Translation of "Verir" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Verir" in a sentence and their arabic translations:

Aşk acı verir.

الحب يؤلم.

Sessizlik rıza verir.

- السكوت علامة عن الرضا.
- السكوت يدل عن الرضا.

Tanrı karar verir.

سيحسم الله الأمور.

Edecek olan köyülere verir.

خلال أشهر ما بعد الحصاد للخدمة العسكرية

Nadiren eşine hediyeler verir.

نادرًا ما يهدي زوجته.

İnekler bize süt verir.

البقر يعطينا الحليب.

Alkol karaciğere zarar verir.

الحكول يضر الكبد

- Şimdi gitmeme izin verir misiniz, lütfen?
- Lütfen gitmeme izin verir misin?

هل تسمح لي بالذهاب الآن؟

Farkında olmadan şirketine zarar verir.

مع مجال الخسائر غير المرغوب فيه بفعل ذلك.

Ve buzullarımızın sağlığına zarar verir.

والذي يضر بصحة الجليد.

Raymond, oturup beklememeye karar verir.

ريمون، قرر عدم الجلوس والانتظار

Bana sözlüğünü ödünç verir misin?

- أيمكنك أن تعيرني قاموسك؟
- هل يمكنك إعارتي قاموسك؟

Bana bir çakmak verir misin?

هلا أعطيتني ولاعة؟

İstediği her şeyi ona verir.

- أعطاها كل ما ابتغته .
- يعطيها كل ما تطلبه منه.

Bir inek bize süt verir.

البقرة تعطينا الحليب.

Bana biraz zaman verir misin?

هلا منحتني بعض الوقت؟

Destek verir ve ittifak yemini eder.

عرش مولدافيا ، مع الحفاظ على يمين الولاء الذي منحه لابن عمه

Karbon dioksit bazen insanlara zarar verir.

ثنائي أوكسيد الكربون مضر بالإنسان أحيانا.

Bana biraz ödünç para verir misin?

أيمكنك أن تقرضني بعض المال؟

Güneş bizi ışık ve ısı verir.

تعطينا الشمسُ الضوءَ والحرارةَ.

- Bu yazılanları götürüp Seyfi Bey'e verir misin?

هل يمكنك أخذ الكتابات وإعطائها إلى السيد سيفي؟

Peki sizce hangi atıştırmalık bize güç verir?

‫إذن، أي وجبة خفيفة ترى‬ ‫أنها ستمنحنا بعض الطاقة؟‬

Ordusuna Taurini'nin ana kasabına akın emri verir

بعد حصار دام ثلاثة أيام، أمر قواته باقتحام بلدة تاوريني الرئيسية.

Sığ sularda çırpınan somonların sesine kulak verir.

‫يُنصت إلى ضربات السلمون في الأعماق.‬

Ona bağlılık yemini etmesi için kılıcını verir.

على الولاء.

Lütfen bana tuzu ve karabiberi verir misin?

من فضلك مرر إليّ الملح و الفلفل.

Dijital imzayla herhangi bir işlemi gerçekleştirmeye izin verir.

والسماح بتفويض أي شيء بتوقيع رقمي.

Yüzey altında neler olduğu hakkında bir fikir verir.

يعطينا فكرة عمّا يحدث أسفل السطح.

Her ağaç yılda sadece birkaç gün meyve verir.

‫كل واحدة تحمل الثمار لبضعة أيام سنويًا.‬

Bana bir kalem ve birkaç kâğıt verir misiniz lütfen?

من فضلك أعطني قلماً و بضعة أوراق.

Hangi seçenek panzehri yenilememiz için bize en iyi şansı verir?

‫ما الخيار الذي يمنحنا أفضل فرصة ‬ ‫لاستعاضة الترياق؟‬

Fakat bunu hırsla ve inatla yapmak İslami değerlere zarar verir

لكن القيام بذلك بجشع وعناد يضر بالقيم الإسلامية

Aynı zamanda arzulara -- evet, arzulara -- hayallere ve tutkulara da cevap verir.

لكن أيضًا الرغبات، نعم الرغبات، الأحلام والطموحات.

Dahası, tek bir abonelik, Surfshark'ı istediğiniz kadar cihaza kurmanıza izin verir.

علاوة على ذلك ، يتيح لك الاشتراك الواحد تثبيت Surfshark على أي عدد تريده من الأجهزة.

Çenesi çok güçlüdür ve ısırığı yılandan çok acı verir, korkulacak bir avcıdır.

‫مع فك قوي جداً ولدغة أكثر ألماً‬ ‫من لدغة الأفعى،‬ ‫إنه حيوان مفترس يُخاف منه.‬

Ve esnek dış tabakalar bir golfçü deliğe yaklaştığında dönüşü kontrol etmesine izin verir.

وتسمح الطبقات الخارجية المرنة للاعب الجولف بالتحكم في الدوران عند اصطدامه بالقرب من الفتحة.