Translation of "Düşük" in Portuguese

0.012 sec.

Examples of using "Düşük" in a sentence and their portuguese translations:

Tehlike son derece düşük.

O risco é mínimo.

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

Mas uma câmara especial...

Düşük maliyetli prefabrik evleri öneriyoruz.

Ofertamos casas pré-fabricadas de baixo custo.

Su düşük sıcaklıklarda buza dönüşür.

A baixas temperaturas, a água vira gelo.

Tom kilosunu düşük tutmaya çalışıyor.

Tom está tentando manter seu peso baixo.

Onları düşük bir fiyatla sattım.

Eu vendi aquelas coisas a um baixo preço.

Geçen yıl bir düşük yaptım.

Eu tive um aborto espontâneo ano passado.

Ama düşük ışıkta görmeye ayarlı kameralar...

Mas câmaras especiais para filmar com pouca luz...

Bunun hakkında sürekli düşük enerjili diyor

sobre isso diz constantemente baixa energia

Düşük uçan turnalar sıcak havayı gösterir.

Quando os grous voam baixo indicam tempo de calor.

Birçok bağımsız film düşük bütçelerle yapılmaktadır.

Muitos filmes independentes são feitos com baixos orçamentos.

Ben fiyatın fazla düşük olduğunu düşünüyorum.

Eu considero o preço baixo demais.

O, benim düşük maaşımdan şikayetçi oldu.

Ela reclamou do meu baixo salário.

Tom düşük maaşı hakkında şikâyette bulundu.

Tom reclamou do seu salário baixo.

Düşük dereceli bir pasaport seçimlerinizi sınırlar,

Um passaporte de baixo escalão limita suas escolhas,

Düşük enerjili bir adamın asla Amerika'yı yönetemeyeceğini

que um homem de baixa energia nunca governaria a América

Fiyat düşük ama kalitesi çok iyi değil.

O preço é baixo, mas a qualidade não é muito alta.

Doktor, Anne'in potasyum seviyesinin düşük olduğunu söyledi.

O médico disse que Ana está com carência de potássio.

Utangaç öğrenciler çoğunlukla daha düşük notlar alır.

Alunos tímidos geralmente recebem notas mais baixas.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

As câmaras de filmagem com pouca luz revelam os predadores poderosos...

Küçük arabalar, düşük yakıt tüketimi nedeniyle çok ekonomiktir.

Carros pequenos são muito econômicos por causa do baixo consumo de combustível.

Onun düşük maaşı onun ev satın almasını engeller.

- Seu baixo salário não lhe permite comprar a casa.
- Seu baixo salário o impede de comprar uma casa.

Ancak gripte ölüm oranı daha da düşük: %0.1.

Mas a taxa de mortalidade da gripe é ainda mais baixa... 0,1%.

Onun maaşı düşük bu yüzden değişik işler yapmak zorunda.

Seu salário é baixo, de maneira que ele tem de fazer biscates.

Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum.

Minha amiga abortou e eu não sei como a confortar.

Olarak sayılıyorlar! Africa sadece düşük vergiler vaat etmiyor ayrıca

República da Libéria! África, não só oferecem benefícios fiscais

Bu yer görece düşük kirlilik düzeyine sahip gibi görünüyor.

Este lugar parece ter relativamente baixos níveis de poluição.

Gözlerinde bulunan aynaya benzer hücreler var olan düşük ışığı kuvvetlendiriyor.

O puma tem células idênticas a espelhos que refletem a luz que atinge os olhos.

Ama merak etmeyin bu türlerle zaten karşılaşma ihtimalimiz çok düşük

mas não se preocupe, é muito improvável que encontremos essas espécies de qualquer maneira

Farkında mısınız burada seviye aslında düşük yine karşıya küfür var

Você está ciente de que o nível está baixo novamente?

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Uma câmara de filmar com pouca luz revela este mundo gelado.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

Este infrassom é contido pelo dossel e penetra na muralha de árvores.

Düşük frekanslı gürlemelerle... ...ki bazısı o kadar düşüktür ki insanlar duyamaz...

Usando ruídos de baixa frequência, alguns tão baixos que não são detetáveis pelo ser humano...

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

Na calada da noite, câmaras de filmagem com pouca luz revelam uma imagem notável.

Tüketiciden daha düşük olan bir seviyenin var olup olmadığını merak ediyorum.

Será que existe um nível mais baixo que "usuário"?

Ya da bisiklet sürenlerden kapma riskinin sandığımdan daha düşük olduğunu fark ettim.

Covid-19 de atletas ou ciclistas na rua é muito menor do que eu pensava.

Ancak uzmanlar çok daha düşük, sadece 3 milyon insanın katılımını ortaya koyuyor

Mas os especialistas colocam esse número muito abaixo, em apenas 3 milhões de pessoas.

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

Mas câmaras especiais revelam uma espécie com uma abordagem diferente.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

Uma câmara de filmar com pouca luz revela um urso-polar fêmea e as suas duas crias