Translation of "Getirdi" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Getirdi" in a sentence and their portuguese translations:

Tom bunu getirdi.

Tom trouxe isso.

Kim bira getirdi?

Quem trouxe a cerveja?

Bana kahve getirdi.

- Ela me trouxe café.
- Ela trouxe café para mim.

Tom ne getirdi?

O que Tom trouxe?

Tom kimi getirdi?

Quem Tom trouxe?

Tom çiçekler getirdi.

Tom trouxe flores.

O onunkini getirdi.

Ele trouxe o dele.

Bunu kim getirdi?

Quem trouxe isso?

- Tom bir pasta getirdi.
- Tom bir kek getirdi.

Tom trouxe um bolo.

- Elmalar, portakalllar, ve benzerlerini getirdi.
- Elma, portakal falan getirdi.

Ela trouxe maçãs, laranjas, e assim por diante.

Ama yeminini yerine getirdi.

Mas ele cumpriu sua promessa.

Devrim birçok değişiklikler getirdi.

A revolução trouxe muitas mudanças.

Seni buraya kim getirdi?

Quem te fez vir aqui?

Savaş ülkeye yıkım getirdi.

A guerra trouxe a ruína para o país.

O görevini yerine getirdi.

Ele cumpriu a missão dele.

O, ailesine utanç getirdi.

Ele envergonhou sua família.

Tom'u buraya kim getirdi?

Quem trouxe Tom aqui?

Teyzem bana çiçek getirdi.

Minha tia me trouxe flores.

Tom yanında ne getirdi?

O que o Tom trouxe com ele?

Tom köpeğini okula getirdi.

Tom trouxe seu cachorro para a escola.

Tom bir battaniye getirdi.

Tom trouxe um cobertor.

Garson bana kahve getirdi.

A garçonete trouxe o meu café.

Garson bana içkimi getirdi.

O garçom trouxe minha bebida.

Tom bana kahve getirdi.

Tom me trouxe café.

Tom bir turta getirdi.

O Tom trouxe uma torta.

Cadı vampiri geri getirdi.

A bruxa trouxe o vampiro de volta.

Tom bir şemsiye getirdi.

Tom trouxe um guarda-chuva.

Tom bol yiyecek getirdi.

Tom trouxe bastante comida.

Fadıl, Leyla'yı eve getirdi.

Fadil trouxe Layla para casa.

Tom bir süpürge getirdi.

O Tom trouxe uma vassoura.

- Tom Mary'ye bir hediye getirdi.
- Tom, Mary'ye bir hediye getirdi.

Tom trouxe um presente para Mary.

- Sınıf arkadaşlarına daima sorunlar getirdi.
- Her zaman sınıf arkadaşlarına sorunlar getirdi.

Ele sempre causou problemas aos colegas de classe.

- Tom Mary için bir hediye getirdi.
- Tom, Mary'ye bir hediye getirdi.

Tom trouxe um presente para Mary.

Şiddetli yağmur vadiye sel getirdi.

A chuva forte causou inundações no vale.

Beni bugünkü durumuma büyükbabam getirdi.

Meu avô fez de mim o que eu sou.

Bana Almanca birçok roman getirdi.

Ela me trouxe muitos romances em alemão.

Grev şehri durma noktasına getirdi.

A greve parou a cidade.

Çay istediğimde, bana kahve getirdi.

Ele me trouxe café, quando eu tinha pedido chá.

Tom Mary'yi Boston'a geri getirdi.

Tom trouxe Maria de volta para Boston.

Tom Mary'ye biraz su getirdi.

Tom trouxe um pouco de água para Mary.

Teyzem bana bazı çiçekler getirdi.

Minha tia me trouxe algumas flores.

O, bize üzücü haber getirdi.

Ele trouxe-nos notícias tristes.

Anlaşma Texas'ı bağımsız hale getirdi.

O acordo tornou Texas independente.

Bugünkü durumuma beni amcam getirdi.

O que eu sou hoje em dia devo ao meu tio.

O, onu bizim yerimize getirdi.

