Translation of "Getirdi" in Arabic

0.044 sec.

Examples of using "Getirdi" in a sentence and their arabic translations:

- Sami kelimeişehadet getirdi.
- Sami şehadet getirdi.

نطق سامي بالشّهادة.

Ama yeminini yerine getirdi.

لكنه أوفى بنذره.

O bir süpürge getirdi.

اشترت مقشة.

Fadıl, Leyla'yı eve getirdi.

- أحضر فاضل ليلى إلى المنزل.
- أحضر فاضل ليلى إلى البيت.

Sami, Leyla'yı yanında getirdi.

أحضر سامي ليلى معه.

Sami camide kelimeişehadet getirdi.

نطق سامي بالشّهادة في المسجد.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

جلبت لي عمتي بعض الأزهار.

- O bana bir bardak çay getirdi.
- O, bana bir fincan çay getirdi.

أحضرت لي كأساً من الشاي.

- Sami odasında kendi kendine kelimeişehadet getirdi.
- Sami odasında tek başınayken kelimeişehadet getirdi.

نطق سامي بالشّهادة لوحده في غرفته.

- Amcam bize yeni bir televizyon getirdi.
- Dayım bizim için yeni bir TV getirdi.

اشترى لنا عمّي جهاز تلفاز جديد.

Bir şekilde, insanları bir araya getirdi,

بطريقة ما، يقرّب العالم ببعضه البعض

Fadıl, Dania için bazı kıyafetler getirdi.

أحضر فاضل بعض الملابس لدانية.

Ve uyuşturucu ticaretinin azaltılması zor hâle getirdi.

وجعل الامور أصعب في التحكم في تجارة المخدرات.

Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.

‫انظر، تتحوّل الغابة‬ ‫إلى منطقة واسعة وخالية تماماً.‬

Radyo ve plaklar müziği arabalarımıza, evlerimize getirdi.

فجلب المذياع والمسجلات الموسيقى إلى مركباتننا، و بيوتنا.

Ve bunu da her filminde dile getirdi

وعبر عنه في كل فيلم

Ne seni buraya bu kadar erken getirdi?

ما الذي جاء بك إلى هنا باكراً هكذا؟

Biz oturur oturmaz, o bize kahve getirdi.

ما إن جلسنا حتى جاءت لنا بالقهوة.

Sami'nin ailesi onun hayatını karmaşık hale getirdi.

لقد عقّدت عائلة سامي حياته.

Televizyon ve VHS, sporu ve dramayı salonumuza getirdi.

جلب التلفاز ونظام الفيديو المنزلي الرياضة والدراما الى غرف معيشتنا.

Bu beni dijital bir işaret fişeği haline getirdi.

جعلتنى شيئا كالبرق

Başardı , bu da BAE ekonomisine birçok fayda getirdi.

وتوزيعها ما عاد بالكثير من الفوائد على الاقتصاد الاماراتي.

O, misafirine yemek getirdi ve ona barınak sağladı.

هوَ أحضر الطعام لضيفهُ وقدم لهُ المأوىَ.

Ve bu hayatımı daha iyi bir hâle getirdi.

وهذا جعل حياتي أفضل بكثير.

- Sami, Leyla'yı tuzağa düşürdü.
- Sami, Leyla'yı oyuna getirdi.

أوقع سامي ليلى في فخّ.

- Sami Kahire'de kelimeişehadet getirdi.
- Sami Kahire'de İslam'a geçti.

نطق سامي بالشّهادة بينما كان في القاهرة.

Her şeyi öncekinden 100 kat daha iyi hâle getirdi.

هم من أعادوا بناءه أفضل مائة مرة من ذي قبل.

Ticinus'ta ki büyük yenilgisi Roma için ağır sonuçlar getirdi:

هزيمته في تيسينوس كان لها عواقب وخيمة على روما:

Pratik ve insancıl yaklaşımı saygı kazandı ve sonuçlar getirdi.

نال نهجه العملي والإنساني الاحترام وحقق نتائج.

Ve müteahhitleri karmaşık Apollo uzay aracının tasarımını aceleye getirdi.

سارعت وكالة ناسا ومقاولوها في تصميم مركبة الفضاء أبولو المعقدة.

Hıristiyanların kuşatılmış yerlerinden gizlice geçmişti, Bayezid'den şu haberi getirdi:

خطوط الحصار المسيحي لإيصال رسالة من بايزيد تقول:

O parka giderek parkı kendisi için bir araç haline getirdi.

ومن خلال الذهاب لتلك الحديقة، أصبحت تلك الحديقة بمثابة المركبة لهم.

- Sami geçen hafta kelimeişehadet getirdi.
- Sami geçen hafta Müslüman oldu.

نطق سامي بالشّهادة الأسبوع الماضي.

Uzay aracının ağır, çok parçalı ambarının tasarımı kaçmayı imkansız hale getirdi.

جعل تصميم الفتحة الثقيلة متعددة القطع للمركبة الفضائية الهروب مستحيلًا.

Ama en azından NASA için Apollo 8'in başarısı umut getirdi.

لكن بالنسبة لناسا على الأقل ، فإن نجاح أبولو 8 جلب الأمل.

Bu çoğulcu mesajı ülkenin fakir kesiminden yankı getirdi ve nihayetinde iktidara geldi

لاقت رسالته الشعبية الصدى لدى الفقراء الذين ساعدوه بالوصول إلى السلطة

- Sami ve Leya beraber kelimeişehadet getirdi.
- Sami ve Leya birlikte Müslüman oldu.

نطقا سامي و ليلى بالشّهادة معا.

Ancak 1804'te Napolyon yeni bir imparatorluk kurdu ve eski rütbeyi geri getirdi.

لكن في عام 1804 ، أسس نابليون إمبراطورية جديدة وأعاد ترتيبه القديم.