Translation of "Zaman" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Zaman" in a sentence and their korean translations:

zaman zaman kontrol edeceğim,

가끔 그가 잘 지내는지 확인도 하고

zaman zaman hastaneye girip çıkıyordu.

유방암 치료를 받기 위해서였죠.

''Çoğu zaman

"대부분의 시간,

Zaman azalıyor.

시간이 없습니다.

Zaman zaman, sabit zihniyete sahip olabilecekler için,

때때로 고정형 사고방식을 갖게 되는 분들이 계시다면

Unutmayın, zaman geçiyor.

잊지 마세요 시간이 흐르고 있습니다

Çoğu zaman başaramayacaksınız.

여러분은 대부분 실패합니다.

Elbette zaman aldı --

시간이 좀 걸렸어요.

Yollarımız kesiştiği zaman,

연합 시스템에 의해 촉진된 이런 공간들에서

Hadi o zaman.

해봅시다

Ne zaman bir gezegendi ve ne zaman olmayı bıraktı?

행성이 더 이상 행성이 아닌 순간은 언제인가?

Annem o zaman hamileydi.

제 어머니는 임신중이셨고,

Bunu ayrıca her zaman

하지만 우리는 일상생활에서

Elbette doğru zaman geldiğinde

하지만 물론 때가 되면

Söz verdim, evlendiğim zaman

그렇기에 전 결혼할 때마다

Zaman penceresinden dünyaya baktığımızda

자연은 독특한 방식으로 그 모습을 드러냅니다.

Her zaman kolay değil.

늘 쉽지는 않지만요

O zaman oyun biter!

게임 오버죠!

Burası bir zaman makinesiydi.

타임머신이었죠.

zaman duvarları boyama zamanı.

벽을 함께 칠할 시간이 찾아왔어요.

Ve bol bol zaman.

차고 넘치는 시간이죠.

Her zaman koruyacağını düşünürsünüz.

법을 지키는 한에는 말이죠.

Yaşam tavsiyeleri aradığınız zaman,

여러분이 인생의 조언을 구할 때

şerifler kasabaya yerleştiği zaman.

멕시코도 마찬가지였습니다.

Ilk o zaman anladım.

본능적으로 이해했습니다.

Her zaman haklıyızdır orada

올바르게 행동하는 데 집착하죠.

Cesareti ile zaman kazandı.

‎대담한 반격 덕에 ‎시간을 벌었습니다

Yiyecek çok... ...zaman az.

‎먹을 것은 많은데 ‎시간이 빠듯합니다

Zaman damgasını buraya koydum,

시간을 기록해두었으니

Tüm cevapların her zaman

기회를 줍니다.

Siyasetle her zaman ilgilendim.

저는 항상 정치에 관심이 있었어요.

Yani, her zaman yaptıklarımızı

그래서 자연 생태계가 우리를

O zaman bu ne?

그럼 정확이 이것은 무엇일까요?

İşte o zaman anladım.

그때 전 알았어요.

Bu fotoğrafların çekildiği zaman,

이 사진을 찍을 당시

Çok da zaman geçmeden

‎얼마 안 돼서 문어는

O zaman TEDx nedir?

TEDx는 무엇일까요?

Hiçbir zaman para kazanamadılar.

그 회사는 돈을 벌었던 적이 없습니다.

Çoğu zaman mükemmelliği hedefleriz ancak hiçbir zaman bir şey yapmayız

우리는 자주, 완벽함을 추구하지만, 아무것도 끝내지 못합니다.

İşte o zaman gerçek, önemli

그 때가 사람들이 실제적이고, 명확하고 광범위한 변화의

[Aşı için zaman çizelgesi nedir?]

[백신의 상황은 어떻습니까?]

Her zaman uzakta bir şey.

항상 저 멀리 있죠.

O zaman bencilliğimiz, refahımızın sebebi.

이기심이 번영의 원동력이어야 합니다.

Ve bu, her zaman böyleydi.

늘 그렇게 이어져 왔으니까요.

Düşündüğümüz şeyleri haber yaptıkları zaman

우리가 인종 문제라고 생각하는 일들에 대해 보도할 때,

Ve teknoloji her zaman çalışmaz.

기술이 항상 제대로 기능하는 것도 아니죠.

Basit! Her zaman kolay değil.

간단하죠! 늘 쉽지는 않지만요

Büyükannemin her zaman söylediği gibi:

할머니가 항상 말씀하셨던 것 처럼요.

Her zaman cevap verirken zorlanıyorum:

좀 더 대답하기 힘들죠.

Çoğu zaman disk, gezegenden farklıdır

대부분의 경우 형성된 파편 원반은 지구 물질과 달랐습니다.

Belle hiçbir zaman kanser olmadı.

벨은 암에 걸린적이 없었죠.

Hiçbir zaman sıradan vakaları paylaşmayız.

우리는 평범한 이야기는 공유하지 않습니다.

O zaman bakış açınız değişmez --

여러분의 생각은 변하지 않을 겁니다.

Her şey o zaman değişti.

그 때 모든 게 바뀌었죠.

Gerçek, sistematik değişim zaman alıyor

실질적이고 체계적인 변화는 시간이 걸린다는 겁니다.

