Translation of "Odasında" in Japanese

0.011 sec.

Examples of using "Odasında" in a sentence and their japanese translations:

- O, odasında ağlıyordu.
- Odasında ağlıyordu.

彼女は自室で泣いていた。

Babam odasında.

父は部屋にいます。

Mary odasında çalışıyor.

メアリーは自分の部屋で勉強している。

Odasında müzik dinliyordu.

彼は、自分の部屋でその音楽に聞き入ってしまいました。

O, odasında oynuyor.

彼は彼の部屋で遊んでいます。

O, odasında ağlıyordu.

彼女は自室で泣いていた。

Alice odasında uyuyor.

アリスは自分の部屋で寝ている。

Tom odasında değildi.

トムは自分の部屋にはいなかった。

Odasında kitap okuyor.

彼は自分の部屋で本を読んでいます。

Okuma odasında konuşma.

図書室ではしゃべるな。

Tom odasında okuyor.

トムは自分の部屋で本を読んでいる。

Oturma odasında çay içiyorlar.

彼らは居間でお茶を飲んでいます。

O, odasında müzik dinliyordu.

- 彼は自分の部屋で音楽に聞き入っていました。
- 彼は自分の部屋で音楽を聴いていた。

O, bekleme odasında oturuyor.

彼は待合室に座っています。

O, odasında etrafına bakındı.

彼女は自分の部屋の中をぐるりと見回した。

Soyunma odasında çantamı çaldırdım.

私は更衣室で財布を盗まれた。

Tom'un odasında olacağını düşündüm.

トムは自分の部屋にいるのだと思っていました。

Kadın yatak odasında uyuyor.

女性は寝室で眠っている。

O, odasında müzik dinledi.

彼は自分の部屋で音楽を聴いた。

Tom şu an odasında.

トムは今、自分の部屋にいます。

Tom hâlâ odasında mı?

トムはまだ自分の部屋にいるの?

Karım Shen-Ling hastane odasında

妻のシェンリンは 病院のベッドに横たわり

Yatak odasında bir gürültü duydum.

寝室で物音が聞こえた。

Onu odasında gözyaşları içinde buldum.

彼女は自室で泣いていた。

Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.

その作家は自分の書斎で自殺した。

Çalışma odasında hâlâ iş başında.

彼は職場でまだ仕事中だ。

Onun, odasında şarkı söylediğini duydum.

私は彼女が自分の部屋で歌っているのを聞いた。

Toplantı odasında yeterli sandalye yok.

会議室の椅子が足りません。

Odasında bir sürü mobilya var.

彼の部屋には家具が多い。

Bekleme odasında beş hasta var.

待合室に5人の患者がいる。

Dün gece Tom'un odasında mıydın?

昨夜トムの部屋にいたの?

Onun odasında kimseye izin vermeyin.

彼の部屋に誰も入れてはなりません。

Tom oturma odasında tek başına.

トムはリビングに一人でいるよ。

Tom bekleme odasında yalnız oturuyor.

トムは待合室に1人で座っている。

Susan'ın odasında hava çok karanlıktı.

スーザンの部屋はとても暗かった。

Çizim odasında bekleyen bazı misafirler vardı.

数人の客が応接室で待っていた。

O, çalışma odasında bir şey yazıyor.

彼女は書斎で何か書き物をしている。

Küçük odasında büyük bir masası var.

彼は小さい部屋に大きい机を置いている。

Bob'ın odasında bir sürü kitap var.

- ボブは彼の部屋にたくさんの本を持っている。
- ボブの部屋にはたくさん本がある。

Çalışma odasında bir sürü kitap var.

彼の書斎には本がたくさんある。

O, araba anahtarını odasında bırakmış olabilir.

彼女は車の鍵を部屋に置き忘れたのかもしれない。

Onun odasında bir sürü kitap var.

彼の部屋にはたくさんの本があります。

Tom kendini sakinleştiremediği için odasında dolanıyordu.

トムは落ち着かない様子で部屋の中を行ったり来たりしていた。

Bu otel odasında denizin sesini duyabilirsin.

このホテルの部屋から海の音が聞こえる。

Polis bir politikacıyı odasında ölü buldu.

警察はその政治家が自分の部屋で死んでいるのを見つけた。

Bana hastane odasında onca zamanı geçirmek için

彼は私に長い入院の間 どのように過ごしたのか

Tanınmış şair çalışma odasında intihar etmeye kalkıştı.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Onun kendi yatak odasında hıçkırarak ağladığını duyabiliyordum.

彼女が部屋ですすり泣くのが聞こえた。

Ancak prenses odasında barikat kurdu ve çıkmadı.

しかし王女は部屋に立てこもって出てこなかった。

Ne odasında ne de bahçede babamı bulamadım.

父は部屋にも庭にも見当たらなかった。

O okulu bıraktı ve odasında kalmaya başladı.

彼は学校を辞めて、ひきこもりになった。

O sohbet odasında bir sürü erkekle tanıştı.

彼女はチャットルームで多くの少年達と出会った。

Kız kardeşim bu sabahtan beri odasında çalışıyor.

妹は朝からずっと自分の部屋で勉強をしています。

Tanınmış şair çalışma odasında intihar girişiminde bulundu.

その著名な詩人は自分の書斎で自殺を図ろうとした。

Tom akşam yemeğinden beri odasında ders çalışıyor.

トムは夕食からずっと部屋で勉強している。

Aslında bu yüzden karımı doğum odasında neredeyse bıraktım,

分娩室で妻を置いて 出ていきかけたのも

Oturma odasında hiç kimse yok ama TV açık.

リビングには誰もいないのにテレビがついている。

Tom gece geç saatlere kadar odasında müzik dinledi.

トムは夜遅くまで部屋で音楽を聞いた。

Hastane odasında, beyaz kıyafetler giymiş hemşire ve ebe doğum için hazırlanıyorlardı.

病室には白い服をまとった看護婦と産婆とが出産の準備を致して居りました。

Oturma odasında video oyunları oynarken, annem bana onunla alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.

居間でテレビゲームをしていた時に、母が一緒に買い物に行かないかと尋ねてきた。

Oturma odasında video oyunları oynarken annem bana onunla birlikte alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.

- 居間でテレビゲームをしていた時に、母が一緒に買い物に行かないかと尋ねてきた。
- リビングでテレビゲームをしてたら、母さんが一緒に買い物に行かないかと聞いてきた。