Translation of "Teklif" in Portuguese

0.005 sec.

Examples of using "Teklif" in a sentence and their portuguese translations:

Teklif ettiğin nedir?

O que é que você propõe?

Birine evlenme teklif et.

Pedir a mão de alguém.

Mary'ye çıkma teklif ettim.

Convidei a Mary para sair.

Mary'ye çıkma teklif et.

Chame a Mary para sair.

Tom Mary'ye çıkma teklif etti.

- Tom convidou Mary para sair.
- Tom chamou Mary para sair.

Sana reddedemeyeceğin bir teklif sunacağım.

- Eu vou lhe fazer uma oferta que não pode recusar.
- Eu vou te fazer uma oferta que não podes recusar.

Tom Mary'ye evlilik teklif edecek.

Tom vai pedir a mão de Mary.

Onlar işi bana teklif etti.

Tom ofereceu o emprego a mim.

Sana evlenme teklif etmek istemiyorum!

Não quero pedir a sua mão!

Tavsiye teklif etmeye devam edeceğim.

Continuarei a oferecer conselhos.

Tom Mary'ye birasını teklif etti.

Tom ofereceu sua cerveja para Maria.

Tom'a bir iş teklif ediyorum.

Eu estou oferecendo um emprego ao Tom.

Kimse bana yardım teklif etmedi.

Ninguém me prestou ajuda.

Bana bir bira teklif etti.

Ela me ofereceu uma cerveja.

Ona çıkma teklif etmekten korktum.

Eu estava com medo de chamá-la para sair.

Değeri farklılaşmış teklif olarak veya

chame isto de proposta de valores diferenciados

Tom Mary'ye evlenme teklif etti.

Tom pediu Mary em casamento.

- Suzy, Tom'un ona çıkma teklif edeceğini umuyor.
- Suzy Tom'un çıkma teklif edeceğini umuyor.

Suzy espera que Tom peça para sair com ela.

Bu teklif beş gün için geçerlidir.

Essa oferta é válida por cinco dias.

O bana reddedemeyeceğim bir teklif yaptı.

Ela me fez uma proposta que eu não pude recusar.

Tom bana tekrar çıkma teklif etti.

Tom me convidou para sair de novo.

Mary ona çıkma teklif etmeni istiyor.

Mary quer que você convide-a para sair..

Zamanın olsaydı sana kahve teklif ederdim.

Se tu tivesses tempo, eu iria te oferecer um café.

Tom en azından ödemeyi teklif etmeliydi.

Tom deveria ter pelo menos oferecido pagar.

İlgi çekici bir teklif. Üzerinde düşüneceğim.

É uma proposta interessante. Vou pensar a respeito.

Ben Tom'a bir iş teklif ettim.

- Eu ofereci um emprego para o Tom.
- Ofereci um emprego a Tom.

Balalayka filmi için Kemal Sunal'a teklif götürülmüştü

Uma oferta foi enviada a Kemal Sunal para o filme Balalaika

Ve Mehmet Ali Birand teklif götürmüştü çünkü

e Mehmet Ali Birand fizeram uma oferta porque

Vikingler nadiren merhamet teklif ediyor veya bekliyorlardı:

Os vikings raramente ofereciam ou esperavam misericórdia:

Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.

Com a sua aprovação, eu gostaria de oferecer-lhe o emprego.

Tom Mary'nin ona teklif ettiği işi aldı.

Tom aceitou o emprego que Mary lhe ofereceu.

Onların size bir iş teklif ettiğini düşündüm.

Pensei que eles te ofereceram um trabalho.

O, koltuğunu yaşlı bir kadına teklif etti.

Ela cedeu seu lugar a uma idosa.

Biz ona güzel bir iş teklif ettik.

Nós o oferecemos um bom emprego.

Onlar sana bir iş teklif etti mi?

- Eles lhe ofereceram trabalho?
- Eles lhe ofereceram emprego?

Tom sana bir bira teklif etti mi?

Tom te ofereceu uma cerveja?

Tom sana tekrar çıkma teklif etti mi?

Tom convidou você para sair de novo?

Tom, Mary'ye birkaç kez çıkma teklif etti.

Tom perguntou para Mary muitas vezes.

Jim Anne'e birkaç kez çıkma teklif etti.

Jim convidou Anne para sair várias vezes.

Ona çıkma teklif ettim ve o evet dedi.

Eu a convidei para sair e ela disse que sim.

Sonunda çekingenliğimi aştım ve ona çıkma teklif ettim.

Finalmente venci minha timidez e perguntei-lhe se queria sair comigo.

Bir buluşmada Tom'un Mary'ye çıkma teklif etmesini istedim.

Eu tive de implorar a Tom que convidasse Mary a sair com ele.

Hiç kimse Mary'ye bir randevuda çıkma teklif etmedi.

Ninguém jamais pediu a Mary em namoro.

Nihai teklif önümüzdeki hafta bir ara ilan edilecek.

A proposta final será anunciada em algum momento da próxima semana.

O bana bir bira teklif etti fakat reddettim.

Ele me ofereceu uma cerveja, mas eu recusei.

Bu teklif 15 Ağustos 1999 yılında sona erecek.

Esta oferta expira em 15 de agosto de 1999.

O, sonunda ona evlenme teklif etmeye karar verdi.

Ele finalmente decidiu pedi-la em casamento.

- "Tom'un polise gitmesini nasıl engelleyeceksin?" "Ona para teklif edeceğim."
- "Tom'u polise gitmekten nasıl alıkoyacaksın?" "Ona para teklif edeceğim."

"Como você vai impedir que o Tom vá à polícia?" "Vou lhe oferecer dinheiro."

O, polise para teklif etmek nedeniyle hapis cezasına çarptırıldı.

Foi preso por oferecer dinheiro à polícia.

Fadil, Leyla'ya reddedilmesi için çok iyi bir teklif yaptı.

Fadil fez a Layla uma oferta boa demais para ser recusada.

Evlilik teklif etmeden önce düğün planlamak arabayı atın önüne koymaktır.

Planejar o casamento antes de fazer o pedido é colocar o carro na frente dos bois.

Garajımı temizlememe yardımcı olmak için yaptığın teklif için gerçekten minnettarım.

Eu realmente aprecio a sua oferta de me ajudar a limpar a minha garagem.

Çiftliğimi satmaya çalışıyorum, ancak şimdiye kadar herhangi bir teklif almadım.

Estou tentando vender minha fazenda, mas ainda não recebi nenhuma oferta.

- Tom Mary'ye bir bira önerdi.
- Tom Mary'ye bira teklif etti.

Tom ofereceu uma cerveja a Maria.

Mary Tom'la ilişkiyi bitirir bitirmez John ona çıkma teklif etti.

Assim que Mary terminou com Tom, John a convidou para sair.

Böyle bir şey yapmaları için para teklif ediliyor, onlar da bu fırsatı değerlendiriyorlar.

quando lhes oferecem dinheiro para fazer algo como isto, vão aceitar qualquer oportunidade que tenham.

O onun çatısını tamir etmesine yardım etmeyi teklif ettiğinde o çok memnun olmuştu.

Ele ficou bastante grato quando ela se ofereceu para ajudar a consertar seu telhado.

- Tom bana bir iş önerdi.
- Tom bana iş teklif etti.
- Tom bana bir iş teklifinde bulundu.

Tom me ofereceu um emprego.