Ela o trouxe até nós.

- O bana bir bardak çay getirdi.
- O, bana bir fincan çay getirdi.

Ela me trouxe uma xícara de chá.

- Amcam bize yeni bir televizyon getirdi.
- Dayım bizim için yeni bir TV getirdi.

O meu tio comprou uma televisão nova para nós.

Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.

Uma pequena caminhada me levou até o lago.

Müziğin güzelliği onun gözlerine gözyaşı getirdi.

A beleza da música trouxe-lhe as lágrimas aos olhos.

O, bayana bir bardak su getirdi.

Ele deu água para a senhorita.

O, kazaya ayrıntılı bir açıklama getirdi.

Ele deu uma descrição detalhada do acidente.

Çevirmem için bana bir mektup getirdi.

Ela me trouxe uma carta para traduzir.

Tom Mary'ye bir bardak su getirdi.

Tom trouxe a Maria um copo d'água.

O, bugün onun öğle yemeğini getirdi.

Ela trouxe o almoço dele hoje.

Kadın bir kız bebek dünyaya getirdi.

A mulher deu à luz uma menina.

Tom bana yiyecek bir şey getirdi.

O Tom me trouxe alguma coisa para comer.

Tom, Mary'ye bir bardak su getirdi.

Tom pegou um copo de água para Maria.

Tom Mary'ye biraz meyve suyu getirdi.

Tom trouxe um pouco de suco para Mary.

Tom her birimize bir hediye getirdi.

Tom trouxe um presente para cada um de nós.

Tom küçük kız kardeşini beraberinde getirdi.

O Tom trouxe sua irmã mais nova.

Tom bana bir bardak çay getirdi.

Tom me trouxe uma xícara de chá.

Bakın, orman bizi bu büyük açıklığa getirdi.

No meio da selva densa, encontrámos esta clareira enorme.

Ve bunu da her filminde dile getirdi

e ele expressou em todos os filmes

Birkaç dakikalık yürüyüş onu hayvanat bahçesine getirdi.

Poucos minutos de caminhada o trouxeram ao zoológico.

O bana bir bardak şekersiz çay getirdi.

Ela me trouxe uma xícara de chá sem açúcar.

Şiddetli yağmur sel getirdi, hasara sebep oldu.

A chuva forte causou uma inundação, provocando estragos.

Biz oturur oturmaz, o bize kahve getirdi.

Assim que nos sentamos, ela nos trouxe café.

Tom herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek getirdi.

O Tom trouxe bastante comida para todos comerem.

Fadil söz verdi ve onu yerine getirdi.

Fadil fez uma promessa e a cumpriu.

İçinde çok değerli eşyaların bulunduğu bir sandık getirdi.

Ele trouxe um cesto, no qual havia muitas coisas valiosas.

Tom teli kesti ve bombayı etkisiz hale getirdi.

O Tom cortou o fio e desarmou a bomba.

O, onu ebeveynlerimle tanıştırmak için bizim eve getirdi.

Ela o levou para a nossa casa para conhecer meus pais.

- İhtiyacım olan kitabı getirdim.
- O ihtiyacım olan kitapları getirdi.

Ele trouxe os livros dos quais eu precisava.

Tom'un kedisi hediye olarak ona ölü bir kuş getirdi.

O gato de Tom trouxe-lhe de presente um pássaro morto.

Onun ölümünün 24 saati içinde onu yakarak kül haline getirdi.

Ela o cremou no período de 24 horas de sua morte.

- Devrim yeni bir çağ getirdi.
- Devrim yeni bir döneme öncülük etti.

- A revolução introduziu uma nova era.
- A revolução deu início a uma nova era.

Geçen ay bizim yirmi yaşındaki kızımız bir kız bebek dünyaya getirdi.

Mês passado, nossa filha de vinte anos deu à luz uma menina.

Bu çoğulcu mesajı ülkenin fakir kesiminden yankı getirdi ve nihayetinde iktidara geldi

Sua mensagem populista ressoou entre os pobres do país, que acabaram ajudando a levá-lo ao poder.