Translation of "Sevdiği" in Japanese

0.005 sec.

Examples of using "Sevdiği" in a sentence and their japanese translations:

Amerikalıların pizzayı sevdiği doğrudur.

- アメリカ人はピザが好きだというのは本当だ。
- アメリカ人は本当にピザが好きだ。

Onun onu sevdiği söylenilmektedir.

彼女は彼に恋をしていると言われている。

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

実は娘はレゲエ音楽が好きで

En sevdiği yemek ringo havyarıydı.

彼女が最も気に入ったのは数の子でした。

Ogai onun en sevdiği yazardır.

彼は鴎外を愛読している。

Tom'un en sevdiği yemek hangisi?

トムの好きな食べ物は何ですか?

Onun sevdiği sensin, ben değil.

彼女が愛しているのは僕じゃない、君だ。

Tom'un Mary'yi sevdiği çok açık.

トムがメアリーを好きなのは、分かり切ったことさ。

Sevdiği gibi yapmasına izin vereceğim.

私は彼女に好きなようにさせるつもりだ。

Kız kardeşimin en sevdiği Soseki'dir.

姉が一番好きなのは漱石です。

Herkesin sevdiği programlama dili hangisi?

皆さんはどんなプログラミング言語が好きですか?

Mary en sevdiği kolyesini taktı.

- メアリーは、彼女が一番好きなネックレスをつけてたよ。
- メアリーはお気に入りのネックレスを身につけてたんだ。

Insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp

仕事に行くのが楽しみになる 環境を作り出せるだけでなく

Beni sevdiği aklımın ucundan bile geçmemişti.

- 彼女が僕のこと好きだなんて思いもしなかった。
- 彼女がぼくのことを好きだなんて思いもしなかった。

Onun, herkesin sevdiği bir oğlu var.

彼女にはみんなに愛されている息子がいる。

Onu en sevdiği yemekle teselli ettim.

私は彼の好きな食べ物で彼を元気付かせた。

İlkbahar Lucy'nin en çok sevdiği mevsim.

春はルーシーが一番好きな季節だ。

Onun beni sevdiği aklımın ucundan geçmedi.

彼が私を愛しているなんて思っても見なかった。

Bu onun seni sevdiği anlamına geliyor.

つまり、彼はあなたが好きなのね。

İp atlamak, kızımın en sevdiği şeydir.

うちの娘は縄跳びが大好きです。

Su, Tom'un en sevdiği içecek değildir.

水がトムさん好きな飲み物じゃないです。

Tom'un en sevdiği süper kahraman Supermen'dir.

トムが一番好きなスーパーヒーローは、スーパーマンなんだ。

Bayan Smith sevdiği bir şeyi kocasına yaptırabilir.

スミス夫人は何でも望み通りに夫にやってもらえる。

Nicole onun sevdiği şarkıcının öldüğünü duyunca, gözyaşlarına boğuldu.

ニコルは彼女の一番好きな歌手が死んだと聞くと、急にワッと泣き始めた。

O öldü ve çok sevdiği çocuklarını geride bıraktı.

彼は愛する子供たちを残して死んだ。

Tıpkı Amerikalıların Beyzbolu sevdiği gibi, İngilizler kriketi severler.

アメリカ人が野球を好むように、イギリス人はクリケットを好む。

Onun en sevdiği beyzbol takımı Giants'tır, ancak Lions'dan da hoşlanır.

彼の好きな野球チームジャイアンツですが、ライオンズも好きです。

Tom'un akşam yemeğinden sonra yapmayı sevdiği tek şey TV izlemektir.

トムが夕食後にしたいことは、テレビを観ることくらいだ。

Onun en sevdiği beyzbol takımı Giants'dır ama O Lions'u da seviyor.

彼の好きな野球チームジャイアンツですが、ライオンズも好きです。

Chris onun en sevdiği kızı, Kate'i gördü, Beth ile özel görüşüyordu.

クリスはお気に入りの女の子、ケイトがベスと私的な会話をしているのを見かけました。

O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.

彼は映画に夢中になっているので、手当たり次第に映画を見る。

- O,ona karşı sevgisini kaybettiği için değil onu sevdiği için saçını kestirdi.
- O sevgisini kaybettiği için değil, daha kısa saç sevdiği için saçını kestirdi.

彼女が髪を切ったのは短い髪型が好きだからで、失恋したからではない。

Bir zamanlar çocukların sevdiği küçük bir hayalet vardı. O genellikle ormanda şarkılarını söylerdi ve flütünü çalardı ve kuşlar ve benzeri hayvanlarla oyalanırdı. Bazen insanların yaşadığı köye gelirdi ve sevdiği çocuklarla oynardı.

子供のすきな小さい神さまがありました。いつもは森の中で、歌をうたったり笛を吹いたりして、小鳥やけものと遊んでいましたが、ときどき人のすんでいる村へ出てきて、すきな子供たちと遊ぶのでした。

O, bu seçim için uzun ve aşırı düşündü. Sevdiği ülke için çok uzun ve aşırı düşündü.

彼はこの選挙運動において長く熱心に戦い、愛する国のためにずっと長く、熱心に戦った。

Neredeyse her gün alkolsüz bira içiyor çünkü bira onun en sevdiği içecek fakat her gün alkol içmek istemiyor.

彼女はお酒を毎日飲みたくなかったが、ビールは彼女の大好きな飲み物なので、ノンアルコールビールをほとんど毎日飲んでいる。

Alkollü içkileri her gün içmek istemiyordu. Fakat bira onun sevdiği içkisidir, bu yüzden o her gün alkolsüz bira içiyor.

彼女はお酒を毎日飲みたくなかったが、ビールは彼女の大好きな飲み物なので、ノンアルコールビールをほとんど毎日飲んでいる。

- Onun favori beyzbol takımı Devler'dir, fakat o Aslanlar'ı da seviyor.
- Onun en sevdiği beyzbol takımı Giants'tir ama o, Lions'ı da sever.

彼の好きな野球チームジャイアンツですが、ライオンズも好きです。