadan daha fazlasını yaptım.

Я совершил не одну глупую ошибку в своей жизни.

Hayatımızın %95'inden fazlasını otomatik pilotta geçiririz.

Более 95 процентов нашей жизни мы проводим на автопилоте.

Sizce bu mahlukların daha fazlasını nerede buluruz?

Где мы найдем больше ползучих тварей?

Aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır.

достойны чуть большего, чем другие.

Daha fazlasını istiyorsan ben senden ücret alırım

если вы хотите больше, я буду взимать плату

Kentin daha fazlasını görmek için otobüsle gidelim.

- Давай поедем на автобусе, чтобы лучше осмотреть город.
- Давайте поедем на автобусе, чтобы лучше осмотреть город.

Michael Jordan: "9000 atıştan daha fazlasını kaçırdım,

Майкл Джордан как-то сказал: «Я пропустил больше 9 000 бросков,

Ben sadece yemek pişirmekten daha fazlasını yapabilirim.

Я могу больше, чем просто готовить.

Dört göz iki gözden daha fazlasını görür.

- Четыре глаза видят лучше, чем два.
- Одна голова хорошо, а две лучше.
- Ум хорошо, а два лучше.

Tom muhtemelen bize söylediğinden daha fazlasını biliyor.

Возможно, Том знает больше, чем говорит нам.

Söylemem gerekenden daha fazlasını zaten sana söyledim.

- Я уже сказал тебе больше, чем следовало.
- Я уже сказал вам больше, чем следовало.

Tom muhtemelen bize anlattığından daha fazlasını biliyordu.

Том, вероятно, знал больше, чем рассказал нам.

Ve daha fazlasını keşfetmek için bir sürü fikrimiz.

и много идей, как выяснить о ней больше.

Benim arka bahçe on kişiden daha fazlasını barındırabilir.

Мой задний двор может вместить больше десяти человек.

- Ondan daha fazlasını bekleyemezsin.
- Ondan daha fazla bekleyemezsin.

Вам не следует ожидать больше, чем есть.

Sen benim hakkımda bilmek istediğinizden daha fazlasını öğreneceksiniz.

Ты узнаешь обо мне больше, чем тебе бы хотелось.

Bir karınca kendi ağırlığının 50 kat fazlasını kaldırabilir.

Муравей может поднять вес, который в 50 раз больше его собственного веса.

Fazlasını öğrenmek için kendinizi motive etmeniz ve kendinizi geliştirmeniz

очень тяжело мотивировать себя учиться дальше и совершенствоваться,

Tom onun hakkında benim bildiğimden çok daha fazlasını biliyor.

Том знает об этом гораздо больше, чем я.

Tom ve Meryem her yıl kazançlarının yarısından fazlasını biriktirir.

Том и Мария откладывают каждый год больше половины своего дохода.

Tom sana onun hakkında benim söyleyebileceğimden daha fazlasını söyleyebilir.

- Том может рассказать тебе об этом больше, чем я.
- Том может рассказать вам об этом больше, чем я.

O, Pierre'in itiraf etmek istediğinden daha fazlasını bildiğine ikna olmuştu.

Она была убеждена, что Пьер знал больше, чем хотел признаться.

Korkarım gerçek büyücü olmak, sivri şapka takmaktan daha fazlasını gerektiriyor.

Боюсь, что островерхая шляпа — это ещё не всё, что нужно для того, чтобы стать волшебником.

- Bence bundan daha fazlasını hak ediyorsun.
- Bence bundan daha fazlasını hak ediyorsunuz.
- Bence bundan daha fazlasına layıksın.
- Bence bundan daha fazlasına layıksınız.

- Я думаю, что ты заслуживаешь большего, чем это.
- Я думаю, ты заслуживаешь большего.
- Я думаю, вы заслуживаете большего.

İnsanlar ne kadar zengin olurlarsa olsunlar, her zaman daha fazlasını isterler.

Сколько ни богат человек, он всегда хочет больше.

Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.

Я не очень-то верю, когда кто-то говорит, что может свободно разговаривать более чем на 5 языках.

- Bir günde iki yüz e-postadan daha fazlasını alıyorum.
- Günde iki yüzden fazla e-posta alıyorum.

Я получаю больше двухсот электронных писем в день.

Onunla konuşmaya çalıştığımda, ben her zaman kekelemekten ya da aptalca bir şey yapmaktan daha fazlasını yapamayacak kadar kendimi çok utangaç buldum.

Каждый раз, когда я пытался говорить с ней, я так стеснялся, что заикался или говорил какую-нибудь глупость.