Translation of "Zevk" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Zevk" in a sentence and their japanese translations:

Hayattan zevk alıyorum.

人生から非常な喜びを感ずる。

Kısa zevk, uzun tövbe.

喜びは短く、後悔は長し。

O zevk bize ait.

- 楽しいのはむしろ私達のほうです。
- お役に立てて何よりです。

Avrupa'daki seyahatlerimizden zevk aldık.

我々はヨーロッパの旅を楽しんだ。

Alabiliyorken hayattan zevk alın.

できるあいだに人生を楽しみなさい。

İşinde büyük zevk alır.

彼女は仕事を大いに楽しむ。

Ziyaretinizden zevk aldınız mı?

滞在中は楽しかったですか。

Tehlike maceraya zevk verir.

危険があるので冒険がおもしろいのだ。

Okuma bize zevk verir.

読書は私たちに楽しみを与える。

O, konserden zevk aldı.

彼女は音楽会で楽しく過ごした。

O zevk bana ait.

好きでした事ですから。

Nehirde yüzmekten zevk aldık.

- 私達は川で泳いで楽しんだ。
- 私たちは川で泳ぐ事を楽しんだ。
- 私たちは川での泳ぎを楽しんだ。

Konserden zevk aldın mı?

コンサートはどうだった?

Seninle konuşmaktan zevk aldım.

あなたとお話しして楽しかった。

Ben bundan zevk aldım.

- 楽しかった。
- 私は楽しんだ。

Biz partiden zevk aldık.

私達はパーティーで楽しくすごした。

Bu bir zevk meselesi.

十人十色。

- Okumak bana büyük bir zevk verir.
- Okumak bana büyük zevk veriyor.

読書は私の大きな楽しみです。

Partinin her dakikasından zevk aldık.

初めから終わりまで楽しかった。

Sizinle olmak büyük bir zevk.

君と一緒にいるのはとても楽しい。

Tehlikeler bir maceraya zevk verir.

危険があるので冒険がおもしろいのだ。

Müzik bize çok zevk verir.

音楽は私たちを大いに楽しませてくれる。

Yağmura rağmen tatilimizden zevk aldık.

雨は降ったが、私たちは休日を楽しんだ。

Korku filmlerine gitmekten zevk alır.

彼女はホラー映画を見るのを楽しみにしている。

İskoçya'daki tatillerinden zevk aldılar mı?

彼らはスコットランドで休暇を楽しみましたか。

O, beyzbol oynamaktan zevk aldı.

彼は野球を楽しんだ。

O, insanları izlemekten zevk alır.

彼は人を観察するのが趣味だ。

O, o ziyaretlerden zevk aldı.

彼は、家に行くのが楽しみでした。

Burada olmak büyük bir zevk.

この場にいられることを、大変うれしく思います。

Çocukları oynarken izlemekten zevk alırım.

- 子供が遊んでいるのを見るのが好きです。
- 子どもたちが遊ぶのを眺めるのは楽しいよ。

Bilimsel makaleleri okumaktan zevk alır.

彼女は科学論文を読むのが好きです。

Gülümsemeler her zaman zevk göstermez.

- 微笑が必ずしも満足を表しているわけではない。
- 笑顔だからといって、必ずしも喜びを示しているとは限らない。

Partide onunla konuşmaktan zevk aldım.

私は彼とパーティーでおしゃべりをして楽しんだ。

Onun hikayesinden oldukça zevk aldık.

- 私達には彼女の話が非常に面白かった。
- 私たちは彼女の話が非常に面白かった。

Yağmur olmasaydı yolculuğumuzdan zevk alırdık.

雨が降らなかったら、私たちには楽しい旅行となったでしょうに。

Biz futbol oynamaktan zevk aldık.

私達はフットボールで楽しんだ。

Ben seyahat etmekten zevk alırım.

私は旅行が好きです。

Sirk gösterisini izlemekten zevk aldım.

