Translation of "Okuma" in Japanese

0.058 sec.

Examples of using "Okuma" in a sentence and their japanese translations:

Yürürken okuma.

歩きながら本を読んではいけない。

Günlüğümü okuma.

- 私の日記を読まないで。
- 私の日記、読んじゃダメ。

Günlüğümü okuma!

俺の日記を読むな!

Okuma zihni geliştirir.

読書は知性を向上させる。

Okuma sırası sende.

君が読む番だよ。

Kitaplar okuma ilginçtir.

本を読むことは面白い。

Okuma odasında konuşma.

図書室ではしゃべるな。

Bu odada okuma.

- この部屋で本を読むな。
- この部屋では本を読むな。

Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.

学生は読書の技能を磨くべきだ。

Tıp okuma kararını alkışlıyorum.

医学を勉強しようという君の決心に私は拍手を送る。

Okuma bize zevk verir.

読書は私たちに楽しみを与える。

Bu tarz kitaplar okuma.

このような本を読んではだめだ。

Buna sadece okuma testleri değil,

しかも 読解テストだけでなく

Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.

留学しようという私の決心は両親を驚かせた。

O, okuma ve yazma öğretir.

彼女は読み書きを教えている。

Bunun gibi bir kitabı okuma.

このような本を読んではだめだ。

Nadiren okuma için zaman bulabilirim.

私には読書の時間がめったにない。

- Onun yemeklerde gazete okuma alışkanlığı vardır.
- O yemek süresince gazete okuma alışkanlığına sahiptir.

- 彼は食事中に新聞を読む癖がある。
- 彼は食事をしながら新聞を読む習慣がある。

Avrupa ve ABD evrensel okuma yazmaya

欧米では20世紀中頃までに

O yemek yerken gazete okuma alışkanlığında.

- 彼は食事中に新聞を読む癖がある。
- 彼は食事をしながら新聞を読む習慣がある。

Okuma için her zaman vakit bulabiliriz.

いつだって読書の時間は見つけられる。

okuma ve matematikte minimum yeterlik seviyesine ulaşamıyor.

読解力と数学的能力で 最低限のレベルに達していません

Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.

欧州における識字率は 15%未満でした

Genç bir oğlanken, dedektif hikayaleri okuma bağımlısıydım.

- 少年の頃私は探偵小説を読みふけっていた。
- 子どもの頃、私は推理小説にはまっていた。

Niçin böyle bir kitabı okuma ihtiyacı duyuyorsun?

なぜそんな本を読む必要があるのですか。

Onun yemek yerken gazete okuma alışkanlığı vardır.

- 彼は食事中に新聞を読む癖がある。
- 彼は食事をしながら新聞を読む習慣がある。

Babamın kahvaltıdan önce gazete okuma alışkanlığı var.

お父さんは朝食に新聞を読む習慣がある。

Patronum kitapları çok hızlı okuma yeteneğine sahiptir.

私の上司は本をとても速く読む能力を持っている。

Fransızca hakkında iyi bir okuma bilgisi var.

彼はフランス語がすらすら読める。

çocuklara her gün okuma yapmak oldukça önemli görünüyor.

毎日子供に読み聞かせをする事も 非常に重要なようです

Cenevre Üniversitesi Kütüphanesi'nin iyi bir okuma salonu vardır.

ジュネーブ大学の図書館には、いい閲覧室がある。

Okuma bir kez kazanıldığında asla kaybolmayan alışkanlık türüdür.

読書は一種の習慣で、一度この習慣が身につけば、それを失うことは決してない。

Çizgi roman okuma genellikle çocukların eğlencesi olarak görülüyor.

漫画を読むことはたいてい子供の気晴らしと見られている。

Onun yüzsüzce meydan okuma hareketi neredeyse hayatına mal oluyordu.

その恥知らずな抵抗活動のために、彼は危うく命を失いかけた。

Sağlık kitapları okuma konusunda dikkatli olun. Bir baskı hatasından ölebilirsiniz.

健康本を読むときは注意した方がいい。誤植のせいで死ぬかもしれないからね。

Yüzyıllar boyunca yabancı dil öğretimi okuma ve yazma üzerine odaklandı.

何世紀も、読み書きに焦点を絞る語学教育である。