Translation of "Geldiğinde" in Spanish

0.033 sec.

Examples of using "Geldiğinde" in a sentence and their spanish translations:

Düşünceler aklınıza geldiğinde

Cuando los pensamientos lleguen a tu mente,

Marcus geldiğinde uyuyordum.

- Cuando llegó Marcus yo dormía.
- Cuando Marcus llegó, yo estaba durmiendo.

Sıram geldiğinde yapacağım.

Lo haré cuando llegue mi turno.

Jane 18'ine geldiğinde

Con 18 años,

Elbette doğru zaman geldiğinde

Pero claro, cuando sea la hora,

Böylece sıra bana geldiğinde

para que cuando me toque a mí,

Zirveye ulaşıldığının haberi geldiğinde...

Recibimos la noticia cuando estábamos en el campamento del Collado Sur.

O geldiğinde, partiye başlayalım.

Empecemos la fiesta cuando venga.

Geldiğinde mesajınızı ona ileteceğim.

Le daré tu mensaje cuando llegue.

Mary geldiğinde Tom banyodaydı.

Tom estaba en la bañera cuando llegó Mary.

Fransa'ya geldiğinde Marsilyaya gideceğiz.

Cuando vengas a Francia iremos a Marsella.

Yumi geldiğinde televizyon izliyordum.

Cuando llegó Yumi, yo estaba viendo la televisión.

O geri geldiğinde gideceğim.

Yo me iré cuando ella regrese.

O geldiğinde, banyo yapıyordum.

Estaba dándome un baño cuando él vino.

O geldiğinde, maça başlayacağız.

Empezaremos el partido cuando llegue.

Ben John geldiğinde çıkacağım.

Me iré cuando John llegue.

Eve geldiğinde Tom'la konuşacağım.

Voy a hablar con Tom en cuanto llegue a casa.

O geldiğinde onu yapalım.

Hagámoslo cuando él venga.

Tom geldiğinde hazır olmalıyım.

Tengo que estar listo para cuando Tom llegue.

O geldiğinde sana bildireceğim.

Te avisaré si ella llega.

Polis geldiğinde hırsızlar kaçmıştı.

Los ladrones huyeron cuando la policía llegó.

O geldiğinde ne yapıyordunuz?

¿Qué estabas haciendo cuando ella vino?

Sadece uykunuz geldiğinde yatağa dönün,

Regresa a la habitación únicamente cuando sientas sueño,

Lojistik olarak imkansız hale geldiğinde

que son esos dispositivos con electrodos usados para medir la respuesta emocional,

Tuz çökeliyor, oda sıcaklığına geldiğinde

para que caigan las sales y adquiera la temperatura ambiente,

Konu çocuk sahibi olmaya geldiğinde

Cuando se trataba de tener hijos

Geldiğinde bu mektubu ona verin.

Dale esta carta cuando venga.

O geldiğinde o parkta uzanıyordu.

Cuando volvió en sí, estaba tirado en el parque.

Mary eve geldiğinde Tom kalkmıştı.

Tom estaba levantado cuando Mary llegó a casa.

Bahar geldiğinde kar eriyip kayboldu.

La nieve se derritió al llegar la primavera.

Tom eve geldiğinde beni uyandır.

Despiertame cuando Tom llegue a casa.

O, geldiğinde neredeyse işimi bitirmiştim.

Casi había terminado mi trabajo cuando llegó.

Zamanı geldiğinde bana bildirmeyi unutma.

No te olvides de avisarme cuando llegue el momento.

Tom Boston'a geldiğinde benimle kaldı.

Tom se quedó conmigo cuando vino de Boston.

O buraya geldiğinde nefes nefeseydi.

Llegó sin aliento.

Babam eve geldiğinde, TV izliyordum.

Cuando mi padre llegó a casa, yo estaba viendo la televisión.

Sen geldiğinde hâlâ burada mıydı?

¿Él todavía estaba aquí cuando llegaste?

İtfaiyeci geldiğinde yangın çoktan sönmüştü.

El fuego se había extinguido ya cuando llegaron los bomberos.

Polis geldiğinde hırsızlar evden ayrılmışlardı.

Cuando llegó la policía los ladrones ya se habían ido de la casa.

Janie 21 yaşına geldiğinde kontrolden çıktı.

Con 21 años, Janie estaba fuera de control.

Genel anlamda iş mahremiyetin korunmasına geldiğinde

Cuando se trata de la protección de la intimidad en general,

Oğlu üniversite okuma çağına geldiğinde ise

cuando su hijo está en edad universitaria

Bu sefer iş muhalefeti eleştirmeye geldiğinde

esta vez cuando se trata de criticar a la oposición

O eve geldiğinde güneş zaten batmıştı.

Cuando él llegó a casa ya se había puesto el sol.

Babam eve geldiğinde, ben ders çalışıyordum.

Cuando mi padre vino a casa, estaba estudiando.

O geldiğinde ona onun hakkında sor.

Pregúntaselo cuando llegue.

O geldiğinde ben bir mektup yazıyordum.

Yo estaba escribiendo una carta cuando él llegó.

Yarın geldiğinde bu romanı bitirmiş olacağım.

Mañana, cuando llegues, habré acabado con la novela.

O geldiğinde, ben bir mektup yazıyordum.

- Cuando vino estaba escribiendo una carta.
- Cuando vino él, yo estaba escribiendo una carta.

Tom buraya geldiğinde burada olmak istemiyorum.

No quiero estar aquí cuando Tom llegue.

Diğer çocuklar seni görmezden geldiğinde, acıtıyor.

Hiere cuando los otros niños te ignoran.

Akşam yemeğini sen eve geldiğinde yiyeceğiz.

