Translation of "Altında" in Polish

0.015 sec.

Examples of using "Altında" in a sentence and their polish translations:

O, sandalyenin altında.

To leży pod krzesłem.

Sandalyeler ağacın altında.

Krzesła są pod drzewem.

- Bir ağacın altında duruyorum.
- Bir ağacın altında dayanıyorum.

Stoję pod drzewem.

Trenin altında ray olmadığını,

zauważamy, że nie ma torów pod pociągiem,

Güneş ufkun altında batıyor.

Słońce zachodzi za horyzont.

Metrolar yerin altında gider.

Metro jeździ pod ziemią.

Kolunun altında kitaplarını tutuyor.

Trzyma książki pod ramieniem.

Onu masanın altında bıraktılar.

Zostawili to pod stołem.

Her şey kontrolüm altında.

Mam wszystko pod kontrolą.

Tom yatağın altında süründü.

Tom wczołgał się pod łóżko.

Buz ağırlığın altında çatladı.

Lód załamał się pod ciężarem.

Ağacın altında bank var.

Pod drzewem jest ławka.

Bakalım altında ne var? Yok.

Zobaczę, co jest pod tym.

Buzun altında ana kayalar olur.

Pod lodem znajduje się skała macierzysta.

Uzun süredir su altında olduğumdan,

Długo byłem pod wodą,

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

Życie pacjenta było zagrożone.

Yatağın altında bir kedi var.

- Tutaj jest kot pod łóżkiem.
- Pod łóżkiem jest kot.

Onu 1,000 yenin altında alamazsın.

Nie kupisz tego za mniej niż 1000 jenów.

Masanın altında bazı kurabiyeler var.

Pod stołem jest trochę ciastek.

O, bir ağacın altında oturuyordu.

Siedziała pod drzewem.

Yer altında alışveriş bölgesi var.

Pod ziemią jest centrum handlowe.

Masanın altında bir kurabiye var.

Ciastko jest pod stołem.

Alkolün etkisi altında araba sürmeyin.

Nie prowadź pod wpływem alkoholu.

Ben baskı altında iyi çalışmam.

Pod presją źle pracuję.

Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.

Nie chcę pracować w tych warunkach.

Tom çitin altında sürünmeye çalıştı.

Tom próbował przeczołgać się pod płotem.

Yatağımın altında bir canavar var.

Pod moim łóżkiem jest potwór.

Sandalyenin altında uzaktan kumanda var.

Pod fotelem jest pilot do telewizora.

Bak kanepenin altında ne buldum?

- Spójrz, co znalazłem pod sofą.
- Popatrz, co znalazłem pod sofą.

Masanın altında bir kedi var.

Pod stołem jest kot.

Tom gizemli koşullar altında öldü.

Tom zmarł w tajemniczych okolicznościach.

O bir ağacın altında uyudu.

Spał pod drzewem.

Yatağın altında bir hamamböceği var!

Pod łóżkiem jest karaluch!

Ama aslında tarantulalar yerin altında yaşarlar.

ale w rzeczywistości żyją one w norach pod ziemią.

Gerildiklerinde, baskı ve tehdit altında olduklarında,

Gdy czują się zestresowane lub zagrożone,

Yaydıkları ışık altında kitap bile okunabilir.

Przy ich blasku można czytać.

Baloncuklar, ışıkların altında yol gösterici oluyor.

W świetle bąbelki działają jak latarnia...

Centenario Stadyumu'nun bayrakları altında beceriyorlar seni.

Na stadionie Centenario plugawią naszą flagę.

Bakın, bunun altında bir şey var.

Coś pod tym jest.

Buz tabakası altında suyun saklı olduğu,

o płynnej wodzie wewnątrz lądolodu,

"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.

Pomyślałem: „Jest bezpieczna. Jest pod skałą”.

Ama bunun altında, buraya gelebilmek için

Ale poza tym wszystkim byłem niezwykle dumny z tego zwierzęcia,

Bu dönem notların ortalamanın oldukça altında.

Twoje oceny były sporo poniżej średniej w tym semestrze.

Ben en iyi baskı altında çalışırım.

Najlepiej pracuje mi się pod presją.

- Şirket borç altında.
- Şirket borç içinde.

Przedsiębiorstwo ma deficyt.

- Sokakları su basmış.
- Sokaklar su altında.

Ulice są zalane.

Yatağımın altında bir hilkat garibesi var.

Pod moim łóżkiem jest potwór.

Tom belli ki çok stres altında.

Tom jest oczywiście w sporym stresie.

Tom, aradığı şeyi masanın altında buldu.

Tom znalazł, czego szukał, pod stołem.

Güneş'in altında yeni bir şey yok.

Nic nowego pod słońcem.

Tom, kanepenin altında bulduğum şeye bak.

Tom, popatrz, co znalazłem pod kanapą.

Balinalar uzun süre su altında kalabilir.

Wieloryby mogą pozostawać zanurzone przez długi czas.

Sandalyenin altında bir çift eldiven buldum.

Znalazłem parę rękawiczek pod krzesłem.

Bu tavsiyenin altında yatan teori nedir?

Co stoi za tą radą?

Yüzlerce alan sel suları altında kaldı.

Setki pól zostały zatopione podczas powodzi.

Su altında nefes alabilmenin hayalini kurardım.

Kiedyś marzyłem o tym, żeby być w stanie oddychać pod wodą.