私はサーカスのパレードを見て楽しんだ。

Kız arkadaşımla konuşmaktan zevk aldım.

私はガールフレンドと話すことを楽しんだ。

Sana şehri gezdirmekten zevk alacağım.

私はあなたにこの街を案内してあげるのが楽しみだ。

Dün tv izlemekten zevk aldım.

きのう、私はテレビをみて楽しかった。

Sadece zevk için okula gelmeyin.

遊び半分に学校へ来るな。

Çocuk bir resim çizmekten zevk aldı.

少年は絵を描いて楽しんだ。

Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.

愛されるより愛する方がすばらしい。

Bu iş ona biraz zevk verdi.

その仕事をしても彼はほとんど満足感が得られなかった。

O, arkadaşları ile konuşmaktan zevk aldı.

友人と話すのが楽しかった。

Okumak bana büyük bir zevk verir.

読書は私の大きな楽しみです。

O kitabı okumaktan zevk aldın mı?

あの本を読んでいて楽しかった?

Biz kitaplardan çok zevk elde ederiz.

私達は本から大きな喜びを得る。

Yeni otobanda araba sürmekten zevk aldım.

- 私は新しい高速道路をドライブして楽しかった。
- 新しい高速道路の運転は楽しかったよ。

Yalnız hasta dikiş dikmekten zevk alıyor.

孤独なその患者は縫い物をすることに楽しみを感じている。

Tatlı şeyler ve kitaplardan zevk alırım.

私が賞味ものは甘い物と本です。

Sizi misafirimiz olarak ağırlamaktan zevk aldık.

あなたにお越し頂いて楽しかったです。

RH: İnsanları mutlu etmekten oldukça zevk alıyoruz,

(リード)私たちは 人々を楽しませることに喜びを感じます

Bazı insanlar korku filmlerini izlemekten zevk alırlar.

ホラー映画を見ることに楽しみを見いだす人もいる。

Öğretmen mezunlardan bazıları ile konuşmaktan zevk aldı.

その先生は何人かの卒業生と話をして楽しかった。

İki saat boyunca TV izlemekten zevk aldım.

私は2時間テレビを見て楽しんだ。

Pasifik Okyanusundaki uzun bir yolculuktan zevk aldık.

私達は太平洋の長い航海を楽しんだ。

"Yardımın için teşekkürler." "O zevk bana ait."

「手伝ってくれてありがとう」「どういたしまして」

O yemede veya içmede hiç zevk almadı.

彼女は飲食には何の楽しみもなかった。

Okumaktan zevk alıp almayacağını belirleyen okuyucunun kendisidir.

読書から楽しみを引き出すのは読者次第です。

Bu akşam seninle konuşmaktan büyük zevk aldım.

今夜はあなたとのお話を存分に楽しみました。

Erkek kardeşim üniversitede zevk alıyor gibi görünüyor.

- 兄さんは大学で楽しそうです。
- 兄さんは大学で楽しそうなんだ。

Bu öğleden sonra yaptığımız konuşmadan zevk aldım.

今日の午後の会話は楽しかった。

Sporu rekabet için değil zevk için yapıyorum.

私はスポーツを競争ではなく趣味でするのが好きです。

''Yaptığım şeyde iyiydim yaptığım şeyden zevk alıyordum

「得意な仕事をし 楽しむこともできた

Sanat öğrenimi yapmak iyi bir zevk gerektirir.

芸術の研究には立派な鑑識力が必要だ。

zevk almaya yetecek kadar uzun süre çalışmış olduğumdan.

良さが分かるまで 勉強してきたからにすぎないと

Kulelerin seçimi genellikle zevk, moda veya maliyete bağlıdır.

どれを選ぶかは趣味や外見 コスト次第である

Hayatta büyük zevk insanların yapamayacağını söylediği şeyi yapmaktır.

人生における大きな喜びは、あなたはできないと人が言うことをすることである。

Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.

