Translation of "Bana" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Bana" in a sentence and their korean translations:

Dokun bana

나를 만져줘요.

Bunu bana

그녀가 저한테 이렇게 말한 건

bana tanı koyulduğunda

제가 진단을 받았을 때

Bana öylece baktı.

그는 절 다시 쳐다봤어요.

Ayrıca gençler bana

청년들은 또 이렇게 말하죠.

Çünkü bana göre

왜냐하면 제가 보기에

bana doğru gelmedi.

가슴에 와닿지 않았습니다.

O bana gerçek güzelliğin

엄마는 제게

Sadece durup bana baktılar.

저를 빤히 쳐다만 보더군요.

Bana dedi ki: "Mo...

제 아내는, "여보...

Böylece sıra bana geldiğinde

내 차례가 오면

Mektubunda bana şöyle yazmıştı,

하워드는 제게 쓴 편지에는 이런 이야기가 쓰여 있습니다.

Bana etrafı gezdirip gösterdi.

저에게 공장을 견학시켜주겠다고 하더라고요.

Bazıları bana dedi ki

사람들은 저에게

bana otizm teşhisi kondu.

저는 자폐증 진단을 받았어요.

Ve bana şunları söylediler:

그들은 제게 이런 말을 해주더군요.

Ama orada insanlar bana,

하지만 한국에서 저는 이런 질문들을 받았습니다.

Savunmamda bana ilham verdi.

마치 제 일인 것처럼요.

''Duygum bana ne söylüyor?''

"내 감정은 내게 무슨 말을 하는 걸까"

Erkek olacağım bana söylendi.

어떤 남자가 되어야 하는지 자라면서 들어왔습니다.

bana tekrar mesaj gönderdi.

저에게 또 소식을 전했습니다.

Umarım bana katılmaya isteklisinizdir,

여러분도 기꺼이 저와 함께 하길 바랍니다.

Bana bir ziyaretçi olmamayı,

‎문어 덕분에 ‎온전히 느낄 수 있었죠

Bazen bana söylense de

가끔 불평을 늘어놓기는 해도

Bana göre bu, bir kemancıya

저는 그 말이 바이올린 연주자에게,

Bana kalırsa, bu çok güzel

저에게 이것은 훌륭한 아이디어이자,

Annem bana güzel olduğumu söylerdi

엄마는 제가 아름답다고 하셨고

O insanlar bana yardım ettiler;

그들이 저를 구해줬습니다

bana ağabeyim gibi davranan biriydi.

나를 친오빠처럼 돌봐주었죠.

Bunun cevabı bana işimden geldi.

저는 그 답을 제 직업에서 얻었습니다.

Ve bana büyük acılar yaşattı.

예전 같지 않아 마음이 아팠습니다.

Bana kesin gizlilik sözü verdiler

절대 비밀 유지를 약속했기 때문에

Bana kalırsa bu ayı kakası.

이건 곰 똥 같네요

Şimdi biri bana söyleyebilir mi,

이제 누가 왜 감히 우리가 그런 미래를

Bana baktıklarında neler yapabileceğimi göreceklerdi.

그들이 제가 무엇을 할 수 있는지 알게 되면,

Örneğin, bana görsel zekâyı hatırlatan

한 예로, 이 작품을 보면

bana her şeyi veren kişi.

제게 모든 것을 주셨죠.

Ama aslında bana ait değil.

하지만 제 소유물은 아니에요.

Bana umut ve hayallerinden bahsediyorlar.

청년들은 꿈과 희망을 이야기합니다.

Ancak bana korkularından da bahsediyorlar.

그러나 두렵다고 말하기도 합니다.

Dozlar ve ilaçlar bana göre.

저에게 알맞는 용량과 처방으로 만들어진 것이죠.

bana uzun süren hoşnutluk hissettiriyordu.

오래도록 지속될 것 같은 행복감을 느꼈습니다.

İnanın bana, güzellik dünyayı kurtaracak.

정말로 미가 세상을 바꿀 것입니다.

Bana ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.

저에게 일어난 일을 알고 싶어한다는 것이었습니다.

O asker bana şunu öğretti,

그는 저에게 알려주었습니다. 그 군인은 단지

Bana cesaretin korkunun olmayışı değil,

아버지가 제가 보여주신 것은 공포를 없애는 것이 아니었어요

Dedi ki, "bana ait olan"

그녀는 말했어요. "난 쉴 곳을 찾고 있어요.

Ellerimi nasıl kullanacağımı öğretmedi bana.

아버지는 손을 쓰는 법을 가르쳐주지 않으셨어요.

bana çok küçük yaşta öğretilmişti

아주 어릴 때 배웠고

Vikipedi yazılarının bana söylemediği şey,

위키피디아 기사가 알려주지 않은 것도 있는데

Editörlerinden biri bana şöyle dedi:

그의 편집자 중 한 명이 저에게 말했죠.

Bana bir şey ifade etmiyor.

말이 안 되잖아요.

Peşpeşe bana hayır dediler tabii ki.

그들은 저에게 계속해서 거절했습니다.

Bu bana aynısını diğerlerine yapmak üzere

이는 다른 사람들도 이 감정을 느낄 수 있도록

O bana nasıl hikâye oluşturulacağını öğretti

그런 경험은 어떻게 이야기를 쓰는지 제게 가르쳐 줬지만

Ve bana ışık veriyor. Tamam, gidelim.