Cenaremos cuando llegues a casa.

Polis sahneye geldiğinde suçlu terk etti.

Cuando la policía entró en acción, el bandido se rindió.

O geldiğinde söz verdiğim parayı ödeyeceğim.

En cuanto venga pagaré el dinero que he prometido.

Tom eve geldiğinde çok yorgun görünüyordu.

- Tom se veía muy cansado cuando llegó a casa.
- Tom parecía muy cansado cuando llegó a casa.

Ceset cenaze evine geldiğinde bana söyle.

Avisame cuando llegue el cuerpo a la funeraria.

Emel eve geldiğinde Ömer mısır yiyordu.

Mientras Emel volvía a casa, Omer comía maíz.

Ancak Janie orta okula geldiğinde değişmeye başladı.

Sin embargo, al empezar la secundaria, Janie empezó a cambiar.

Gece yarısı geldiğinde herkes soğuktan nasibini alıyor.

A la medianoche, todos sienten frío.

O içeri geldiğinde, bir saattir kitap okuyordum.

Había estado leyendo por una hora cuando él entró.

O eve geldiğinde sadece bir mektup yazacaktım.

Estaba a punto de escribir una carta cuando llegó a casa.

O daha sonra geldiğinde ben evde olacağım.

Estaré en casa la próxima vez que ella venga.

John geldiğinde Tom ve Mary ayrılmak üzereydiler.

Tom y Mary estaban a punto de irse cuando llegó John.

Sen geldiğinde Tom ve Mary burada mıydı?

¿Tom y Mary estaban aquí cuando viniste?

O, geri geldiğinde o ona ondan bahsedecek.

Ella le hablará al respecto cuando regrese.

Bunlar istatistiksel veya siyasi reklam aracı hâline geldiğinde

aparecen en forma de estadística o de propaganda política,

Biz iş paraya geldiğinde genelde streslerimiz hakkında konuşmayız.

No solemos hablar del estrés que nos genera el dinero.

Kendine geldiğinde, kendini küçük penceresiz bir hücrede buldu.

Cuando volvió en sí, se encontró tumbado en una pequeña celda desprovista de ventanas.

Büyük deprem meydana geldiğinde ben daha on yaşındaydım.

Cuando ocurrió el gran terremoto yo tenía diez años.

Londra'ya geldiğinde lütfen beni mümkün olduğunca çabuk ara.

- Por favor, llámame en cuanto llegues a Londres.
- Por favor, llámame tan pronto llegues a Londres.
- Por favor, llámame lo antes posible cuando llegues a Londres.

O geldiğinde ben bir süredir bir dergi okuyordum.

Había estado leyendo revistas por un tiempo cuando ella vino.

O bir dahaki sefere geldiğinde ona bundan bahsedeceğim.

Yo le hablaré al respecto la próxima vez que él venga.

Ve çözümler de sırası geldiğinde çözümlenecek yeni sorunlar doğurur.

y las soluciones crean nuevos problemas que a su vez deberán ser resueltos.

Onun çocukları hastaneye geldiğinde Tom'un hala hayatta olacağı şüpheli.

Es dudoso que Tom todavía siga con vida cuando sus hijos lleguen al hospital.

Lütfen ! Londra'ya geldiğinde, olabilecek en yakın zamanda beni ara .

Por favor, llámame lo antes posible cuando llegues a Londres.

- Tom geldiği zaman tv izliyordum.
- Tom geldiğinde televizyon izliyordum.

Estaba viendo la televisión cuando llegó Tomás.

Böylece herhangi bir bilgi geldiğinde resme uyup uymadığını kontrol ederiz

Al recibir información nueva, comprobamos si encaja en esa imagen

Kışın ortaları geldiğinde, ölüme yakın bu hâlde haftalarca hayatta kalabilir.

A mediados del invierno, sobrevive durante semanas en este estado, como muerta.

Okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı

la primera energía se liberó cuando ocurrió una ruptura en el fondo del océano

Ancak Fransızların Vitoria'daki feci yenilgisinin haberi geldiğinde, Napolyon, Soult'u kontrolü

Pero cuando llegó la noticia de la calamitosa derrota francesa en Vitoria, Napoleón envió a Soult de regreso

O geldiğinde ve beni bulduğunda, onun bütün vücudu alkol kokuyordu.

Cuando él vino y me encontró, todo su cuerpo apestaba a alcohol.

Müzeye gitmek için nehre doğru yürü ve oraya geldiğinde sağa dön.

- Para ir al museo, camine hacia el río y cuando llegue allí, gire a la derecha.
- Para ir al museo ve hacia el río y al llegar, gira a la derecha.

O delil ile karşı karşıya geldiğinde, suçlu olduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.

- Cuando estuvo frente a la evidencia, tuvo que admitir que él era el culpable.
- Cuando fue confrontado con la evidencia tuvo que admitir su culpa.

O parkta idi, bir yabancı geldiğinde salıncakta oynuyordu, ve o, ona karamelini önerdi.

Estaba en el parque, jugando en los columpios, cuando se le acercó un desconocido y le ofreció unos caramelos.

- Bir daha Tokyo'ya geldiğinde umarım görüşürüz.
- Umarım bir dahaki kez Tokyo'da olduğunda seni görürüm.

Espero verte la próxima vez que estés en Tokio.

- Yangın, itfaiyeciler gelmeden önce yandaki binaya yayılmıştı.
- İtfaiyeciler gelene kadar yangın bitişik binaya sıçramıştı.
- İtfaiyeciler geldiğinde yangın çoktan yandaki binaya geçmişti.

El incendio se había propagado al siguiente edificio antes de que vinieran los bomberos.