音楽ほどの喜びを与えてくれるものはほとんどない。

Ben salonun soğuk olması dışında konserden zevk aldım.

ホールが寒かったという点を除けばそのコンサートは楽しかった。

Banyo yeterince sıcak değildi ve ben zevk alamadım.

ふろがぬるくて入った気がしなかった。

Onun son maçtan zevk alıp almadığını merak ediyorum.

彼は最後の試合をエンジョイしたんだろうか。

Bir dağ zirvesinden güneş'in doğuşunu izlemek bir zevk.

山頂から日の出を見るのは喜びだ。

Gemi ile seyahat etmek bize büyük zevk veriyor.

船で旅行するのは私たちにはとても楽しい。

Eğer yağmur olmasaydı biz bizim yolculuğumuzdan zevk alırdık.

雨が降らなかったら、私たちには楽しい旅行となったでしょうに。

Seni görmekten ve eski zamanlardan bahsetmekten zevk aldım.

私はあなたにお会いし、昔の話をして楽しみました。

İş için mi yoksa zevk için mi buradasın?

- 当地へは用事で来ていますか、それとも遊びですか。
- ここへは商用でこられたのですか、それとも遊びですか。

Ama okumaktan en çok zevk aldığım filozoflardan biri

当時 ある哲学者の本に はまって

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için

ですから学生達には 困難な部分を 通り抜けるまで粘ってもらい

O, çocuklarla oynamaktan çok büyük zevk alıyor gibi görünüyor.

彼女はこどもたちと遊ぶのが非常に好きだ。

Birçok insanın zevk aldığı kış sporlarından bir tanesi kayaktır.

多くの人々が楽しむ冬のスポーツといえばスケートだ。

Herhangi bir ilerleme yapmadığım için ders çalışmaktan zevk almıyorum.

勉強、進歩がないから楽しくないんだよな。

Başka insanların hatalarını işaret etmekte belli bir zevk var.

他人の誤りを指摘することにはある種の喜びがある。

Bazı insanlar para için , diğerleri zevk için kitap yazarlar.

お金のために本を書く人もいれば、楽しみで書く人もいる。

Daha sonra hayattan yeniden zevk almaya başladı ve gitgide iyileşti.

その後はまた生活が楽しくなり、徐々に回復していった。

Okumaktan, şöminenin yanında sarılmaktan ve yavaş dans etmekten zevk alırım.

読書と暖炉の側で抱き合うのとスローダンスが好き。

Müstehcen fıkraları sevmem fakat onları anlattığında ondan çok zevk alırım.

私は下品な冗談は好きじゃないんだが、君がそんな冗談を口にするのは私は気に入ってるんだ。

İşinden zevk alan bazı insanlar var, aslında onlar çalışmayı seviyor.

仕事を楽しむ人もいるが。実際に、彼らは働くのが大好きなのである。

Ve sonuç olarak tek başımıza o içerikten zevk almamız oldukça kolaylaştı.

結果として娯楽は 一人で楽しむ方が 楽になりました

Aileleri ile vakit geçirmek için vakitleri var veya hobilerinden zevk alıyorlar.

家族と一緒に過ごしたり、趣味を楽しんだりする時間が持てるからである。

Hiçbir şey ona oğlunun büyüdüğünü görmekten daha büyük bir zevk vermedi.

彼女にとって息子の成長は何にも勝る喜びだった。

- Tom modern sanatı takdir ediyor.
- Tom modern sanattan hoşlanır.
- Tom modern sanattan zevk alır.

トムには近代絵画の鑑賞能力がある。

Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.

人生を通じて、私は世界中を旅して回り、多種多様な国々で働くという、素晴らしい喜びを得てきました。

- O dikkatsiz araç kullanmanın keyfini çıkarır.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan hoşlanır.
- O dikkatsiz araç kullanmaktan çok büyük zevk alır.

彼は無謀運転にスリルを感じる。