İyileşme de ayrıca zaman alıyor.

치유하는데도 시간이 필요합니다.

Bu kararla çok zaman kaybetmeyelim.

이 결정에 많은 시간을 허비하지 맙시다

Ülkeler arasında karşılaştırma yaptığımız zaman

정말 신기한 것은 국가간 비교를 할 때입니다.

Baktığımız zaman oldukça makul görünüyor

제가 하고 싶은 말은, 해수 산성화를 막는 일은

Diyaloğa girdiğiniz zaman senaryo değişir.

대화를 선택하는 순간, 상황이 전환됩니다.

Derin sohbetlere çok zaman ayırdım

심도 있는 대화에 많은 시간을 할애하고

Bunu kendime her zaman yapıyorum.

저는 이것을 매번 실천합니다.

Her zaman bir yıldız değildi.

하지만 그도 늘 스타는 아니었죠.

Bir şeyin sadece zaman kazandırması

단순히 시간을 절약한다고

Mutlu olduğumuz zaman günümüz güzel geçer

우리는 행복하면 좋은 하루를 보내고,

Bir erkek iş görüşmesine gideceği zaman

만약 남성이 사업상 회의을 준비한다면

Kızgınken her zaman yaptığım şeyi yaptım.

그래서 제가 화날 때마나 하듯이

Fakat bu her zaman doğru değil

하지만 이게 항상 사실은 아니죠.

Ve ne zaman onu kenara kaldırmalıyım?

또 언제 꺼내지 말아야 할지를 말입니다.

Bu her zaman son hızda ilerlemiştir,

아시다시피 항상 전속력으로 나아갔죠.

Ama durum, her zaman böyle değildi

하지만 지구가 항상 이랬던 것은 아닙니다.

Okulda yabancı dil görmek zaman kaybı.''

학교에서 할 수 있는 다른 활동과 비교하자면 그렇다."

çoğu zaman hayatla ölüm arasındaki fark.

종종 삶과 죽음의 문제입니다.

Yüzücülerin çoğu zaman boğulmasına sebep oluyor.

수영하는 사람들을 의도치 않게 익사시키죠

Irk hakkında programlar televizyonda çıktığı zaman

그리고 TV에 인종 관련한 이야기를 하는 프로그램이 방영되면,

Ama eğer zaman ayırıp akılcı cevap

하지만 이성적이라고 생각한 그 답이 옳은지

Kısmen adaletin her zaman kolay olmamasından.

다른 이유는 공정함이 그렇게 쉽지 않기 때문입니다.

20 yılı aşkın bir zaman diliminde

표준 수학과정과

Tamam, hadi o zaman. Bunu yapalım!

좋아요, 해 보죠

Vahşi doğada, her zaman teknolojiye güvenemezsiniz.

야생에선 항상 기계에만 의존할 순 없습니다

Üşümeye başladım. Bu yüzden zaman kaybetmeyelim.

체온이 떨어집니다 시간을 허비하지 맙시다

Bu çöl sıcağında, zaman çok önemlidir.

이런 사막의 더위 속에선 시간이 중요합니다

Vücudumu ve onun sınırlarını öğrendiğim zaman

제 몸과 그 한계를 받아들이는 것을 배우면서,

O zaman muhtemelen jeoloji çalışmaya başlamalıyım.

지질학을 공부하기 시작해야겠죠.

Bir arkadaşım vardı, kızı doğduğu zaman

저에겐 한 명의 친구가 있는데, 그 친구는 자신의 딸이 태어났을 때

Her zaman, önceye dönmeyi hiç istemediğimi

사람들이 항상 제게 물어볼 때마다 다시는 돌아가지 않을 것이라고나

Ben hiçbir zaman sisteme değişmesini söylemiyordum.

시스템이 변화하기를 한번도 진정으로 요구한 적이 없었다는 것입니다.

Zaman duvar inşa etme zamanı değil,

벽을 높게 쌓아 올릴 것이 아니라

Ve şöyle düşünürüz: "Zirveye ulaştığım zaman

그리고 생각하죠. "저 정상에 오르기만 하면 사람들은

Ay'ın kökeni üzerinde çalışmaya başladığım zaman,

제가 달의 기원에 관한 연구를 시작했을 때,

zaman çizelgesinde ileriye bakmak için var.

시간을 건너 미래를 내다보기 위한 도구입니다.

Size bir soru sorayım o zaman.

여러분께 질문을 하나 할게요.

İnsanlar işimde benimle ilk tanıştıkları zaman,

일을 하면서 누군가를 처음 만나는 경우에

O zaman bu yapay zekâlı Trump,

인공지능 트럼프 대통령은

İşte o zaman ''graced'' olmuş olacaksınız.

여러분이 graced 할 때 다른 사람에게 위임하는 것은

Senin bedenin gibi hissetmeye başladığın zaman,

이와 비슷하게, 로봇이 내 신체의 일부라고 느끼는 시점부터

Ne zaman geçeceklerini çözecek kadar akıllılar.

‎이들은 언제 길을 건너면 될지 ‎알 정도로 똑똑하고