조금은 밝아질 거예요 자, 가시죠

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

물론 제 정치적 적들은 저를 보고 웃었죠.

Doktorlar bana ve aileme dolaysız olarak

의사들은 단도직입적으로 저와 제 부모님에게

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

가끔 사람들은 제게 이렇게 말하죠.

Belki de bana bir şans vereceklerdi.

아마도 제게 기회를 줄 거라고 생각했었습니다.

"Nanette" bana herhangi bir şey öğrettiyse

나넷의 경험이 제게 가르쳐준 게 있다면

Fakat bu bana bir şey öğretti.

제겐 큰 교훈이었어요.

Sabit bakışlar, sürekli olarak bana bakılması,

저를 계속해서 빤히 쳐다보고 있는 눈길

Bunu anlatırsan belki bana farklı davranırlar."

사람들이 저도 다르게 대할 거예요."

Ayrıca gençler bana istihdam konusundaki kaygılarını

청년들은 취업이 걱정된다고 말하기도 합니다.

Simone'a ve bana uzman görüşü sunuldu.

시몬과 저는 낫겠다는 희망이 오히려 심적 데미지를 준다는

David bana baktı ve şöyle dedi:

데이비드가 절 보고 말했죠.

Geliştirici Majora Carter bana şöyle söylemişti:

부동산개발업자 마조라 카터는 저에게 이런 말을 한 적이 있죠.

Bu bana çok yardımcı olmuştur. Pekâlâ.

정말 자주 도움이 되죠 좋습니다

Telefonlarınızı bırakın ve dikkatinizi bana verin.

핸드폰을 내려놓고 주의를 기울이세요.

Hızla yanıma geldi ve bana tutundu.

‎휙 다가와 ‎저를 붙잡더군요

Karım yol yapımında bana yardım ediyor.

아내는 저를 도와 길 내는 일을 하고 있지요.

şimdi bana bir insan olarak saygı duyuyorsunuz.

이제 여러분은 저를 인간으로서 존경하게 되죠.

Öğretmenimin bana sürekli söylediği bir şey var

자, 제 선생님이 제게 말씀하신 것은

Genellikle bir çocuk bana dik dik bakar.

저를 빤히 보는 아이가 종종 있습니다.

bana o gün bir tarih yazıldığı söylendi.

그날 역사가 만들어졌다고 하더군요.

Bana öyle geliyor ki nerede boy gösteriyorsak

제 생각에는 우리가 무슨 태도를 보이든

bana ne kadar yararlı olacaklarını bilmek istedim.

제 앞에 놓인 큰 산을 오르는 데에 말이죠.

bana iş vermeyi kabul eden birini buldum

간청 끝에 겨우 일자리도 구했고

Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.

전 이런 맛을 즐기는 사람은 아니에요

Bana koruma sağlayacak bir şeye ihtiyacım olacak.

피난처로 삼을 곳을 찾아야겠습니다

Ve bana sunacaklarına karşılık kendimi açık tutmaktır.

우주가 주는 것을 열린 마음으로 받아들이고

"Durumlarımızın farklı olduğunu biliyorum," diye yazdı bana,

그는 제게 "우리의 상황이 다른 걸 압니다만,

Bana hastane odasında onca zamanı geçirmek için

그는 제가 투병 중에 온종일

Bu bana iyi gelen bir düşünce yapısıydı,

이는 저를 잘 지탱해주는 사고방식이었죠.

Ama bana küçük bir parça güvence verdiler.

하지만 그들이 작은 위안을 주셨고

Ve bana fabrikayı gezdiren, üretimden sorumlu Rich.

공장 견학을 시켜줬던 생산 관리자 리치도 다시 불렀어요.

Bu sürecin bana risk almayı öğrettiğini hatırlatıyor.

위험을 감수해야 한다는 가르침을 상기시켜 주니까요.

Tüm sorunlar hakkında her şey bana soruluyordu.

투자하는데 잘못 될 수 있는 모든 것을 물어 보았어요.

Bana büyük bir yapbozun parçasıymışım gibi hissettiriyor.

제가 제 자신보다 훨씬 더 큰 서사의 한 부분인 것처럼 느끼게 하죠.

Gençler ayrıca bana şiddetle ilgili kaygılarından bahsediyorlar.

청년들은 폭력의 두려움도 이야기합니다.

Ve bana göre evde bakım iyi işliyor.

제 생각에 홈 헬스 케어는 아주 효과가 좋습니다.

Sanki bana bakıyordu ama aslında yere bakıyordu.

아버지는 멍하니 바닥을 바라보고 있었습니다.

Güreş hem bana hem de babama aitti.

레슬링은 저와 아빠의 일부였어요.

Ve bu değerleri ağabeyim ile bana aktardılar,

그 삶의 가치를 저와 남동생에게 물려주셨어요.

Bana doğru gelmeye başladı. Ve doğal içgüdüm,

‎문어가 다가오길래 ‎저는 본능적으로

Bu olanların bana hatırlattığı şey New Orleans'daki

뉴올리언즈가 태풍 카트리나로 타격을 입었을 때

Öğretmenlerimin öğrettiklerinin bana kolay gelmesi gerektiğini düşünürdüm.

선생님께서 가르치는 내용을 바로 이해해야 한다고 생각했죠.

Bu, ben ortaokuldayken annemin bana öğrettiği bir söz.

중학생일 때 저의 어머니가 가르쳐준 말입니다