Translation of "Suyun" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Suyun" in a sentence and their polish translations:

suyun akacağı güzergahta,

drogą, którą podróżowałaby woda do oceanu,

- Balık suyun dışında yaşayamaz.
- Balıklar suyun dışında yaşayamaz.

Ryby nie mogą żyć poza wodą.

Hiç suyun var mı?

Masz trochę wody?

- Suyunuz var.
- Senin suyun var.

Ty masz wodę.

Suyun başında başka devler de var.

Są tu też inne giganty.

Buz tabakası altında suyun saklı olduğu,

o płynnej wodzie wewnątrz lądolodu,

Suyun ne kadar derin olduğunu düşünüyorsun?

Jak sądzisz, jak głęboka jest woda?

Suyun içinde kambur balinaların inanılmaz seslerini duyabiliyorsun.

Niesamowite odgłosy wielorybów dochodziły do mnie przez wodę.

- Yağ yüzeye çıkar.
- Yağ suyun üstüne çıkar.

Tłuszcz pływa na górze.

Dünyadaki suyun yaklaşık yüzde 97'si okyanuslardadır.

Około 97 procent wody na Ziemi znajduje się w oceanach.

Gölgenizi suyun yüzeyinden uzak tutmak için dikkat etmelisiniz.

I nie chcę rzucać cienia na powierzchnię wody.

Vaha su demektir ve suyun olduğu yerde yaratıklar bulunur.

Oaza oznacza wodę, więc zawsze spotkasz tam zwierzęta.

Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.

Wyobraźcie sobie, kiedy pada i cała woda zostaje sprowadzona i zebrana tutaj.

Gerçekten bu suyun içmek için güvenli olduğunu düşünüyor musun?

- Czy naprawdę sądzisz, że bezpiecznie jest pić tę wodę.
- Czy naprawdę myślisz, że ta woda jest zdatna do picia?

Bu yüzden suyun üstünde bir yer bulmak daha mantıklı olur.

Więc chcemy być wysoko ponad wodą.

Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.

Mieliśmy mały drewniany bungalow pod znakiem wysokiej wody.

Suyun sıcaklığı sekiz, dokuz dereceye kadar düşüyor. Soğuk, nefesini kesiyor.

Temperatura wody spada do ośmiu, dziewięciu stopni Celsjusza. Zimno zapiera dech.

Dünya ile diğer gezegenler arasındaki fark Dünya'da suyun var olmasıdır.

Różnica pomiędzy Ziemią a innymi planetami jest taka, że na Ziemi jest woda.

Ya da su olan tünelden gidebiliriz. Suyun olduğu yerde yaratıklar da vardır.

Mogę też pójść w dół tunelu wodnego. Gdzie jest woda, tam są zwierzęta.