Translation of "Getirdi" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Getirdi" in a sentence and their dutch translations:

- Sami kelimeişehadet getirdi.
- Sami şehadet getirdi.

Sami legde zijn sjahada af.

Tom bunu getirdi.

Tom heeft dit gebracht.

Tom ne getirdi?

- Wat heeft Tom meegebracht?
- Wat heeft Tom meegenomen?

Leyla nakit getirdi.

Layla bracht het geld.

- Elmalar, portakalllar, ve benzerlerini getirdi.
- Elma, portakal falan getirdi.

Ze bracht appels, sinaasappels, enzovoort.

Ama yeminini yerine getirdi.

Maar hij heeft zijn gelofte vervuld.

Seni buraya ne getirdi?

Wat heeft u naar hier doen komen?

Teyzem bana çiçek getirdi.

Mijn tante heeft mij bloemen gebracht.

Tom yanında ne getirdi?

Wat heeft Tom meegebracht?

O ona çikolata getirdi.

Hij bracht haar chocolade.

O, yükümlülüğünü yerine getirdi.

Hij deed zijn plicht.

Tom bir turta getirdi.

Tom heeft een taart meegebracht.

Tom serinletici içecekler getirdi.

- Tom heeft verfrissingen meegebracht.
- Tom bracht verfrissingen mee.

Bu üzümleri kim getirdi?

Wie heeft deze druiven gebracht?

Sami, Leyla'yı mahkemeye getirdi.

Sami bracht Layla naar de rechtbank.

Sami çocuklarını eve getirdi.

Sami bracht zijn kinderen naar huis.

Sami camide kelimeişehadet getirdi.

Sami nam de sjahada af in de moskee.

- Tom Mary'ye bir hediye getirdi.
- Tom, Mary'ye bir hediye getirdi.

Tom bracht een cadeau voor Mary.

- Tom Mary için bir hediye getirdi.
- Tom, Mary'ye bir hediye getirdi.

Tom bracht een cadeau voor Mary.

TV setimizi aşağıya bodruma getirdi.

Hij bracht ons tv-toestel naar de kelder.

Tom Mary'ye biraz su getirdi.

Tom bracht Maria een beetje water.

- Sami odasında kendi kendine kelimeişehadet getirdi.
- Sami odasında tek başınayken kelimeişehadet getirdi.

Sami zei de shahada helemaal alleen in zijn kamer.

Bir şekilde, insanları bir araya getirdi,

Aan de ene kant heeft het de wereld verenigd.

Sıkı çalışma, Japonya'yı bugünkü haline getirdi.

Hard werk heeft Japan gemaakt tot wat het vandaag is.

Müziğin güzelliği onun gözlerine gözyaşı getirdi.

De schoonheid van de muziek bracht tranen in haar ogen.

Savaş kente ölüm ve yıkım getirdi.

- De oorlog bracht dood en vernietiging teweeg in de stad.
- De oorlog bracht dood en vernieling in de stad.

O beni bir arabayla okula getirdi.

Hij heeft mij naar school in een auto gebracht.

O bana bir bardak çay getirdi.

Ze trakteerde me op een kop thee.

Bu sözler onun gözlerinden yaş getirdi.

Ze kreeg door die woorden tranen in haar ogen.

O, bana bir fincan çay getirdi.

- Ze trakteerde me op een kop thee.
- Ze bracht mij een kop thee.

Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.

De jungle komt uit op deze grote open plek.

O bana bir bardak şekersiz çay getirdi.

Ze bracht me een kopje thee zonder suiker.

Bu beni dijital bir işaret fişeği haline getirdi.

werd ik een soort digitale bliksemafleider.

- Sami Kahire'de kelimeişehadet getirdi.
- Sami Kahire'de İslam'a geçti.

Sami nam de sjahada af in Caïro.

Pratik ve insancıl yaklaşımı saygı kazandı ve sonuçlar getirdi.

Zijn praktische en humane aanpak won respect en leverde resultaten op.

Koku, birkaç yıl önce bir gecenin anılarını geri getirdi.

De geur deed me denken aan een nacht jaren eerder.

Son zamanlardaki kahve kıtlığı birçok sorunu da beraberinde getirdi.

Het recente koffietekort bracht veel problemen met zich mee.

Tom'un kedisi hediye olarak ona ölü bir kuş getirdi.

- Toms kat bracht hem een ​​dode vogel als cadeau.
- Tom zijn kat bracht hem een ​​dode vogel als cadeau.

- Devrim yeni bir çağ getirdi.
- Devrim yeni bir döneme öncülük etti.

De revolutie leidde een nieuw tijdperk in.

- Bayan Smith ikinci çocuğunu doğurdu.
- Bayan Smith ikinci çocuğunu dünyaya getirdi.

Mevrouw Smith heeft haar tweede kindje ter wereld gebracht.

Tom papağanına "Bana yardım edin, beni papağan haline getirdi!" demeyi öğretti.

Tom leerde zijn papegaai zeggen: "Help me! Ze hebben me in een papegaai veranderd!"

- Sami ve Leya beraber kelimeişehadet getirdi.
- Sami ve Leya birlikte Müslüman oldu.

Sami en Layla namen hun sjahada samen af.

Ancak 1804'te Napolyon yeni bir imparatorluk kurdu ve eski rütbeyi geri getirdi.

Maar in 1804 stichtte Napoleon een nieuw rijk en herstelde de oude rang.