Senin gözlerinin altında mor halkalar var.

Masz podkrążone oczy.

Sahte kimlikler altında veya kimlikler olmadan yaşayamayız.

i nie potrafimy żyć z fałszywą tożsamością lub bez tożsamości.

Onun altında olmadığımız için uğurlu yıldızlarınıza şükredin.

Podziękujcie łutowi szczęścia, że nas tam nie było.

Şu anda bedenim iflas etme tehlikesi altında.

Teraz ryzykuję utratę władzy w ciele.

Bu ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

która sprawia, że fluoryzują w świetle ultrafioletowym.

Bu, ultraviyole ışık altında fosforlu görünmelerini sağlar.

która sprawia, że fluoryzują w świetle ultrafioletowym.

Yavrunun gözleri en iyi su altında görür.

Oczy młodych najlepiej funkcjonują pod wodą.

Parlak dolunayın altında... ...ailesinden normalden fazla uzaklaşıyor.

W świetle pełni oddala się od rodziców bardziej niż zwykle.

Stres altında nasıl kırıldığını çok iyi biliyorlar.

jak pęka aluminium, stal i plastik.

Kanepenin altında bir TV uzaktan kumandası var.

Jest pilot do telewizora pod kanapą.

Onun başarısının sırrının altında biri var mı?

Czy ktokolwiek zna tajemnicę jego sukcesu?

Masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Pod stołem jest mały brązowy pies.

Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.

Widzę dziewczynę stojącą pod tamtym drzewem.

Babam ve annem bir ağacın altında oturuyorlardı.

Moi rodzice siedzieli pod drzewem.

Tom elma ağacının altında çimin üzerinde uzanıyor.

Tom leży na trawie pod jabłonią.

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

Moglibyśmy pójść tą drogą. Drzewa mogą dać nam jakąś ochronę.

Yüzey altında neler olduğu hakkında bir fikir verir.

daje nam wyobrażenie o tym, co się dzieje pod powierzchnią.

Akreplerin morötesi ışık altında neden parladığı gizemini korumaktadır.

Do dziś nie wiadomo, co sprawia, że świeci w świetle ultrafioletowym.

Yılanboyun kuşunun görüşü su altında balık avlamaya göredir.

Wzrok wężówki amerykańskiej jest dostosowany do polowań pod wodą.

Bir hamsterin ihtiyaç duyabileceği her şey elinin altında.

Jest tu wszystko, czego chomik potrzebuje.

Burada buz tabakası altında tabanda genellikle su oluyor.

Wtedy woda pojawia się na dnie lądolodu.

Bu masanın altında küçük kahverengi bir köpek var.

Mały, brązowy pies jest pod tym stołem.

Bir maratonu 2 saatin altında koşan ilk insan.

Pierwszy człowiek, który przebiegł maraton w niecałe dwie godziny.

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Pochłaniają świeżą trawę, której próżno szukać w gęstym podszyciu.

Dünyanın düzeni böyle. Bu herhangi bir koşul altında olabilir.

Tak działa świat. I to się dzieje w każdych okolicznościach.

"Acaba su altında iz takip edilebilir mi?" diye düşündüm.

Pomyślałem: „Ciekawe… czy dałoby się namierzyć coś pod wodą?”.

Kırkayağın avcı olarak temel görevi böcek popülasyonlarını kontrol altında tutmaktır.

Główną rolą stonogi jako drapieżnika jest zapanowanie nad liczebnością owadów.

Ama zehrin birazı derisinin altında kaldı, aynı acıyı defalarca yaşadı.

ale jad pozostał pod skórą, raz po raz wywołując ukłucia bólu.

Ama kaputun altında neler dönüyor bilmezsiniz ya öyle bir şey.

ale nie wiem, co jest pod maską.

şu an dünya insanlarının üçte ikisi demokrasi çatısı altında yaşıyor.

kiedy dwie trzecie populacji świata żyje w demokracji.

Tom bir nefeste su altında otuz metre yüzebileceğini iddia ediyor.

Tom twierdzi, że potrafi przepłynąć 30 metrów pod wodą na jednym wdechu.

Ya da şu büyük kayalıkların altında kendimize gölge bir yer arayabilir

Albo... Możemy też poszukać cienia pod jedną z tych wielkich skał

Bu, nadiren görülür ve daha önce hiç su altında filme alınmamıştır.

Rzadko widywane i nigdy przedtem niezarejestrowane pod wodą zjawisko.

- Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.
- Bu oyunlar "yetişkin" olarak sınıflandırılmıştır.

Te gry zaliczone są do kategorii „dla dorosłych”.

Bakın ne diyeceğim, uzun süre yerin altında kalma konusunda pek iyi değilim.

Przyznam się, że nie lubię być w podziemiach zbyt długo.

Ama bugün çok iyiydiniz. Yoğun baskı altında bile çok iyi kararlar verdiniz.

Dobrze się dziś spisaliście. To były dobre decyzje, często pod presją.

Fakat burada, uzak akrabalarla birbirine tamamen yabancı olanlar yıldızların altında su içip yıkanıyor.

Ale tutaj nawet dalecy krewni oraz zupełnie obcy piją i kąpią się pod gwiazdami.

Testere pullu engereğin etkisi çok çabuk görüldüğü için bir saatin altında öldürebilecek bir zehir.

Jad efy tak szybko działa na krew, że może zabić w niecałą godzinę.